SAHİH-İ MÜSLİM

ORUÇ

 

(5) باب بيان أن لكل بلد رؤيتهم وأنهم إذا رأوا الهلال ببلد لا يثبت حكمه لما بعد عنهم

5- HER BİR BELDENİN KENDİLERİNE AİT BİR RU'YETİN OLDUĞU VE BİR BELDEDE HİLALİ GÖRECEK OLURLARSA KENDİLERİNDEN UZAKTAKİLER HAKKINDA HÜKMÜNÜN SABİT OLMAYACAĞININ BEYANI BABI

 

28 - (1087) حدثنا يحيى بن يحيى ويحيى بن أيوب وقتيبة وابن حجر (قال يحيى بن يحيى: أخبرنا وقال الآخرون: حدثنا اسماعيل وهو ابن جعفر) عن محمد (وهو ابن أبي حرملة) عن كريب ؛

أن أم الفضل بنت الحارث بعثته إلى معاوية بالشام. قال: فقدمت الشام. فقضيت حاجتها. واستهل على رمضان وأنا بالشام. فرأيت الهلال ليلة الجمعة. ثم قدمت المدينة في آخر الشهر. فسألني عبدالله بن عباس رضي الله عنهما. ثم ذكر الهلال فقال: متى رأيتم الهلال  فقلت: رأيناه ليلة الجمعة. فقال: أنت رأيته ؟ فقلت: نعم. ورأه الناس. وصاموا وصام معاوية. فقال: لكنا رأيناه ليلة السبت. فلا تزال نصوم حتى نكمل ثلاثين. أو نراه. فقلت: أو لا تكتفي برؤية معاوية وصيامه ؟ فقال: لا. هكذا أمرنا رسول الله صلى الله عليه وسلم.

وشك يحيى بن يحيى في: نكتفي أو تكتفي.

 

2523- Bize Yahya b. Yahya, Yahya b. Eyyub ve Kuteybe b. Hucr tahdis etti. Yahya b. Yahya bize İsmail -ki o b. Cafer' dir- Muhammed'den -ki o bin Ebu Harmele' dir- haber verdi demekle birlikte diğerleri tahdis etti dedi. (Muhammed) Kureyb'den rivayet ettiğine göre el-Haris kızı Ümmü el-Fadl kendisini Şam'da Muaviye'nin yanına göndermişti. (Kureyb) dedi ki: Şam'a geldim. Ümmü el-Fadl'ın ihtiyacını gördüm. Ben Şam'da iken Ramazan ayı hilali doğdu. Cuma gecesi hilali gördüm. Sonra ayın sonunda Medine'ye geldim. Abdullah b. Abbas (r.anhuma) bana sordu. Sonra hilali sözkonusu ederek: Siz hilali ne zaman gördünüz? dedi. Ben: Biz onu cuma gecesi gördük, dedim. O: Sen de gördün mü? dedi. Ben: Evet, diğer insanlar da gördü, Muaviye de oruç tuttu dedim. Bu sefer İbn Abbas: Ama biz onu cumartesi gecesi gördük. Bu sebeble otuz gün tamamlanınyaca yahut hilali görünceye kadar orucumuzu tutmaya devam edeceğiz dedi. Ben: Peki Muaviye'nin görmesi ve oruç tutması ile yetinmeyecek misin? dedim. O: Hayır. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize böyle emretti dedi.

 

Bununla birlikte Yahya b. Yahya "nektefimi yoksa tektefi mi (yetinmeyecek miyiz yahut yetinmeyecek misin?) dediğinde şüphe etti.

 

 

Diğer tahric: Ebu Davud, 2332; Tirmizi, 693; Nesai, 2110

 

AÇIKLAMA:          Bu babda Kureyb'in İbn Abbas'dan rivayet ettiği hadis yer almaktadır.

 

Başlığa delaleti gayet açıktır. Mezhep alimlerimizce sahih olan görüş ise hilalin görünmesinin bütün insanları kapsamına almadığıdır. Aksine namazın kısaltılmayacağı kadar yakın mesafede bulunanlar hakkında özeldir. Eğer her iki yerin matla' (ay doğuş zamanı) birbiri ile aynı ise onlar için de bağlayıcıdır denildiği gibi eğer bölge aynı ise bağlayıcıdır, değilse değildir denilmiştir. Bazı mezhep alimlerimiz de şöyle demişlerdir: Bir yerde hilalin görünmesi bütün yeryüzündekileri genel olarak kapsamına alır. Buna göre biz şöyle diyoruz:

 

İbn Abbas'ın Kureyb'in haberi ile amel etmeyişinin sebebi bu beyanın bir şahitlik olmasıdır. Şahitlik ise bir kişi ile sabit olmaz, diyoruz. Ama hadisinin zahirinden anlaşıldığı üzere İbn Abbas, bundan dolayı onun söylediğini reddetmiş değildir. Onu reddetmesinin sebebi hilalin görünmesinin hükmünün uzaktaki kimseler hakkında sabit olmayışıdır.

 

"Üzerime ramazan hilali doğdu" ibaresindeki (hilali doğdu anlamındaki) lafzı te harfi ötrelidir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

6- HİLALİN BÜYÜK VE KÜÇÜK OLMASINA İTİBAR EDİLMEYECEĞİNİN VE YÜCE ALLAH'IN ONU GÖRÜLMESİ İÇİN UZUN SÜRE BIRAKTIĞININ VE: "EĞER HAVA BULUTLU OLURSA (AY'IN) OTUZA TAMAMLANSIN" EMRİNİN BEYANI BABI