SAHİH-İ MÜSLİM |
NİKAH |
(10) باب
تزويج الأب
البكر
الصغيرة
10- BABANIN KÜÇÜK
YAŞTAKİ BAKİRE KIZINI EVLENDİRMESİ BABI
69 - (1422) حدثنا
أبو كريب محمد
بن العلاء.
حدثنا أبو أسامة.
ح وحدثنا أبو
بكر بن أبي
شيبة. قال:
وجدت في كتابي
عن أبي أسامة،
عن هشام، عن
أبيه، عن
عائشة. قالت:
تزوجني
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم لست سنين.
وبنى بي وأنا
بنت تسع سنين.
قالت: فقدمنا
المدينة
فوعكت شهرا.
فوفى شعري
جميمة. فأتتني
أم رومان،
وأنا على
أرجوحة، ومعي
صواحبي. فصرخت
بي فأتيتها.
وما أدري ما
تريد بي.
فأخذت بيدي. فأوقفتني
على الباب.
فقلت: هه هه.
حتى ذهب نفسي.
فأدخلتني بيتا.
فإذا نسوة من
الأنصار.
فقلن: على
الخير والبركة.
وعلى خير
طائر.
فأسلمتني
إليهن. فغسلن
رأسي وأصلحني.
فلم يرعني إلا
ورسول الله
صلى الله عليه
وسلم ضحى.
فأسلمنني
إليه.
3464-69/1-
Bize Ebu Kureyb Muhammed b. el-A'la tahdis etti, bize Ebu Üsame tahdis etti.
(H.) Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis edip dedi ki: Ben kendi kitabımda Ebu
Üsame'den, o Hişam'dan, o babasından, Aişe'nin şöyle dediğini yazılı buldum:
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benimle altı yaşında iken evlendi ve
ben dokuz yaşında iken benimle zifaf oldu.
Aişe dedi ki: Medine'ye
gelmemizden sonra bir ay sıtma oldum. Sonra saçlarım kulaklarımın üzerine
inecek kadar uzadı. Ben diğer kız arkadaşlarımla birlikte bir tahterevalli
üzerinde iken Um Ruman yanıma geldi, beni çağırınca ben de yanına gittim.
Benden ne istediğini de bilmiyordum. Elimden tuttu ve beni kapının ağzında
durdurdu. Ben: Heh heh diyerek hızlıca soluyordum. Nihayet hızlı solumam
geçince beni bir odanın içine aldı. Orada Ensar’DAN kadınlar vardı. Kadınlar
hayırlı, uğurlu, bereketli olsun dediler. Beni onlara teslim etti. Onlar da
başımı yıkadılar ve üstümü başımı düzelttiler. Derken beklemediğim bir sırada
kuşluk vaktinde Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geliverdi, o kadınlar
da beni ona teslim etti.
Diğer tahric: Buhari,
3896
70 - (1422) وحدثنا
يحيى بن يحيى.
أخبرنا أبو
معاوية عن هشام
بن عروة. ح
وحدثنا ابن
نمير (واللفظ
له). حدثنا
عبدة (هو ابن
سليمان) عن
هشام، عن
أبيه، عن عائشة،
قالت: تزوجني
النبي صلى
الله عليه
وسلم وأنا بنت
ست سنين. وبنى
بي وأنا بنت
تسع سنين.
3465-70/2- Bize Yahya b.
Yahya da tahdis etti, bize Ebu Muaviye, Hişam b. Urve'den haber verdi. (H.)
Bize İbn Numeyr -ki lafız ona ait- de tahdis etti, bize Abde -ki o b.
Süleyman'dır- Hişam'dan tahdis etti, o babasından, o Aişe'den şöyle dediğini
rivayet etti: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ben altı yaşında iken benimle
evlendi ve ben dokuz yaşında iken benimle zifaf oldu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
71 - (1422) وحدثنا
عبد بن حميد.
أخبرنا
عبدالرزاق.
أخبرنا معمر
عن الزهري، عن
عروة، عن
عائشة ؛ أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم تزوجها
وهي بنت سبع
سنين. وزفت
إليه وهي بنت
تسع سنين.
