SAHİH-İ MÜSLİM |
CENAZE |
باب
التشديد في
النياحة.
10- AĞIT YAKMA VEBALİNİN
AĞIR OLDUĞU BABI
حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا عفان.
حدثنا أبان بن
يزيد. ح
وحدثني إسحاق
بن منصور
(واللفظ له)
أخبرنا حبان
بن هلال.
حدثنا أبان.
حدثنا يحيى ؛
أن زيدا حدثه
؛ أن أبا سلام
حدثه ؛ أن أبا مالك
الأشعري حدثه
؛ أن النبي
صلى الله عليه
وسلم قال:
"أربع
في أمتي من
أمر
الجاهلية، لا
يتركونهن: الفخر
في الأحساب،
والطعن في
الأنساب،
والاستسقاء
بالنجوم،
والنياحة ".
وقال: " النائة
إذا لم تتب
قبل موتها،
تقام يوم
القيامة
وعليها سربال
من قطران،
ودرع من جرب".
2157- Bize Ebu Bekr b. Ebi
Şeybe tahdis etti, bize Affan tahdis etti, bize Eban b. Yezid tahdis etti (H.)
Bana İshak b. Mansur da -ki lafız onundur- tahdis etti, bize Habban b. Hilal
haber verdi, bize Eban tahdis etti, bize Yahya'nın tahdis ettiğine göre Zeyd
kendisine şunu tahdis etti: Ebu Sellam kendisine tahdis ettiğine göre Ebu Malik
el-Eşari de kendisine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu
tahdis etti: "Ümmetim arasında cahiliye işinden olup terk etmeyecekleri şu
dört şey kalacaktır: Soy sopla övünmek, neseblere dil uzatmak, yıldızlarla
yağmur istemek ve ağıt yakmak. "
Ayrıca şöyle buyurdu:
''Ağıt yakan kadın eğer ölümünden önce tevbe etmeyecek olursa kıyamet gününde
üzerinde katrandan bir elbise ve uyuzlu bir gömlek bulunduğu halde
kaldırılacaktır. "
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "Yıldızlarla
yağmur istemek." Buna dair açıklama İman bölümünde:
"Şu yıldızın
doğması sebebi ile bize yağmur yağdırıldı" hadisini şerh ederken geçmiş
bulunmaktadır.
''Ağıt yakan kadın
ölümünden önce tevbe etmeyecek olursa" buyruğunda ağıt yakmanın haram
olduğuna delil vardır. Bu, üzerinde icma edilmiş bir husustur.
Yine bu hadisten
mükellef kişi ölmeden ve can çekişme haline gelmeden önce tevbesinin sahih
olacağı hükmü anlaşılmaktadır.
وحدثنا
ابن المثنى
وابن أبي عمر.
قال المثنى: حدثنا
عبدالوهاب.
قال:
سمعت يحيى بن
سعيد يقول:
أخبرتني
عمرة؛ أنها
سمعت عائشة
تقول:
لما
جاء رسول الله
صلى الله عليه
وسلم قتل ابن
الحارثة
وجعفر بن أبي
طالب
وعبدالله بن
رواحة، جلس
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يعرف فيه
الحزن. قالت:
وأنا أنظر من
صائر الباب
(شق الباب)
فأتاه رجل
فقال: يا رسول
الله ! إن نساء
جعفر. وذكر
بكائهن. فأمره
أن يذهب
فينهاهن.
فذهب. فأتاه
فذكر أنهن لم
يطعنه. فأمره
الثانية أن
يذهب فينهاهن.
فذهب. ثم أتاه
فقال: والله !
لقد غلبنا يا
رسول الله !
قالت فزعمت أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال
"اذهب فاحث في
أفواههن من
التراب". قالت
عائشة : فقلت:
أرغم الله
أنفك. والله !
ما تفعل ما
أمرك رسول
الله صلى الله
عليه وسلم. وما
تركت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم من
العناء.
2158- Bize Muhammed b.
el-Müsenna ve İbn Ömer de tahdis etti. İbnu'l-Müsenna dedi ki. Bize Abdulvehhab
tahdis edip dedi ki: Yahya b. Said'i şöyle derken dinledim: Amre'nin bana haber
verdiğine göre o Aişe'yi şöyle derken dinlemişti: Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'e İbn Harise, Cafer b. Ebu Talib ve Abdullah b. Revaha'nın
öldürüldüğü haberi ulaşınca, Resulullah üzüldüğü anlaşılan bir hal ile oturdu.
