SAHİH-İ MÜSLİM

SÜT EMME

 

14/38- KADININ SIRASINI KUMASINA BAĞIŞLAMANIN CAİZ OLDUĞU BABI

 

3614-47/1- Bize Zuheyr b. Harb tahdis etti, bize Cerir, Hişam b. Urve'den tahdis etti, o babasından, o Aişe (radıyallahu anha)'dan şöyle dediğini rivayet etti: Gördüğüm kadınlar arasında şahsiyeti güçlü olup tenimin teni gibi olmasını Zem'a kızı Sevde kadar arzu ettiğim başka bir kadın yoktur. (Aişe devamla) dedi ki: Sevde yaşlanınca Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kendisine ayırdığı gününü Aişe'ye verdi ve: Ey Allah'ın Rasulü! Bana ayırdığın günümü Aişe'ye bağışladım, dedi. Bu bakımdan Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Aişe'ye biri kendi gününü diğeri Sevde'nin günü olmak üzere iki gün ayırıyordu. 

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          "Aişe (radıyallahu anha) dedi ki: Gördüğüm kadınlar arasında şahsiyeti güçlü olup ... başka bir kadın yoktur." Buradaki "mislah" mim harfi kesreli olup deri anlamındadır. Kendisi gibi olmak istediğim başka bir kadın yoktur demektir. Zem'a ismi ise mim harfi sakin ve fethalı (zemea şeklinde) söylenebilir.

 

Hadisteki "bir kadın" ibaresi ile ilgili olarak Kadı Iyaz şunları söylemektedir: Burada "min" beyan ve söze başlamak içindir. Aişe bu sözleri ile Sevde'yi ayıplamak değil aksine onun şahsiyetinin güçlülüğü ile anlayışının güzelliği ile nitelendirmektedir. Bu da hı harfi kesreli olarak "hiddet" diye ifade edilir.

 

"Yaşı ilerleyince Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kendisine ayırdığı gününü Aişe'ye bağışladı." Buradan kadının kumasına sırasının bağışlamasının caiz olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Çünkü bu onun bir hakkıdır. Fakat kocanın da buna razı olması şarttır. Çünkü gününü bağışlayan kadın üzerinde onun da bir hakkİ vardır. Onun rızası olmadan bu hakkı ortadan kaldınlamaz. Ayrıca gününü bağışlayan kadının bunun karşılığında herhangi bir ivaz (bedel) alması caiz değildir. Kocaya gününü bağışlayarak koca onun gününü dilediği kimseye de ayırabilir. Bu bağışlanan günü diğerlerine dağıtması gerektiği ve böylelikle bağışlayanı yokmuş gibi hesap edeceği de söylenmiş ise de birincisi daha sahihtir. Bununla birlikte gününü bağışlayan kadın dilediği zaman ondan dönebilir. Fakat geçmişe doğru değil gelecek için bu dönmesi sözkonusu olur. Çünkü yapılan bağışlarda kapsedilmemiş olan kadarında rücu' mümkündür.

 

"Gününü ona verdi." Bu ise bir gün ve bir gecedir.

 

"Bu sebeple Aişe'ye biri kendi günü diğeri Sevde'nin günü olmak üzere iki gün ayınyordu." Bu da şu demektir: Aişe'nin yanında kendi gününde kaldığı gibi Sevde'nin gününde de Aişe'nin yanında bulunuyordu. Yoksa arka arkaya iki gün onun yanında kalıyordu demek değildir. Mezhep alimlerimize göre daha sahih görülen kendisine gün bağışlanan kadının yanında arka arkaya birden fazla gün kalması ancak diğerlerinin rızası ile caiz olur. Bazı alimlerimiz onların rızaları olmaksızın da caiz olduğunu söylemiş iseler de bu zayıftır.

 

 

 

 

3615-48/2- Bunu bize Ebu Bekir b. Ebi Şeybe tahdis etti, bize Ukbe b. Halid tahdis etti (H.) Bize Amr en-Nakid de tahdis etti, bize Esved b. Amir tahdis etti, bize Zuheyr tahdis etti, (H.) Bize Mücahid b. Musa da tahdis etti, bize Yunus b. Muhammed tahdis etti, bize Şerik tahdis etti, hepsi Hişam'dan bu isnad ile rivayet ettiklerine göre Sevde'nin yaşı ilerleyince deyip hadisi Cerir'in hadisi rivayet ettiği manada rivayet ettiler. Ayrıca Şerik'in hadisinde şu fazlalık vardır: Aişe dedi ki: O (Sevde) benden sonra evlendiği ilk kadın idi. 

