SAHİH-İ MÜSLİM

HAC

 

(91) باب في المدينة حين يتركها أهلها

91- MEDİNELİLERİN MEDİNE'Yİ TERK EDECEKLERİ ZAMAN MEDİNE HAKKINDA BİR BAB

 

498 - (1389) حدثني زهير بن حرب. حدثنا أبو صفوان عن يونس بن يزيد. ح وحدثني حرملة بن يحيى (واللفظ له) أخبرنا ابن وهب. أخبرني يونس عن ابن شهاب، عن سعيد بن المسيب ؛ أنه سمع أبا هريرة يقول: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم، للمدينة

 "ليتركنها أهلها على خير ما كانت مذللة للعوافي" يعني السباع والطير. قال مسلم: أبو صفوان هذا هو عبدالله بن عبدالملك. يتيم ابن جريج عشر سنين. كان في حجره.

 

3353-498/1- Bana Zuheyr b. Harb tahdis etti, bize Ebu Saffan, Yunus b. Yezid'den tahdis etti. (H.) Bana Harmele b. Yahya da -lafız ona ait olmak üzere- tahdis etti, bize İbn Vehb haber verdi. Bana Yunus, İbn Şihab'dan haber verdi, o Said b. el-Müseyyeb'den rivayet ettiğine göre Ebu Hureyre'yi şöyle derken dinlemiştir: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine için şöyle buyurdu: ''Andolsun ki Medineliler onu en hayırlı halinde iken yırtıcı hayvanlar ile kuşların gidip geldikleri bir yer olarak terk edip gideceklerdir. "

 

Müslim dedi ki: Burada adı geçen Ebu SAfUm, Abdullah b. Abdulmelik olup İbn Cureyc'in on yıl süre ile himayesinde kalmış yetimidir. 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

 

499 - (1389) وحدثني عبدالملك بن شعيب بن الليث. حدثني أبي عن جدي. حدثني عقيل بن خالد عن ابن شهاب ؛ أنه قال: أخبرني سعيد بن المسيب ؛ أن أبا هريرة قال: سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول

"يتركون المدينة على خير ما كانت. لا يغشاها إلا العوافي (يريد عوافي السباع والطير) ثم يخرج راعيان من مزينة. يريدان المدينة. ينعقان بغنمهما. فيجدانها وحشا. حتى إذا بلغا ثنية الوداع، خرا على وجوههما".

 

3354-499/2- Bana Abdulmelik b. Şuayb b. el-leys de tahdis etti, bana babam dedemden tahdis etti, bana Ukayl b. Halid, İbn Şihab'dan şöyle dediğini tahdis etti: Bana Said b. el-Müseyyeb'in haber verdiğine göre Ebu Hureyre dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim: "Medine'yi en hayırlı (bolluk içinde) olduğu halinde bırakıp gidecekler. Oraya ancak yırtıcı hayvanlarla kuşlar gidip gelecektir. Sonra Müzeyne'den Medine'ye gitmek isteyen ve koyunlarına seslenerek güden iki çoban çıkacak. Medine'yi ip ıssız görecekler. Nihayet seniyyetül vedaa ulaştıklarında yüzleri üstüne düşecekler. "

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir

 

AÇIKLAMA:          Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Medine hakkında (3354) "Medine ahalisi onu en bolluk halinde iken yırtıcı hayvanlarla kuşların gidip geldikleri bir yer olarak bırakıp gideceklerdir." İkinci rivayette (3354) de şöyle buyurmaktadır:

 

"Medine'yi en hayırlı hali üzere (bolluk içinde iken) bırakıp gidecekler. Oraya ancak yırtıcı hayvanlarla kuşlar gidip gelecektir. Sonra Müzeyne'den iki çoban ... düşecekler."

 

Hadiste geçen "el-avafi" lafzı yine hadiste yırtıcı hayvanlar ve kuşlar diye açıklanmıştır. Sözlük açısından bu doğru bir açıklamadır. Bir kimsenin iyilik yapmasını isteyerek yanına gitmeyi anlatmak üzere kullanılan "afeve"den alınmıştır.

