SAHİH-İ MÜSLİM |
HAC |
(51) باب
استحباب رمي
جمرة العقبة
يوم النحر
راكبا. وبيان
قوله صلى الله
تعالى عليه
وسلم "لتأخذوا
مناسككم"
51- AKABE CEMRESİNE KURBAN
BAYRAMI BİRİNCİ GÜNÜ BİNEKLİ OLARAK TAŞ ATMANIN MÜSTEHAP OLDUĞU VE RASULULLAH
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'İN: "HACC İBADETLERİNİ (BENDEN)
ÖĞRENMELİSİNİZ" BUYRUĞUNU BEYAN BABI
310 - (1297) حدثنا
إسحاق بن
إبراهيم وعلي
بن خشرم.
جميعا عن عيسى
بن يونس. قال
ابن خشرم:
أخبرنا عيسى
عن ابن جريج.
أخبرني أبو
الزبير ؛ أنه
سمع جابرا يقول:
رأيت
النبي صلى
الله عليه
وسلم يرمي على
راحلته يوم
النحر، ويقول
" لتأخذوا
مناسككم. فإني
لا أدري لعلي
لا أحج بعد
حجتي هذه ".
3124-310-1- Bize İshak
b. İbrahim ve Ali b. Haşrem birlikte İsa b. Yunus’DAN tahdis etti, İbn Haşrem
dedi ki: Bize İsa, İbn Cureyc'den haber verdi, bana Ebu'z-Zubeyr'in haber
verdiğine göre o Cabir'i şöyle derken dinlemiştir: Ben Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'i nahr günü devesi üzerinde (Cemreye) taş atarken ve bu arada:
"Hacc ibadetlerini {benden} öğrenmelisiniz. Çünkü gerçekten ben
bilemiyorum bu haccedişimden sonra belki haccetmeyeceğim" buyuruyordu.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 1970; Nesai, 3062
AÇIKLAMA: "Bana
Ebu'z-Zubeyr'in haber verdiğine göre o Cabir b. Abdullah'ı şöyle derken
dinlemiştir... belki haccetmeyeceğim." Bu hadiste Şafii'nin ve ona
muvafakat edenlerin: Mina'ya binek üzerinde ulaşan bir kimse için Nahr günü
Akabe Cemresine yine binek üzerinde taş atması müstehaptır, diyen İmam Şafii ve
ona muvafakat edenlerin görüşlerinin lehine delil bulunmaktadır. Bununla
birlikte yayan olarak Cemreye taş atsa dahi caizdir. Ama Mina'ya yayan olarak
ulaşan bir kimse de Akabe Cemresine yayan olarak taş atar. Bu ise Nahr (kurban
bayramı birinci) gününde böyledir. (Ondan sonraki) Teşrik günlerinin ilk iki
gününde ise sünnet olan bütün Cemreleri yürüyerek taş atmasıdır. Üçüncü günde
ise binekli olarak taş atar ve Mina'dan ayrılır. Bütün bu görüşler Maliki,
Şafii ve diğerlerinin mezheblerine göredir. Ahmed ve İshak ise şöyle demişlerdir:
Nahr günü yayan taş atması müstehaptır. İbnu'lMunzir dedi ki: İbn Ömer, İbn
ez-Zubeyr ve Salim yürüyerek taş atarlardı. Ayrıca hangi durumda olursa olsun
attığı taş atılan yere düştükten sonra onun için geçerli olacağı hususunda icma
etmişlerdir.
"Hacc
ibadetlerinizi {benden} öğrenmelisiniz." Buradaki "lite'huzu:
öğrenmelisiniz" fiilinin başındaki lam, emir lamıdır. Menasikinizi alınız
(öğreniniz) anlamındadır. Zaten Müslim'den başkasının rivayetinde de bu şekilde
am'sız) olarak gelmiştir. İfadenin takdiri de: Bu hacc edişim esnasında
söylediğim sözler, yaptığım fiiller, hal ve hareketler haccın işleri ve
nitelikleridir. Bunlar sizin menasikiniz (haccınızın ibadetleri)'dir. O halde
onları benden öğreniniz, onları kabul ediniz, onları belleyiniz, onlarla amel
edip onları insanlara öğretiniz.
Bu hadis gerçekten hacc
ibadetleri hususunda büyük bir esastır. Bu yönü ile Nebi {Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in namaz hakkında söylediği: "Benim nasıl amaz kıldığımı
gördüyseniz siz de öylece namaz kılınız" buyruğuna benzemektedir.
"Belki de bu
haccedişimden sonra haccedemeyebilirim." Bu buyruğunda onlarla
vedalaştığına ve vefatının yaklaştığını onlara bildirmeye bir işaret ve hacc
ibadetini ondan öğrenmeye gereken itinayı gösterip onunla birlikte bulunup, din
ile ilgili hususları ondan öğrenmek için fırsatı değerlendirmeye bir teşviktir.