 

 

Diğer tahric: Ebu Bekr b. Ebu Şeybe'nin rivayetini İbn Mace, 1972; Amr en-Nakid'in rivayetini, Buhari, 5212; Mücahid b. Musa'nın hadisini yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          "(Sevde) benden sonra evlendiği ilk kadın idi." Bunu Müslim bu şekilde Yunus'un Şerik'den bir rivayeti olarak zikretmiş olup buna göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Aişe ile Sevde’DEN önce evlenmiştir. Yunus da aynı şekilde bunu ez-Zühri'den ve Abdullah b. Muhammed b. Akil'den diye rivayet etmiştir. Akil b. Halid de ez-Zühri'den onun Aişe'den önce Sevde ile evle ndiğini rivayet etmektedir. İbn Abdulberr dedi ki: Bu aynı zamanda Katade ve Ebu Ubeyde'nin de görüşüdür. Derim ki: Muhammed b. İshak ile Vakidi'nin katibi Muhammed b. Sa'd, İbn Kuteybe ve başkaları da böyle demişlerdir.

 

 

 

3616-49/3- Bize Ebu Kureyb, Muhammed b. el-A'la da tahdis etti, bize Ebu Üsame, Hişam’DAN tahdis etti, o babasından, o Aişe’DEN şöyle dediğini rivayet etti: Ben kendilerini Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bağışlayan kadınları kıskanır ve: Hiç kadın kendisini bağışlar mı derdim. Aziz ve Celil Allah: "Hanımlarından kimi dilersen geri bırakabilir, kimi dilersen yanına alabilirsin. Geri bıraktıklarından kimi yanına almak istersen sana vebal yoktur." (Ahzab, 51) buyruğunu indirince ben: Allah'a yemin ederim ki gördüğüm şu ki Rabbin ancak ne arzu ediyorsan hemen onu yerine getiriveriyor dedim.

 

 

Diğer tahric: Buhari, 4788; Nesai, 3199

 

AÇIKLAMA:          "Gördüğüm kadarı ile Rabbin ne arzu ediyorsan onu hemen yerine getiriyor" yani benim gördüğüme göre O senin sorumluluğunu, yükünü hafifletiyor, bütün hususlarda senin için genişlik taktir buyuruyor. Bunun için O, seni bu hususta istediğini seçmekte serbest bırakmıştır.

 

Aişe (r.anha)'nın: "Ben kendilerini Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bağışlayanları kıskanırdım ... " Bu da Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in özelliklerindendir. Kendisini kendisine hibe eden kadın ile mehirsiz olarak evlenmişti. Yüce Allah da: "Diğer mü'minler bir tarafa yalnız sana has olmak üzere helal kıldık" (Ahzab, 50) buyurmaktadır. İlim adamları: "Hanımlarından kimi dilersen geri bırakabilir, kimi dilersen yanına alabilirsin" (Ahzab, 51) ayeti hakkında ihtilaf etmişlerdir. Bunun yüce Allah'ın: "Bundan sonra ... kadınlar sana helal olmaz" (Ahzab, 52) buyruğunu nesh etmekte ve ona dilediği kadarı ile evlenmesini mübah kılmaktadır. Bir diğer görüşe göre bu ayet-i kerime sünnet ile neshedilmiştir. Zeyd b. Erkam dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu ayetin nüzulünden önce Meymune, Muleyke, Safiyye ve Cüveyriye ile evlenmiştir. Aişe (r.anha) da: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kadınlarla evlenmesi kendisine helal kılınmadan vefat etmedi demiştir. Bunun aksi de söylenmiş ve yüce Allah'ın: "Kadınlar sana helal olmaz" buyruğunun yüce Allah'ın: "Kimi dilersen geri bırakabilir..." buyruğunu nesh ettiği söylenmiştir. Ama birincisi daha sahihtir. Mezhep alimlerimizin dediklerine göre daha sahih olan Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in mevcut eşleri ile birlikte başka kadınlarla da evlenmesi kendisine mübah kılınmadan vefat etmemişti.

 

 

 

 

3617-50/4- Bunu bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Abde b. Süleyman, Hişam’DAN tahdis etti, o babasından, o Aişe’DEN rivayet ettiğine göre şöyle derdi: Bir kadın kendisini bir erkeğe hibe etmekten hiç haya etmez mi? Nihayet aziz ve celil Allah: "Hanımlarından kimi dilersen geri bırakabilir, kimi dilersen yanına alabilirsin" (Ahzab, 51) buyruğunu indirince ben: "Muhakkak Rabbin senin arzunu çabucak yerine getiriyor" dedim. 

