S A H İ H - İ MÜSLİM |
İMAN |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
باب
الدليل على أن
من قصد أخذ
مال غيره بغير
حق كان القاصد
مهدر الدم في
حقه، وإن قتل
كان في النار،
وأن من قتل
دون ماله فهو
شهيد
62- BAŞKASININ MALINI
HAKSIZCA ALMAYA KASTEDENİN KASTETTİĞİ KİŞİ'NİN HAKKI ÇERÇEVESİNDE KANININ HEDER
OLDUĞUNA, ÖLDÜRÜLÜRSE CEHENNEMDE OLACAĞINA VE MALI UĞRUNDA ÖLDÜRÜLENİN ŞEHİT
OLDUĞUNA DELİL BABI
225 - (140) حدثني
أبو كريب محمد
بن العلاء.
حدثنا خالد (يعني
ابن مخلد)
حدثنا محمد بن
جعفر، عن
العلاء بن
عبدالرحمن،
عن أبيه، عن
أبي هريرة؛
قال: جاء
رجل إلى رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
فقال: يا رسول
الله! أرأيت
إن جاء رجل
يريد أخذ
مالي؟ قال
"فلا تعطه مالك"
قال: أرأيت إن
قاتلني؟ قال
"قاتله" قال: أرأيت
إن قتلني؟ قال
"فأنت شهيد"
قال: أرأيت إن
قتلته؟ قال
"هو في النار".
358- Bana Ebu Küreyb
Muhammed b. el-Ala' rivayet etti. (Dedi ki): Bize Halid yani İbnî Mahled
rivayet etti. (Dedi ki): Bize Muhammed b. Ca'fer, el-Ala' b. Abdirrahman'dan, o
da babasından, o da Ebu Hureyre'den naklen rivayet etti. Ebu Hureyre dedi ki: Bir adam Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'e gelip dedi ki: Ey Allah'ın Resulü, şayet bir adam gelip benim
malımı almak isterse ne yapmamı emredersin?
Allah Resulü:
"Malını ona verme" buyurdu. Adam: Ya benimle dövüşürse ne emredersin,
dedi. Allah Resulü: "Sen de onunla dövüş" buyurdu. Adam: Ya o beni
öldürürse durum ne olur dersin, dedi.
Allah Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "O takdirde sen şehit olursun" buyurdu. Adam:
Şayet ben onu öldürürsem ne olur dersin dedi. Allah Resulü: "O da ateşe
gider" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 14088
226 - (141) حدثني
الحسن بن علي
الحلواني،
وإسحاق بن منصور،
ومحمد بن
رافع.
وألفاظهم
متقاربة (قال
إسحاق:
أخبرنا. وقال
الآخران:
حدثنا)
عبدالرزاق. أخبرنا
ابن جريج،
قال: أخبرني
سليمان
الأحول؛ أن
ثابتا مولى
عمر بن
عبدالرحمن
أخبره؛ أنه
لما كان بين
عبدالله بن
عمرو وبين
عنبسة بن أبي
سفيان ما كان.
تيسروا
للقتال: فركب
خالد بن العاص
إلى عبدالله
بن عمرو،
فوعظه خالد.
فقال عبدالله
بن عمرو: أما
علمت أن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم قال: "من
قتل دون ماله
فهو شهيد".
359- Bana el-Hasan b. Ali
el-Hulvani, İshak b. Mansur ve Muhammed b. Rafi' -lafızları birbirine yakın
olmak üzere- tahdis etti. İshak: Bize Abdurrezzak haber verdi, derken diğer
ikisi tahdis etti, dedi. (Abdurrezzak dedi ki): Bize İbn Cureyc haber verdi.
Bana Süleyman el-Ahvel'in haber verdiğine göre Ömer b.
Abdurrahman'ın azatlısı Sabit kendisine şunu haber verdi: Abdullah b. Amr ile
Anbese b. Ebu Süfyan arasında olanlar olunca birbirleriyle çarpışmak için
hazırlandılar. Bu sefer Halid b. Ebu'ı-As bineğine binip, Abdullah b. Amr'ın yanına
gitti. Halid ona öğüt verdi. Bu sefer Abdullah b. Amr şöyle dedi: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Malı uğrunda öldürülen şehittir"
buyurduğunu bilmiyor musun?
Diğer tahric: Yalnız
Müslim rivayet etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 8611
وحدثنيه
محمد بن حاتم.
حدثنا محمد بن
بكر. ح وحدثنا
أحمد بن عثمان
النوفلي.
حدثنا أبو
عاصم. كلاهما عن
ابن جريج،
بهذا
الإسناد،
مثله.
360- Bunu bana Muhammed b.
Hatim de tahdis etti. Bize Muhammed b. Bekr tahdis etti (H). Bunu bize Ahmed b.
Osman en-Nevfel! de tahdis etti. Bize (Muhammed b. Bekr ile birlikte) her ikisi
İbn Cureyc'den bu isnat ile aynısını nakletti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir; Tuhfetu'I-Eşraf, 8611
AÇIKLAMA: Bu babta (358) "bir adamın
Resulullah (sallallahu a1eyhi ve sellemı'e gelerek ey Allah'ın Resulü ...
dediği ... O ateştedir" buyurduğu hadisi yer almaktadır.
Bu başlıktaki
(açıklanması gereken yeni) lafızlara gelince, şehit ile ilgili olarak en-Nadr
b. Şumeyl şöyle diyor: Ona bu adın veriliş sebebi hayatta olmasıdır. Çünkü
şehitlerin ruhları Darusselam'a (cennete) tanık olmuştur. Onların
dışındakilerin ruhları ise oraya ancak kıyamet gününde tanık olacaktır.