(Aişe) dedi ki: Ben de
kapı aralığından bakıyordum. Bir adam ona gelerek: Ey Allah'ın Resulü! Cafer'in
hanımları deyip onların ağladıklarından söz etti. Allah Resulü ona gidip
kendilerine bu işi bırakmalarını söylemesini emretti. O da gittikten sonra
tekrar geldi ve kendisine itaat etmediklerini söyleyince Allah Resulü ona
ikinci defa gidip bu işten vazgeçmelerini söylemesini emretti. O da gitti,
sonra tekrar ona gelerek: Allah'a yemin olsun ki ey Allah'ın Resulü! Onlar bize
baskın çıktı, dedi.
(Amre) dedi ki: Aişe
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Git onların ağızlarına
toprak doldur" buyurduğunu da söyledi.
Aişe dedi ki: Bunun
üzerine ben: Hay Allah sana layıkını versin. Allah'a yemin ederim ki, ne
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in sana ne emrini yerine getirdin ne
de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i meşakketten kurtardın, dedim.
Diğer tahric: Buhari,
1305, 1299 -buna yakın-, 4263 -buna yakın-; Ebu Davud, 3122; Nesai, 1846
AÇIKLAMA: "Kapı
aralığından bakıyordum" anlamındaki ibare, Buhari ve Müslim'in
rivayetlerinde (.....) şeklindedir. "Şakki'l-bab" ifadesi ise
"sair"in açıklamasıdır.'Bazıları "sair" değil de ancak
"sayır" denileceğini söylemişlerdir.
"Git onların
ağızlarına toprak doldur" Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ona
bu emri vermesi onların ağlayışlarına tepki gösterip bu işten vazgeçmeleri hususundaki
ileri derecedeki hassasiyeti ortaya koymak içindir. Bazıları bu ağlayışı ağıt
ve feryad ü figan diye açıklamış ve bundan dolayı yasak özellikle vurgulanmış,
demişlerdir. Yoksa yalnızca bir gözyaşı akıtmak olsaydı onu yasaklamazdı çünkü
kendisi de bu kadarını yapmış ve bunun haram olmadığını, bir rahmet olduğunu
haber vermiştir.
Diğer bir kısmı ise bu
ağlayışın feryad ve figan olmaksızın, bağırmaksızın yapıldığını söylemiş ve
şöyle açıklamışlardır: Sahabe olan kadınların vazgeçmeleri defalarca söylendikten
sonra haram olan bir işi işlemeye devam etmeleri uzak bir ihtimaldir. Bu
mücerret bir ağlamaktan ibaretti. O tenzihen ve edeb olmak üzere
yasaklanmıştır. Haram olduğu için değiL. Bundan dolayı onlar da bu hususta
tevilde bulunarak ısrar etmişlerdir
.
"Allah sana
layıkını versin, Allah'a yemin olsun ki ne Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in emrettiğini yaptın ... " yani sen görevini hakkıyla yapmadın.
Ne -eksikliğin ve kusurundan dolayı- sana emrolunan vazgeçmelerini söyleyip
vazgeçirmek işini yapabildin, ne de Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bu
konuda yetersiz olduğunu haber vererek senden başkasını gönderip böylelikle
yorulmaktan onu kurtarıp rahatlattın.
(Allah sana layıkını
versin diye tercüme ettiğimiz) "erğamallahu enfek: Allah burnunu yere
sürtsün" demektir. Bu da o kişinin zelil edilmesine, küçük düşürüfmesine
bir işarettir.
وحدثناه
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا
عبدالله بن
نمير. ح
وحدثني أبو
الطاهر.
أخبرنا
عبدالله بن
وهب. أخبرنا
عبدالله ابن
وهب عن معاوية
بن صالح. ح
وحدثني أحمد
بن إبراهيم
الدورقي حدثنا
عبدالصمد.
حدثنا عبدالعزيز
(يعني ابن
مسلم) كلهم عن
يحيى بن سعيد،
بهذا
الإسناد،
نحوه. وفي
حديث
عبدالعزيز:
وما تركت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم من
العي.