ولعبها معها.
ومات عنها وهي
بنت ثمان عشرة.
3466-71/3- Bize Abd b.
Humeyd de tahdis etti. .. Aişe'den rivayete göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) kendisi ile yedi yaşında iken evlendi, dokuz yaşında iken oyuncakları
da beraberinde olduğu halde onunla zifafa girdi, kendisi on sekiz yaşında iken
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
72 - (1422) وحدثنا
يحيى بن يحيى
وإسحاق بن
إبراهيم وأبو بكر
بن أبي شيبة
وأبو كريب (قال
يحيى وإسحاق:
أخبرنا. وقال
الآخران:
حدثنا أبو
معاوية) عن
الأعمش، عن
إبراهيم، عن
الأسود، عن
عائشة. قالت:
تزوجها رسول
الله صلى الله
عليه وسلم وهي
بنت ست. وبنى
بها وهي بنت
تسع. ومات
عنها وهي بنت
ثمان عشرة.
3467-72/4- Bize Yahya b.
Yahya, İshak b. İbrahim, Ebu Bekr b. Ebu
Şeybe ve Ebu Kureyb de
tahdis etti. Yahya ve İshak bize Ebu Muaviye A'meş'den haber verdi derken diğer
ikisi tahdis etti dedi. A'meş İbrahim'den, o Esved'den, o Aişe'den şöyle
dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisi ile
altı yaşında iken evlendi, dokuz yaşında iken onunla zifaf oldu, kendisi on
sekiz yaşında iken Allah Rasulü vefat etti.
Diğer tahric: Nesai,
3258
AÇIKLAMA: Bu babta
Aişe (radıyallahu anha)'ın rivayet ettiği hadis {ler) yer almaktadır. (3464)
"Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ben altı yaşında iken benimle
evlendi ve ben dokuz yaşında iken benimle zifaf oldu." Diğer rivayette
(3466) "Yedi yaşında iken kendisi ile evlendiği" ifade edilmektedir.
Bu hadis-i şerif babanın küçük kızının iznini almadan onu evlendirmesinin caiz
olduğu hususunda açık bir delildir. Çünkü kızın izin verme yetkisi yoktur. Bize
göre dede de baba gibidir. Bundan önceki babta velinin şart oluşu ile ilgili
görüş ayrılığı genişçe açıklanmış olmakla birlikte müslümanlar da babanın küçük
bakire kızını evlendirmesinin caiz olduğunu bu hadis-i şerif dolayısı ile kabul
etmişlerdir. Büluğa erdiği taktirde Malik'e, Şafii'ye ve diğer Hicaz fukahasına
göre o nikahı feshetme muhayyerliği yoktur. Irak alimleri ise büluğa erdiği
taktirde muhayyerlik hakkına sahiptir demişlerdir.
Baba ve de de dışındaki
velilerin ise Şafii, Sevri, Malik, İbn Ebu Leyla, Ahmed, Ebu Sevr, Ebu Ubeyd'e
göre bu yaştaki küçük kızı evlendirmeleri caiz değildir. Cumhur da: Şayet böyle
bir veli küçük yaştaki velayeti altındaki kızını evlendirecek olursa sahih
olmaz demiştir.
Evzai, Ebu Hanife ve
seleften daha başkaları bütün velilerin bunu yapmaları caizdir ve sahih olur.
Bununla birlikte büluğa erdiği taktirde onun için muhayyerlik hakkı vardır
demişlerdir. (Nikahı kabul edip etmemekte serbesttir.) Ancak Ebu Yusuf böyle
bir muhayyerlik hakkı yoktur demiştir.
Büyük çoğunluğun ittifak
ettiklerine göre yabancı vasi, küçük kızı evlendiremez. Şureyh, Urve ve Hammad
ise büluğdan önce onu evlendirme hakkı vardır ve caizdir, demişlerdir. Bunu
Hattabı, Malik'den de rivayet etmiştir. Allah en iyi bilendir.
