SAHİH-İ MÜSLİM |
SALAT |
باب
متابعة
الإمام
والعمل بعده
39- İMAMIN HAREKETLERİNE
UYMAK VE ONDAN SONRA YAPILACAK İŞLER BABI
حدثنا
أحمد بن يونس.
حدثنا زهير.
حدثنا أبو إسحاق.
ح قال وحدثنا
يحيى بن يحيى.
أخبرنا أبو خيثمة
عن أبي إسحاق،
عن عبدالله بن
يزيد. قال:
حدثني البراء
(وهو غير كذوب)
أنهم كانوا يصلون
خلف رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. فإذا رفع
رأسه من
الركوع لم أر
أحدا
يحني ظهره
حتى يضع رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
جبهته على
الأرض. ثم يخر
من وراءه سجدا.
1062- Bize Ahmed b.
Yunus tahdis etti. Bize Zuheyr tahdis etti. Bize Ebu İshak tahdis etti (H).
Dedi ki: Bize Yahya b. Yahya da tahdis etti. Bize Ebu Hayseme, Ebu İshak'tan
haber verdi. O Abdullah b. Yezid'den şöyle dediğini nakletti: Bana Bera -ki o
asla yalan söylemez- 'nın tahdis ettiğine göre onlar Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in arkasında namaz kılarlardı. Başını rükudan kaldırdığı
zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) alnını yere koyduktan sonra hiç
kimsenin sırtını eğdiğini görmedim. Ondan sonra onun arkasından herkes secdeye kapanırdı.
Diğer tahric: Buhari,
690 -buna yakın-, 747, 811 -buna yakın-; Ebu Davud, 620; Tirmizi, 281; Nesai,
828
وحدثني
أبو بكر بن
خلاد الباهلي.
حدثنا يحيى (يعني
ابن سعيد)
حدثنا سفيان.
حدثني أبو
إسحاق. حدثني
عبدالله بن
يزيد. حدثني
البراء (وهو
غير كذوب) قال:
كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم إذا قال
"سمع الله لمن
حمده" لم يحن
أحد منا ظهره
حتى يقع رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
ساجدا. ثم نقع
سجودا بعده.
1063-
Bana Ebu Bekr b. Hallad el-Bahill de tahdis etti. .. Abdullah b. Yezid dedi ki:
Bana Bera -ki o asla yalan söylemez- tahdis edip dedi ki: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Semiallahu li men hamideh" dediği
zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) secdeye varmadıkça bizden kimse
sırtını bükmezdi sonra onun arkasından secdeye varırdık.
حدثنا
محمد بن
عبدالرحمن بن
سهم الأنطاكي.
حدثنا
إبراهيم بن
محمد أبو
إسحاق
الفزاري عن
أبي إسحاق
الشيباني، عن
محارب بن
دثار؛ قال:
سمعت
عبدالله بن
يزيد يقول،
على المنبر:
حدثنا
البراء؛ أنهم
كانوا يصلون
مع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. فإذا
ركع ركعوا.
وإذا رفع رأسه
من الركوع
فقال "سمع
الله لمن
حمده" لم نزل قياما
حتى نراه قد
وضع وجهه في
الأرض، ثم
نتبعه.
1064-
Bize Muhammed b. Abdurrahman b. Sehm el-Antaki tahdis etti ... Muharib b. Disar
dedi ki: Abdullah b. Yezid'i minber üzerinde şöyle derken dinledim: Bera'nın bize
tahdis ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte
namaz kılarlardı. O rükua vardıktan sonra onlar da rükua varırlardı. Başını
rükudan kaldırıp da "semiallahu li men hamideh" deyince, biz onun
alnını yere koyduğunu görünceye kadar ayakta kalmaya devam ederdik sonra onu
takip ederdik.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 620 -muhtasar-
AÇIKLAMA: (1062)
"Ebu İshak'tan, o Abdullah b. Yezid'den ... secdeye kapanırdı."
Yahya b. Main dedi ki:
"Ki o asla yalan söylemez" sözlerini söyleyen kişi Ebu İshak'tır.