2159- Bunu bize Ebu Bekr
b. Ebi Şeybe de tahdis etti, bize Abdullah b. Numeyr tahdis etti. (H.) Bana Ebu
Tahir de tahdis etti, bize Abdullah b. Vehb, Muaviye b. Salih'den haber verdi
(H.) Bana Ahmed b. İbrahim edDevrak! de tahdis etti, bize Abdussamed tahdis
etti, bize Abdülaziz -yani b. Müslim- tahdis etti. Hepsi Yahya b. Said'den bu
isnad ile hadisi buna yakın olarak rivayet etti. Abdulaziz'in rivayetinde ise:
"Ne de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i meşakkatten
kurtardın" dediği zikredilmiştir.
AÇIKLAMA: Hadisin
Abdülaziz yolu ile gelen rivayetinde: "Ne de Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'i meşakkatten kurtardın" denilmektedir. Burada bizim
diyarımızdaki nüshaların birçoğunda bu şekilde "el-'iyy" şeklindedir.
Bu da yorgunluk anlamındadır. Aynı zamanda birinci rivayette geçen
"el-ana" ile aynı anlamdadır.
Kadi İyaz: Bu lafız bazı
nüshalarda noktalı gayn ile "el-ğayy" diye zikredilmiştir ki bu bir
tashif (hatalı yazımıdır. Çoğunda ise "el-ana" diye kaydedilmiştir,
demektedir.
Şu kadar var ki onun
çoğunluğa nisbet ettiği bu şekil, Müslim'in siyakına aykırıdır. Çünkü Müslim
zaten birincisinde "el-ana" lafzını rivayet etmiş, sonra ikinci
rivayeti kaydederek onun da bu lafız dışında birinci rivayete yakın olduğunu
söylemiştir. Böylelikle durum kaçınılmaz olarak birincisinden farklı olmasını
gerektirmektedir.
حدثني
أبو الربيع
الزهراني.
حدثنا حماد.
حدثنا أيوب عن
محمد، عن أم
عطية. قالت:
أخذ
علينا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم مع
البيعة، ألا
ننوح. فما وفت
منا امرأة.
إلا خمس: أم سليم،
وأم العلاء،
وابنة أبي
سبرة امرأة
معاذ، أو ابنة
أبي سبرة
وامرأة معاذ.
2160- Bize Ebu'r-Rabi
ez-Zehranı tahdis etti, bize Hammad tahdis etti, bize Eyyub Muhammed'den tahdis
etti, o Ümmü Atiyye'den şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bey'at ile birlikte bizden ağıt yakmamak üzerede söz almıştı.
Bu söze aramızda beş kadın dışında hiçbir kadın bağlı kalmadı. Bunlar Ümmü
Suleym, Ümmü Ala, Muaz'ın karısı Ebu Sebre'nin kızı -yahut da Ebu Sebre'nin
kızı ile Muaz'ın karısıdır.
Diğer tahric: Buhari,
1306; Nesai, 4191 -muhtasar-
حدثنا
إسحاق بن
إبراهيم.
أخبرنا أسباط.
حدثنا هشام عن
حفصة، عن أم
عطية. قالت:
أخذ
علينا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم في
البيعة، ألا
تنحن. فما وفت
منا غير خمس.
منهن أم سليم.
2161- Bize İshak b.
İbrahim tahdis etti, bize Esbat haber verdi, bize Hişam, Hafsa'dan haber verdi,
o Ümmü Atiyye'den şöyle dediğini rivayet etti:
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bizden bey' at kapsamında "ağıt yakmayacaksınız"
diye de söz almıştı. Aramızdan beş kadından başka kimse bu söze bağlı kalmadı.
Bunlardan birisi de Ümmü Suleym'dir.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizden bey' at ile birlikte ağıt yakmamak üzere
de söz aldı" denilirken diğer rivayette (2161) "bey'at
kapsamında" buyurulmaktadır. Bundan feryad edip ağıt yakmanın haram ve çok
çirkin olduğu, ona karşı tepki gösterip ondan vazgeçirmenin önemsenmesi
gerektiği hükmü anlaşılmaktadır. Çünkü bu, kederi daha da artırır, satın
ortadan kaldırır. Ayrıca bu hal ilahi takdire, teslimiyete, yüce Allah'ın
emrine boyun eğmeye de aykırıdır.