 

Diğer tahric: Buhari, 5113 -muallak olarak-; İbn Mace, 2000

 

 

 

3618-51/5- Bize İshak b. İbrahim ve Muhammed b. Hatim de tahdis etti.

Muhammed b. Hatim dedi ki: Bize Muhammed b. Bekr tahdis etti, bize İbn Cureyc haber verdi, bana Ata haber verip dedi ki: İbn Abbas ile birlikte Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Meymune'nin cenazesinde Serih'de hazır bulunduk. İbn Abbas dedi ki: İşte bu Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem}'in zevcesidir. Bu sebeple onun naaşını kaldıracak olursanız sakın onu sarsmayın, sallamayın. Onu yumuşaklıkla taşıyın. Şüphesiz Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem}'in yanında dokuz zevcesi vardı. Sekizine gün ayırır, birisine gün ayırmazdı.

Ata dedi ki: Kendisine gün ayırmadığı zevcesi Huyey b. Ahtab'ın kızı Safiyye idi. 

 

 

Diğer tahric: Buhari, 5067; Nesai, 3196

 

AÇIKLAMA:          "Bize İbn Cureyc haber verip dedi ki: Bana Ata haber verip dedi ki..."

 

İlim adamları ittifakla Meymune (r.anha)'nın sin harfi fethalı, re harfi kesreli ve son harfi fe olmak üzere Serif'de vefat etmiştir. Serif Mekke'ye yakın bir yer olup Mekke'den allı mil uzaklıktadır. Yedi mil olduğu, dokuz mil ve on iki mil olduğu da söylenmiştir.

 

"Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sekiz zevcesine gün ayırır birine ayırmazdı. Ata dedi ki: Kendisine gün ayırmadığı zevcesi Huyey b. Ahtab'ın kızı Safiyye'dir." Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem}'in vefat edince dokuz zevcesi olduğu doğrudur ve bunların kimlikleri bilinmekte olup az önce onların isimlerini açıkladık. "Sekizine gün ayırdığı" da meşhurdur. Ama Ata'nın: Kendisine gün ayırmadığı zevcesinin Safiyye olmasına gelince ilim adamlarının dedikleri üzere bu Ata'dan rivayeti nakleden İbn Cureyc'in bir yanılmasıdır. Çünkü doğrusu ancak daha önce geçen hadislerde belirtildiği üzere Sevde'dir.

 

Kendisini Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bağışlayan kadının kim olduğu hususunda da ihtilaf etmişlerdir. Zührı, o Meymune'dir derken Um Şerik olduğu da söylendiği gibi Huzeyme kızı Zeyneb olduğu da söylenmiştir.

 

 

 

 

3619-52/6- Bize Muhammed b. Rafi' ve Abd b. Humeyd birlikte Abdurrezzak’DAN tahdis etti, o İbn Cureyc’DEN bu isnad ile rivayet etti ve şunları ekledi: Ata dedi ki: Aralarında en son vefat eden idi ve Medine'de vefat etmiştir.

 

 

AÇIKLAMA:          "Ahi dedi ki: Aralarında en son vefat eden idi, o Medine'de vefat etmiştir." Kadı Iyaz dedi ki: Ata'nın ifadesinin zahirinden anlaşıldığı üzere o aralarında en son vefat eden o idi derken kastettiği Meymune'dir. Önceki hadiste ise onun Mekke yakınlarındaki Serif'de vefat ettiğini zikretmişti. Buna göre burada Medine'de vefat ettiğini söylemesi bir yanılmadır.

 

En son vefat edenleri" sözüne gelince denildiğine göre Meymune 63 yılında vefat etmiştir. 66 yılinda vefat ettiği söylendiği gibi Aişe'den önce 51 yılında vefat ettiği de söylenmiştir. Çünkü Aişe (radıyallahu anha) 57 yılında vefat etmiştir. 58'de vefat ettiği de söylenir. Safiyye ise Medine'de 50 yılında vefat etmiştir. Kadı Iyaz'ın açıklamaları bunlardır. Onun: Medine'de vefat etti sözü Safiyye hakkında olabilir. Buna göre onun bu husustaki lafzı sahih olup bu ihtimale gelebilir ya da bu hususta açıkça anlaşılır bir ifadedir. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

15/39- DİNİNE BAĞLI KADIN İLE NİKAHLANMANIN MÜSTEHAP OLDUĞU BABI