İbnu'l-Enbari dedi ki: Çünkü yüce Allah ve onun melekleri -selam onlara- onun
cennetlik olduğuna şahitlik ederler. Buna göre şehit lehine şahitlik edilen
demektir.
Bir diğer açıklamaya
göre şehit adının veriliş sebebi, ruhunun çıktığı zamanda kendisine verilecek
sevap ve ikramlara tanık olmasıdır. Başka bir açıklamaya göre rahmet
meleklerinin onun yanında hazır bulunarak ruhunu aldıkları için ona şehit
denilmiştir. Ona iman sahibi olduğu ve zahir hali itibariyle son halinin de
hayırlı olduğuna şahit olunduğu için bu ismin verildiği, onun üzerinde şehit
olduğuna dair şahitlik eden bir tanık olduğundan ötürü bu ismin verildiği
açıklamaları da yapılmıştır. Onun üzerindeki bu şahit ise onun kanıdır; çünkü
şehit yarasından kan aktığı halde ba's olunacaktır (dirilecektir) .
el-Ezheri ve başkaları
bir başka görüş daha nakletmektedir. Buna göre ona şehit denilmesi onun kıyamet
gününde ümmetiere şahitlik edecek kimselerden oluşu dolayısıyladır. Ama bu
görüşe göre böyle bir sebep sadece ona özgü değildir.
Bilelim ki şehit üç
türlüdür. Birincisi, savaş sebeplerinden bir sebeple kafirlerle savaşırken
öldürülen kişidir. Böyle bir kimse için ahiret sevabı itibariyle de, dünya
hükümleri itibariyle de hükmü sözkonusudur. Dünyadaki hükmü yıkanmaması ve
cenaze namazının kılınmamasıdır.
İkincisi, ahiretteki
sevabı itibariyle şehit olmakla birlikte dünya ahkamı itibariyle böyle
olmayandır. Bu da karnındaki hastalıktan dolayı ölen, taundan ölen, göçük
altında kalarak, malı uğrunda çarpışırken öldürülen ve bunların dışında sahih
hadislerde kendisine şehit adı verilen diğer kimseler bu tür şehittir. Bu gibi
kimseler yıkanır, cenaze namazı kılınır, ahirette ona şehitlerin sevabı
verilir. Ancak birinci tür şehit gibi sevap alması gerekli değildir.
Üçüncüsü ise kafirlerle
savaşırken öldürüldüğü takdirde, kendisine şehit adının verilmeyeceğini
belirten rivayetlerin varid olduğu ganimetten çalan ve benzeri kimselerdir. Bu
gibi kimseler için dünyada şehitlerin hükmü sözkonusudur. Yıkanmaz, cenaze
namazı kılınmaz ama bunların ahirette kamil şehit sevapıarı da olmaz. Allah en
iyi bilendir.
Başlıkta yer alan ikinci
hadiste (359): "çarpışmaya hazırlandılar. Halid b. eı-As bineğine bindi
... " Yani birbirleriyle çarpışmak için gerekli hazırlıklarını yapıp,
tedariklerde bulundular. "(Bineğine) bindi" anlamındaki lafzı bu
şekilde -başında fe harfi ile- zaptettik. Bazı asıl nüshalarda (fe yerine) vav
ile zaptedilmiş, bazılarında ise fe' siz ve vav'sız olarak gelmiştir. Hepsi de
sahihtir.
Daha önce
"eı-Ası" isminde fasih söyleyişin ye' nin de bulunması olduğu
geçmişti, hazfedilmesi de caizdir. Muhaddislerin büyük çoğunluğunun yahut
tamamının kullandığı şekil de budur (hazf edilmiş şeklidir). Bundan sonra:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ... buyurduğunu bilmiyor
musun" buyruğunda fiil karşısındaki şahsa hitaptır. Allah en iyi bilendir.
Babtaki Hadislerin
Hükümleri
1- Haksız yere mal
almayı kasteden kişiyi öldürmek caizdir. Hadis genel olduğu için malın az ya da
çok olması arasında fark yoktur. Bu da ilim adamlarının büyük çoğunluğunun
görüşüdür. Maliki mezhebine mensup bazı kimseler ise elbise ve yemek gibi
değeri az bir şey (gasp etmek) isterse öldürü]mesi caiz değildir, demişlerdir.
Ancak bu görüşün bir kıymeti yoktur. Doğrusu çoğunluğun dediğidir.
2- Kişinin mahremlerini
savunmasına gelince, vacip olduğunda görüş ayrılığı yoktur.
3- Saldırganı öldürmek
suretiyle nefsi müdafaa hususunda ise hem bizim (Şafii) mezhebimizde, hem başka
mezheplerde görüş ayrılığı vardır.
4- Bununla birlikte
malını savunmak vacip (farz) değil, caizdir. Allah en iyi bilendir.
5- Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Ona (malını) verme" buyruğu malını
ona vermen senin için lüzumlu değildir, demektir. Yoksa maksat malın
verilmesinin haram kılınması değildir.
6- Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in saldırgan hakkında, öldürüldüğü takdirde o ateştedir
buyurmasının anlamı ise, bunu hak eder, şeklindedir. Ona bu ceza verilebilir
de, affedilebilir de. Herhangi bir tevilde bulunmaksızın bu işi helal gören
birisi olması hali müstesnadır. Bu durumda o kafirdir ve affedilmez. Allah en
iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
63- YÖNETİMİ ALTINDAKİLERİ ALDATAN YÖNETİCİNİN CEHENNEMİ HAK ETMESİ BABI