Maksadı ise Abdullah b. Yezid asla yalan söylemeyen birisi idi, demektir. Yoksa
Bera'nın yalan söylemeyen birisi olduğunu söylemek değildir çünkü Bera
sahabidir. Ayrıca tezkiye edilmeye ihtiyacı yoktur. Onun hakkında böyle bir söz
söylemek de güzel değildir.
İbn Main'in bu
açıklaması ilim adamlarına göre hatadır. Aksine bu "ki o asla yalan
söylemez" sözünü söyleyen kişi Abdullah b. Yezid' dir. Maksadı da Bera'nın
asla yalan söylemeyen birisi olduğunu söylemektir. Bu da hadisi güçlendirmek ve
azametine dikkat çekip, insanın içinde iyice yer etmesi için mübalağa yapmaktır
yoksa maksat doğruluğunda şüphe olunan herhangi bir kimseyi tezkiye etmek
değildir.
Bunun bir benzeri İbn
Abbas (r.anh)'ın şu sözleridir: Resulullah -ki o doğru söyleyen ve doğruluğu
tasdik edilmiş olandır- bize tahdis etti. Ebu Hureyre'den de benzeri bir ifade
nakledilmiştir. Müslim'in sahihinde de Ebu Müslim el-Havlani'den şu rivayet
nakledilmektedir: Bana pek sevgili, pek güvenilir zat Avf b. Malik el-Eşcai
tahdis etti. Bunun benzeri pek çoktur.
Buna göre sözlerinin
anlamı şudur: Bana sizin de bildiğiniz gibi itham altında bulunmayan Bera
tahdis etti. Dolayısıyla benim ondan size verdiğim habere güvenmesin. İlim
adamları der ki: İbn Main'in Bera bir sahabidir. O hakkında böyle bir söz
söylemekten tenzih edilir sözünün açıklanabilir bir tarafı yoktur çünkü aynı
şekilde Abdullah b. Yezid de sahabidir, ashab arasında sayılır.
Bu hadiste namazın
adaplarından birisi sözkonusu edilmiştir. O da imama uyan bir kimsenin imam alnını
yere koymadıkça secde için eğilmeyeceğidir. Ancak bundan eğer bu dereceye kadar
secdeye varmayı geciktirecek olursa kendisi secdeye varmadan önce imamın
secdeden başını kaldıracağım durumundan bilip anlaması hali müstesnadır. Bu
durumda bizim mezhep alimlerimiz bu ve başka hadisler hakkında toplamları
itibariyle şu anlama gelecek açıklamalar yapmışlardır: İmama uyan kimse için
imamdan imamın bir rükne başlamasından az sonra ve onu bitirmeden önce bir
miktar gecikmek suretiyle uyması sünnettir. Allah en iyi bilendir.
حدثنا
زهير بن حرب
وابن نمير.
قالا: حدثنا
سفيان بن
عيينة. حدثنا
أبان وغيره عن
الحكم، عن عبدالرحمن
ابن أبي ليلى،
عن البراء؛
قال:
كنا
مع النبي صلى
الله عليه
وسلم. لا
يحنوا أحد منا
ظهره حتى نراه
قد سجد. فقال
زهير: حدثنا سفيان
قال: حدثنا الكوفيون:
أبان وغيره
قال: حتى نراه
يسجد.
1065-
Bize Zuheyr b. Harb ve İbn Numeyr tahdis edip dedi ki:
Bize Süfyan b. Uyeyne
tahdis etti. Bize Eban ve başkaları Hakem'den tahdis etti. O Abdurrahman b. Ebi
Leyla'dan, o Bera'dan şöyle dediğini nakletti:
Biz Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ile birlikte iken onun secde ettiğini görmedikçe hiçbirimiz
sırtını (secde için) eğmezdi.
Zuheyr de dedi ki: Bize
Süfyan tahdis edip dedi ki: Bize Kufeliler Eban ve başkaları tahdis edip: Onun
secde etmekte olduğunu görünceye kadar, dedi.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 621 -muhtasar-
حدثنا
محرز بن عون
بن أبي عون.