Şunu da bilelim Şafii ve
Şafii mezhebi alimleri şöyle derler: Babanın ve dedenin, bakire kızı büluğa
erip onun iznini istemeden evlendirmemesi müstehaptır. Böylelikle kendisi
istemediği halde onu kocanın emri altına sokmasın. Onların bu görüşleri ise
Aişe (radıyallahu anha)'nın hadisine aykırı değildir. Çünkü onların bundan
maksadı eğer geç kalınması sureti ile kaybolacağından korkulan açık ve besbelli
bir maslahat yoksa büluğa ermeden önce onu evlendirmesin şeklindedir. Nitekim
Aişe'nin hadisinde durum böyledir. İşte o taktirde (böyle bir maslahatı
kaybetmemek için) o kocanın kaybedilmemesi müstehaptır. Çünkü baba çocuğunun
maslahatını sağlamakla ve onun maslahatına olanı ihmal etmemekle emrolunmuştur.
Allah en iyi bilendir.
Küçük yaşta nikahı
kıyıimış kızın zifaf ve onunla gerdeğe girme zamanına gelince; şayet koca ve
veli küçük kıza zarar vermeyecek bir husus üzerinde ittifak ederlerse onun
gereği yerine getirilir. Eğer ihtilaf ederlerse Ahmed ve Ebu Ubeyd bu işe dokuz
yaşındaki kız mecbur edilir diğerleri mecbur edilmez demişlerdir.
Malik, Şafii ve Ebu
Hanife ise bunun sınırı kızın cimaya tahammül edebilecek halde olmasıdır. Bu da
onlar arasındaki farklılıklara göre değişiklik gösterir: Bunun belli bir yaş
ile tespiti sözkonusu değildir, demişlerdir. Sahih olan da budur. Çünkü Aişe
(radıyallahu anha)'nın hadisinde herhangi bir sınırlama olmadığı gibi dokuz
yaşından önce buna tahammül edebilecekler hakkında da bunu engelleyen bir husus
da yoktur. Dokuz yaşına geldikten sonra buna tahammül edemeyecek kimseler için
de izin de sözkonusu değildir. Davudi dedi ki: Aişe (radıyallahu anha) güzel
bir şekilde yetişip gelişmişti.
Aişe (radıyallahu
anha)'nın bir rivayette: "Ben yedi yaşında iken benimle evlendi"
demekle birlikte rivayetlerin çoğunda "altı yaşında" demiş olması
şeklindeki rivayetleri şöylece telif edilebilir: Kendisi aslında altı küsur
yaşında idi. Bir rivayette sadece yılları söylemekle yetinmiştir, diğer başka
bir rivayette başladığı yılı da saymıştır. Allah en iyi bilendir.
Müslim'in: "Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis edip dedi ki: "Kitabımda Ebu Üsame'den ...
buldum." Bu onun bu rivayetinde kitabında bulmakla birlikte sema yolu ile
hadisi aldığını zikretmemesi anlamındadır. Böyle . bir hadisi rivayet etmek
sahih olan kanaate göre ve cumhurun görüşüne göre caizdir. Bununla birlikte
Müslim sadece bu rivayeti zikretmekle yetinmeyip aksine onu başkalarına
mütabaat olmak üzere zikretmiştir.
"Bir ay sıtma
oldum. Saçlarım kulaklarımın üzerine inecek kadar uzadı... Hadiste geçen
"va'k: sıtmanın acısı ve ağrıları" demektir. "Vefa"
tamamlandı. kemale erdi demektir. "Cumeyme" ise cummenin küçültme
ismidir. Cumme ise kulaklara ve ona yakın yerlere kadar inen saç anlamındadır.
Yani hastalık sebebi ile saçların dökülüp gittikten sonra bu sınıra kadar uzadı.
"Ben bir
tahterevalli üzerinde iken Um Ruman bana geldi." Um Ruman. Aişe
(r.anha)'nın annesidir. Meşhur olana göre re harfi ötreli, vav sakin (med harfi
olarak) söylenir. Cumhur da bundan başka bir şekil sözkonusu etmemişlerdir. Şu
kadar var ki İbn Abdi'l-Berr, el-İstiab adlı eserinde ra harfinin hem ötreli
hem fethalı okunacağını nakletmiş, fethalı okuyuşu (revman) tercih etmiş
olmakla birlikte bu tercih edilecek bir söyleyiş değildir.