İşte bu sebeple de buna haccetül veda (Veda Haccı) denilmiştir. Allah en iyi
bilendir.
311 - (1298) وحدثني
سلمة بن شبيب.
حدثنا الحسن
بن أعين. حدثنا
معقل عن زيد
بن أبي أنيسة،
عن يحيى بن
حصين، عن جدته
أم الحصين.
قال: سمعتها
تقول:
حججت
مع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم حجة الوداع.
فرأيته حين
رمى جمرة
العقبة
وانصرف وهو على
راحلته. ومعه
بلال وأسامة.
أحدهما يقود
به راحلته.
والآخر رافع
ثوبه على رأس
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم من
الشمس. قالت:
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
قولا كثيرا.
ثم
سمعته يقول "
إن أمّر عليكم
عبد مجدّع
(حسبتها قالت)
أسود، يقودكم
بكتاب الله
تعالى، فاسمعوا
له وأطيعوا
".
3125-311/2- Bana Seleme
b. Şebib de tahdis etti, bize el-Hasan b. A'yen tahdis etti, bize Ma'kil, Zeyd
b. Ebu Uneyse'den tahdis etti, o Yahya b. Husayn'dan, o büyük annesi Um
el-Husayn’DAN rivayet etti ve dedi ki: Ben büyük annemi şöyle derken dinledim:
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Veda Haccını yaptım. O
devesi üzerinde olduğu halde Akabe Cemresine taş atıp oradan ayrılıp gittiği
zaman onu gördüm. Beraberinde Bilal ve Üsame de vardı. Birisi onun devesini
önden çekiyor, diğeri ise elbisesini Rasulullah {Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in başı üzerine güneşe karşı kaldırıp tutuyordu. (Um el-Husayn) dedi
ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çok şeyler söyledi sonra onun
şöyle buyurduğunu dinledim: "Başınıza azalan kesilmiş, sizi Yüce Allah'ın
kitabı ile yöneten -zannederim büyük annem: siyahi (de) dedi- bir köle dahi
emir tayin edilse onu dinleyip, ona itaat ediniz. "
Diğer tahric: Ebu
Davud, 1834
AÇIKLAMA: "Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte haccettim ... güneşe karşı onu
koruyordu."
Bu hadisten çeşitli
hükümler anlaşılmaktadır:
1. Bu hacca Veda Haccı
adını vermek caizdir. Bazı kimselerin bunu kabul etmeyip bundan hoşlanmadığı
ama bunun bir yanlışlık olduğu daha önce geçti. Aynı şekilde bu görüşü çürüten
açıklamalar da geçmiş bulunmaktadır.
2. Yine daha önce
geçtiği gibi binek üzerinde taş atmak caizdir.
3. İhramlı bir kimseye
başı üzerine elbise veya başka şeylerle gölge yapmak caizdir .. Bizim ve ilim
adamlarının büyük çoğunluğunun kanaati budur. İhramlının binek üzerinde olması
ile olmaması arasında bir fark yoktur. Malik ve Ahmed: Caiz değildir, böyle bir
şey yaparsa ona fidye düşer demişlerdir.
Bir rivayete göre Ahmed:
Fidye düşmez demiştir. İcma ile kabul ettiklerine göre de eğer bir çadır yahut
bir tavanın altına oturacak olursa caizdir. Bu hususta bizimle eğer kısa bir
süre hevdec içinde oturacak olursa fidye düşmez. Eli ile gölgelenecek olsa da
hüküm böyledir.
Abdullah b. Abbas b. Ebu
Rabia'nın hadisini delil gösterebilirler. O şöyle demiştir: Ömer b. el-Hattab
(r.a.) ile birlikte arkadaşlık yaptım. Dönünceye kadar onun bir çadır kurduğunu
görmedim. Bunu hasen bir isnad ile Şafii ve Beyhaki rivayet etmişlerdir. İbn
Ömer {r.a.)'dan rivayete göre o ihramlı olduğu halde devesi üzerinde olan bir
adamın kendisi ile güneş arasına bir gölgelik yaptığını görünce kimin için
ihrama girdinse onun için de güneşin ışığında kalıp gölgelenme demiştir. Bunu
Beyhaki sahih bir isnad ile rivayet etmiştir. Cabir'den de Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmektedir: "İhramlı bir
kimse güneş batıncaya kadar güneşe maruz kalırsa mutlaka güneş de o kişi
annesinden doğduğu günkü haline dönünceye kadar günahları ile birlikte
batar." Bunu da Beyhaki rivayet etmiş ve zayıf olduğunu söylemiştir.