حدثنا خلف بن
خليفة
الأشجعي أبو
أحمد عن
الوليد بن
سريع، مولى آل
عمرو بن حريث،
عن عمرو بن
حريث؛ قال:
صليت
خلف النبي صلى
الله عليه
وسلم الفجر.
فسمعته يقرأ:
{فلا أقسم
بالخنس.
الجوار الكنس}
[81/التكوير/
الآية 15 و 16]. وكان
يحني رجل منا
ظهره حتى
يستتم ساجدا.
1066-
Bize Muhriz b. Avn b. Ebu Avn tahdis etti. .. Amr b. Hureys hanedanının
azatlısı el-Velid b. Seri, Amr b. Hureys'den şöyle dediğini nakletti: Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in arkasında sabah namazını kıldım. Onu:
''Andolsun geri dönüp gelenlere, aka aka yuvalarına geri dönenlere"
(Tekvir, 15-16)'yl okurken dinledim. Allah Resulü tam secdeye varmadıkça biz
den hiçbir adam eğilmezdi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: (1065)
Bize Eban ve başkaları Hakem'den tahdis etti. .. Bu Darakutni'nin hakkında bazı
sözler söylediği hadislerden birisidir. O şöyle demektedir: Bu hadis Abdullah
b. Yezid'in Bera'dan naklettiği bir rivayet olarak mahfuzdur. Hakem'den diye
rivayeti nakleden Eban b. Tağlib dışında İbn Ebi Leyla'dan diye nakleden
olmamıştır. İbn Ar'ara ona muhalefet ederek Hakem'den, o Abdullah b. Yezid'den,
o Bera'dan diye rivayet etmiştir. Eban'dan başkaları ise hıfzı ondan daha
güçlüdür. Evet, Darakutni'nin ifadeleri bunlardır ama bu itiraz kabul edilemez.
Aksine Eban sika bir ravidir. Bir şey nakletmiş bulunmaktadır, onu kabul etmek
icab eder. Üstelik yalan söylediği, hata ettiği de kesin olarak ortaya
konulmamıştır. Dolayısıyla bunun hem İbn Yezid'den, hem İbn Ebu Leyla'dan
rivayet edilmesinin önünde bir engel yoktur. Allah en iyi bilendir.
"Onun secde
ettiğini görmeden bizden kimse sırtını eğmezdi." Bera'nın bu son
rivayetinde "eğmek" anlamındaki fiil olan "yahnu" fiili
burada vav iledir. Onun hadisinin geri kalan rivayetleri ile bundan sonraki
(1066) Amr b. Hureys'in rivayeti ise hepsi (yahni şeklinde) ye iledir. Her iki
şekilde sahihtir. Bunlar Cevheri'nin ve başkalarının naklettiği iki ayrı
söyleyiştir. "Haleytu ve halevtu" şekilleri kullanılır ama ya'lı
kullanış daha çoktur. Eğmek, bükmek anlamındadır. (1066) Yüce Allah'ın:
''Andolsun geri dönüp gelenlere" (Tekvir, 15) buyruğu hakkında müfessirler
ve dilbilginleri şöyle demektedir: Bunlar müşteri, utarid, Zühre, Merih ve
Zuhal (sırasıyla: Jüpiter, Merkür, Venüs, mars ve satum) diye bilinen beş
gezegendir. Müfessirlerin çoğu böyle demiş olmakla birlikte Ali b. Ebi Talib
(r.anh)'dan da nakledilen rivayet budur. Ondan gelen bir başka rivayete göre bu
beş gezegen ile birlikte güneş ve aydır. Hasan-ı BasrI'den bütün yıldızlar
olduğu rivayet edilmiştir. Daha başka açıklamalar da yapılmıştır.
"Hunnes" yörüngesinde geri dönen demektir. Kunnes ise içine girip
kaybolduğu yerlere girip kaybolan demektir. Kunnes "kanis"in
çoğuludur. Doğruyu en iyi bilen Allah'tır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
40- BAŞINI RÜKÜDAN
KALDIRINCA YAPILACAK DUA BABI