"Aramızdan beş
kadın dışında buna bağlı kalan olmadı." Kadi İyaz dedi ki: Bu Ümmü Atiyye
ile birlikte bey'at eden kadınlar arasından beş kadından başka kimse bağlı
kalmadı, demektir. Yoksa bu beş kadın dışında müslüman kadınlar arasından ağıt
yakmayı terk eden olmadı, anlamında değildir.
وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة
وزهير بن حرب
وإسحاق بن
إبراهيم.
جميعا عن أبي
معاوية. قال
زهير: حدثنا
محمد بن حازم.
حدثنا عاصم عن
حفصة، عن أم
عطية. قالت:
لما
نزلت هذه
الآية:
{يبايعنك على
أن لا يشركن
بالله شيئا
ولا
يعصينك في
معروف} [60
/الممتحنة/
الآية 12] قالت:
كان منه
النياحة. قالت
فقلت: يا رسول
الله ! إلا آل
فلان. فإنهم
كانوا
أسعدوني في
الجاهلية. لا
بد لي من أن
أسعدهم. فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "إلا
آل فلان".
2162- Bize Ebu Bekr b.
Ebi Şeybe, Zuheyr b. Harb ve İshak b. İbrahim birlikte Ebu Muaviye'den tahdis
etti. Zuheyr dedi ki: Bize Muhammed b. Hazim tahdis etti, bize Asım, Hafsa'dan
tahdis etti, o Ümmü Atiyye'den şöyle dediğini rivayet etti: Şu: ''Allah'a
hiçbir şeyi ortak koşmamak üzere ... ve hiçbir ma'rufta sana karşı gelmemek
üzere bey'at ettiklerinde" (Mümtahine, 12) ayeti nazil olunca itaat
olunması gereken hususlardan birisi de ağıt yakmak(dan) vazgeçmek idi.
(Um Atiyye) dedi ki:
Ben: Ey Allah'ın Resulü, filan aile bundan müstesna olsun. ÇÜnkü onlar cahiliye
döneminde iken bana (bu hususta) yardım etmişlerdi. Dolayısı ile onlara
yardımcı olmak da benim için kaçınılmazdır, dedim. Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) "Filan aile müstesna" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: Ağıt
yakmaları kadınlara yasaklandığında Ümmü Atiyye'den şöyle dediği
nakledilmektedir: "Ey Allah'ın Resulü! Filan aile müstesna." Bu Ümmü
Atiyye'ye filan aile hakkında özel olarak ruhsat verdiği, müsaade ettiği
anlamındadır. Nitekim ifadeden açıkça anlaşılan da budur. Ondan başkası için
ağıt yakmak helal olmadığı gibi filan aile dışındakiler için de onun ağıt
yakması da helal değildir. Nitekim hadiste de bu husus açıkça ortadadır.
Şeriat koyucunun, genel
olan hükümden dilediği şekilde tahsis yapıp özelleştirme hakkı vardır. Bu hadis
ile ilgili olarak doğru hüküm işte budur. Fakat Kadi İyaz ve başkaları bu
hadisin açıklanmasını zor bulmuş ve şöyle demişlerdir: Bununla ilgili hayret
verici, şaşırtıcı görüşler vardır. Burada benim maksadım ise bu gibi görüşlere
aldanmaktan sakındırmaktır. Öyle ki, Maliki alimlerinden kimisi bu hadis
dolayısı ile ve Cafer'in hanımları ile ilgili kıssa sebebi ile ağıt yakmak
haram değildir, demiştir. Haram kılınan yalnızca yakaları yırtmak, yanakları
tırmalamak, cahiliye davasını gütmek gibi cahill bir takım fiillerin
beraberinde yapıldığı ağıt yakmalar haramdır, diye eklemişlerdir.
Doğrusu ise bizim ilk olarak
sözünü ettiğimiz ve ağıt yakmanın mutlak olarak haram olduğu hükmüdür.
Genellikle ilim adamlarının mezhebi de budur. Bu görüşü ileri sürenin kendi
görüşüne sağlıklı bir delili de bulunmamaktadır .
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
11- KADINLARIN
CENAZELERİN ARKASINDAN GİTMELERİNİN NEHYEDİLDİĞİ BABI