"Urcuha
(tahterevalli)" ise küçük erkek ve kız çocuklarınüzerinde oynadıkları bir
ahşaptır. Orta tarafı yüksekçe bir yere konulur, çocuklar iki tarafına oturup
onu hareket ettirirlerken bir tarafı yukarı kalkar, öbür tarafı aşağI iner.
"Ben (aşırı
solumaktan) heh heh diyordum. Nihayet hızlı solumam kesildi." Burada
"heh heh"i nefesi hızlanarak soluyan kimsenin normal haline dönünceye
kadar çıkardığı sestir. İkinci he, haisekk (susma hesi) olup sakir. telaffuz
edilir.
"Ensardan bazı
kadınlar vardı. Onlar hayırlı, uğurlu, bereketli olsun dediler." Tair
hayır ve şer türünden olsun şans, talih anlamındadır. Burada ise en yaver şans
ve bereket üzere kastedilmektedir.
Bu ibarelerden eşlerin
her birisine hayırlı ve bereketli olması için duc. etmenin müstehap olduğu
anlaşılmaktadır. Nitekim Abdurrahman b. AvI'ın evliliği ile ilgili hadiste de:
"Allah senin için mübarek kılsın" duası geçmektedir.
"Başımı yıkadılar,
üstümü başımı düzelttiler." Buradan da gelinin temizlenmesinin, kocası
için süslenmesinin müstehap olduğu, bu maksatla kadınların toplanıp bir araya
gelmesinin de müstehap olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Çünkü böyle bir davranış
nikahın ilanı mahiyetindedir. Ayrıca gelen kadınlar bu suretle gelini teselli
eder, ona bazı edepleri ve zifaf esnasında kocası ile karşılaşacağı durumda göz
önünde bulundurması gereken adabı ona öğretirler.
Aişe (radıyallahu
anha)'nın: "Ansızın kuşluk vaktinde Rasülullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) geliverdi ve beni ona teslim ettiler." Yani benim beklemediğim ve
ansızın karşı karşıya kaldığım hadise sadece bundan ibaretti.
Bu hadiste zifafın ve
gelinin yanına gündüzün girmenin caiz olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Gece ve
gündüz zifaf caizdir. Hatta Buhari bunu gündüzün zifafa girmeye delil göstermiş
ve buna dair de bir bab açmıştır.
(3466) "Kendisi
dokuz yaşında iken ve oyuncakları da beraberinde olduğu halde onunla zifafa
girildi." Burada oyuncaklardan maksat küçük kız çocuklarının kendileri ile
oynadıkları bebekler kastedilmektedir. Bu ifadelerle yaşının küçüklüğüne dikkat
çekilmektedir. Kadı Iyaz dedi ki: Bu hadisten oyuncak edinmenin caiz olduğu,
kız çocuklarının da onlarla oynamanın mübah olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Bir
başka hadiste de Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bunu görmekle birlikte
karşı çıkmadığı da ifade edilmiştir. İlim adamları der ki: Buna sebep ise kız çocuklarının
çocuk eğitimine alıştırılmaları ve kendi durumlarını da evlerinin durumlarını
da ıslah edip düzeltmeye alıştırılmalarıdır. Kadı Iyaz'ın açıklamaları
bunlardır.
Bununla birlikte bu
hadisin Kadı Iyaz'ın sözünü ettiği maslahat sebebi ile suret edinmeyi
yasaklayan hadislerden ayrıca tahsis edilmiş olma ihtimali de vardır. Bunun
dahi yasağın kapsamına girmesi ihtimali de vardır. Bu durumda Aişe (radıyallahu
anha)'nın bu hali ve onun oyuncaklarla oynaması suretlerin haram kılınmasından
önce Hicretin ilk zamanlarında olmuştur. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
11- ŞEVVAL AYINDA EVLENMENİN
VE EVLENDİRMENİN VE ŞEVVAL AYINDA ZİFAFA GİRMENİN MUSTEHAP OLDUĞU BABI