 

Hadisin anlamına gelince; daha güçlü ve tercih edilen açıklamaya göre Medine'nin bu şekilde bırakılıp gidilmesi kıyametin kopacağı sırada ahir zamanda gerçekleşecektir. Buna da Müzeyne'li iki çoban ile ilgili olarak anlatılanlar açıklık getirmektedir. Her ikisi kıyamet kopacağı zamanda yüzleri üzere düşecekler. Kendileri aynı zamanda Buhari'nin Sahihi'nde sabit olduğu üzere en son haşredilecek kimseler olacaktır. Daha güçlü görülen ve tercih edilen açıklama budur.

 

Kadı Iyaz ise şöyle demektedir: Bu birinci asırda meydana gelen ve olup biten bir hadisedir. İşte bu da Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in mucizelerindendir. Halifelik Şam'a ve Irak'a geçince Medine en güzel halinde iken terk edildi. Halbuki o vakit Medine hem din için hem dünya için en uygun, en iyi yerdi. Din için uygunluğu ilim adamlarının çokluğu ve kemalleri dolayısıyladır.

 

Dünya bakımından böyle olması ise ma'mur bir şehir olması, bağları bahçeleri ve Medine ahalisinin bolluk içerisinde bulunması idi. Kadı Iyaz devamla dedi ki: Ahbar alimleri Medine'de meydana gelmiş bazı fitneler ve ahalisinin korkuya kapıldığı zamanda pek çok kimsenin oradan göç ettiğini ve Medine mahsullerinin ya da bu mahsullerin çoğunun bu şekilde yırtıcı hayvanlara ve kuşlara kaldığını, bir süre Medine'nin boşaldığını, sonra da insanların tekrar Medine'ye döndüğünü zikretmektedirler. (Kadı Iyaz devamla) dedi ki: Bu günkü hali ise buna yakın bir durumdadır. Medine'nin çevresi harab olmuş bulunuyor. Kadı Iyaz'ın açıklamaları bunlardır. Allah en iyi bilendir.

 

"koyunlarına seslenirlerken" yani onlara bağırıp çağırırlarken demektir. (3354) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Orayı vahşen'' ıp ıssız tenha bulurlar" ibaresindeki "vahşen" lafzı Buhari'nin rivayetinde "vuhuşen şeklindedir. Bunun Medine'yi boş ve tenha görürler anlamında olduğu söylenmiştir. Yani içinde hiçkimsenin olmadığı, tamamen boşalmış bir halde bulurlar. İbrahim el-Harbi dedi ki: Vahş arazi, boş arazi demektir. Ama doğrusu bunun anlamının o çobanlar bu şehri vahşi hayvanlar ile dolduğunu görecekleridir. Buhari'nin rivayetinde olduğu ve Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Oraya ancak yırtıcı hayvanlar ile kuşlar gidip gelir ve orası vahşi (tenha bir yer olur" buyruğunda dile getirildiği gibi. Bu da burada vahşi (yabani) hayvanların olacağı anlamına gelir. Her şey hakkında "vahş" lafzı hayvanın tevahhuş etmesi (yabanileşmesi)nden alınmıştır. Çoğulu "vuhuş" diye gelir.

 

Bazen başka lafızlarda olduğu gibi tekillafzı çoğul hakkında da kullanılabilir. Kadı lyaz'ın İbnu'l-Muravit'ten nakletliğine göre bu, bu iki çobanın koyunları yabanileşir demektir. Ya bizzat o koyunların kendileri değişip yabani hayvan haline gelirler ya da yabanileşip bulundukları yerden uzaklaş ır giderler. Kadı Iyaz bu açıklamayı kabul etmemiş ve onlar onu bulurlar şeklindeki zamirin koyunlara değil Medine'ye ait olduğu kanaatini tercih etmiştir. Doğrusu da budur. İbnu'l-Muravit'in açıklaması da yanlıştır. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

92- KABR (-İ NEBİ) İLE MiNBER ARASI CENNET BAHÇELERİNDEN BİR BAHÇEDİR BABI