Cumhur ise Um
el-Husayn'ın rivayet ettiği ve Müslim'de zikrolunan bu hadisi delil
gösterdikleri gibi ayrıca buna (gölgelik yapmaya) giyme adı verilmeyeceğini
söylemişlerdir.
Cabir'in rivayet ettiği
hadis belirttiğimiz gibi zayıftır. Bununla birlikte o hadiste bir yasak ifadesi
yoktur. İbn Ömer'in fiili uygulamasında da böyledir. Ayrıca İbn Ömer'in sözünde
yasak yoktur. Olsa dahi Um el-Husayn'ın rivayet ettiği bu hadis ondan
öncelenir. Allah en iyi bilendir.
"Onu: Üzerinize
organları kesilmiş -zannederim: siyah da dedi- sizi Allah'ın kitabı ile yöneten
bir köle emir tayin edilecek olsa onu dinleyip itaat ediniz, buyururken
dinledim." Hadisteki azaları kesilmiş (mucedda') cim harfi fethalı,
şeddeli dal da fethalıdır. "Ced'" organın kökünden kesilmesi
anlamındadır. Bundan maksat ise göze son derece değersiz gibi görünen bir kişi
oluşuna dikkat çekmektir. Çünkü köle esasen pek muteber değildir. Siyah olması
bir başka eksikliktir. Organlarının kesilmiş olması bir başka eksikliktir.
Başka bir hadiste: "Başı bir kuru üzüm tanesi gibi" denilmektedir.
Bütün bu niteliklerin kendisinde toplandığı bir kişi ise son derece itibar
edilmeyen birisidir. Adeten böyle bir kişi küçük düşürücü işlerde, daha da
küçültüıür. Ama Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizleri yüce Allah'ın
kitabı ile yönettiği sürece bu şekilde muteber olmasa dahi yöneticiye itaat
etmemizi emretmektedir.
İlim adamları der ki:
Hadisin anlamı: Yöneticiler islam'a sımsıkı bağlandıkları, Yüce Allah'ın
kitabına çağırdıkları sürece kendi özel durumlarında dinlerine bağlılıklarında
ve ahlaklarında hangi durumda olursa olsunlar onlara baş kaldırılmaz. Aksine
onların yanlışlıkları (münkerleri) ortaya çıkacak olursa onlara öğüt verilir ve
hatırlatılır.
Şayet halifenin bir
şartı da Kureyşli olması iken köleye dinleyip itaat etmek nasıl emredilir,
denilecek olursa buna da iki şekilde cevap verilir: Birinci cevap: Maksat
halifenin görevlendirdiği bir takım vali ve yöneticilerdir. Halifenin
vekilleridir. Yoksa halife köle olur anlamında değildir.
İkinci cevap: Yani eğer
müslüman bir köle güç ve kuvvet kullanarak yönetimin başına geçip verdiği
hükümler uygulanacak olursa ona itaat etmek icap eder ve ona karşı baş
kaldırmak, isyan etmek caiz olmaz. Allah en iyi bilendir.
312 - (1298) وحدثني
أحمد بن حنبل.
حدثنا محمد بن
سلمة عن أبي
عبدالرحيم،
عن زيد بن أبي
أنيسة، عن
يحيى بن
الحصين، عن أم
الحصين جدته.
قالت:
حججت
مع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم حجة الوداع.
فرأيت أسامة
وبلالا.
وأحدهما آخذ
بخطام ناقة
النبي صلى
الله عليه
وسلم. والآخر
رافع ثوبه
يستره من
الحر. حتى رمى
جمرة العقبة.
قال
مسلم: واسم
أبي
عبدالرحيم،
خالد بن أبي
يزيد. وهو خال
محمد بن سلمة.
روى عنه وكيع
وحجّاج الأعور.
3126-312/13- Bana Ahmed
b. Hanbel de tahdis etti, bize Muhammed b. Seleme, Ebu Abdurrahim'den tahdis
etti, o Zeyd b. Ebu Uneyse'den, o Yahya b. el-Husayn'dan, o büyük annesi Um
el-Husayn'dan şöyle dediğini rivayet etti: Veda Haccında Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ile birlikte haccettim. Üsame ve Bilal'i de gördüm, onların
biri Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in devesinin yularını tutmuş,
diğeri ise kendi elbisesini kaldırmış ve onu sıcağa karşı örtmüş idi. Akabe
Cemresine taş atıncaya kadar böyle idi.
Müslim -Allah'ın rahmeti
ona- dedi ki: Ebu Abdurrahim'in adı Halid b. Ebu Yezid'dir. Kendisi Muhammed b.
Seleme'nin dayısıdır. Kendisinden Veki' ve Haccac el-A'ver hadis rivayet
etmiştir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
52- CEMRELERE ATILACAK
TAŞLARIN FİSKE TAŞI KADAR OLMALARININ MÜSTEHAP OLDUĞU BABI