DEVAM: 159-160.
Yollardan (Gelip Geçeni) Rahatsız Eden Engelleri Kaldırmanın Fazileti
حَدَّثَنَا
وَهْبُ بْنُ
بَقِيَّةَ
أَخْبَرَنَا
خَالِدٌ عَنْ
وَاصِلٍ عَنْ
يَحْيَى بْنِ
عُقَيْلٍ
عَنْ يَحْيَى
بْنِ
يَعْمَرَ
عَنْ أَبِي
الْأَسْوَدِ
الدِّيلِىِّ
عَنْ أَبِي
ذَرٍّ
بِهَذَا
الْحَدِيثِ
وَذَكَرَ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فِي وَسْطِهِ
Hz. Ebu Zer'den (rivayet
edildiğine göre) Nebi (s.a.v.) şu (bir önceki 5243.) hadisi (yaptığı bir
konuşmanın) arasında dile getirmiştir.
İzah:
Muhammed İshak
ed-Dehlevî'ye göre, metinde seçen “fi vesatjhi” kelimesinin sonundaki
"hü" zamiri metinde gizli olarak bulunan "Hz. Nebiin yaptığı
bir konuşma" sözüne dönmektedir. "Zekere" fiilinin faili de
"ennebiyyü" kelimesidir.
Nitekim Ahmed b.
Hanbel'in Müsned'inde Hz. Ebu Zer'den rivayet edilen şu hadis-i şerif de bu
görüşün doğruluğunu te'yid etmektedir.
"Sahabe-i kiramdan
bazıları Hz. Nebie: Ey Allah'ın Resulü, ser* vet sahipleri (malî ibadetleri
sayesinde) bütün sevapları alıp gittiler. Onlar bizim gibi namaz kılıyorlar,
bizim tuttuğumuz gibi oruç da tutuyorlar. (Bizden fazla olarak bir de)
mallarının fazlasını sadaka olarak veriyorlar; (dolayısıyle sevapta bizi
geçiyorlar), dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber:
Sanki Allah (c.c) sizin
için de sadaka olarak verebileceğiniz bir şeyler yaratmadı mı da (böyle
diyorsunuz? Yapacağınız) her teşbih sizin için bir sadakadır. Her hamdetmeniz
bir sadakadır. (Eşinizle yaptığınız) her cinsi münasebet bir sadakadır"
buyurdu.
(Bunun üzerine):
"Ey Allah'ın Resulü, birimizin (böyle) şehvetini(n gereğini) yerine
getirmesinde kendisi için sadaka (sevabı) olur mu?" dediler. (Hz. Nebi):
Pekiyi o adam şehvetini
haram yollardan tatmin etseydi bundan dolayı günahkâr olmayacak mıydı? (Elbette
olacaktı). İşte yine aynı şekilde şehvetini helâl yoldan tatmin ettiği için
sevaba nail olacaktır" buyurdu ve (sonra) şöyle dedi:
"Onun kelime-i
tevhid getirmesi bir sadakadır, tekbir getirmesi bir sadakadır. İyiliğe
çağırması bir sadakadır, kötülükten sakındırması bir sadakadır."
Görülüyor ki, bir
önceki hadis mealini sunduğumuz bu hadiste Hz. Nebi'in kendine sorulan bir
soryu cevaplandırması esnasında söz arasında geçmişti. Bu durum bir önceki
hadisin böyle söz arasında geçtiğini ve dolayısıyla mevzumuzu teşkil eden
hadiste geçen "fi vesatihî" kelimesinin sonundaki "hu"
zamirinin bu söze döndüğünü gösterir.
Yine Ebu Zer (r.a)'den
rivayet edilen şu hadis-i şerif de bu gerçeği teyid etmektedir:
"Nebi (s.a.v.)'e: Mal
sahipleri (olanca) sevabı alıp gitti, denildi de Nebi (s.a.v.): Sende
(verebileceğin) pek çok sadaka vardır. Kulağının büyük bir nimet olduğunu
zikretmen bir sadakadır. Gözünün faziletini dile getirmen bir sadakadır. Ailen
ile cinsî münasebette bulunman bir sadakadır, buyurdu. Bunun üzerine Ebu Zer:
Birimiz Şehvetinden dolayı da mükâfatlandırılır mı? diye sordu da (Hz. Nebi):
Pekiyi şehvetini haram yolda harcamış olsa günahkâr olmayacak mıydı? dedi (Ebu
Zer): Evet-cevabını verdi. Hz. Nebi de:
Şerri hesaba
katıyorsunuz. Fakat hayrı hesaba katmıyorsunuz. buyurdu.
Avnü'l-Mabud yazarının
açıklamasına göre arzetmiş olduğumuz bu görüş, tamamen doğru olmakla beraber,
metinde geçen "zekere" fiilinin faili, bu hadisin ravisi
Ebü'l-Esved'dir. Mef'ulü de "ennebiyy" kelimesi olabilir. Bu durumda
"fi vesatihi" kelimesinin sonundaki "hû" zamirinin mercii
de mevzumuzu teşkil eden hadistir. Bu ihtimale göre hadisin manası şöyledir:
"Râvi Ebu'l-Esved
"Nebi" kelimesini hadisin başında Ebû Zer kelimesinden sonra zikretmedi
de hadisin ortasında zikretti" bu takdire göre mevzumuzu teşkil eden hadis
Hz. Ebu Zer'e kadar ulaşıp Hz. Peygambere ulaşmayan "mevkuf bir hadistir.
Mevzumuzu teşkil eden
bu hadis-i şerif Müslim'in Sahih'inde şu manaya gelen lâfızlarla zikredilmiştir:
"Her birinizin, her bir mafsalına karşı bir sadaka vardır. Her teşbih, bir
sadakadır. Her tahmid bir sadakadır. Her tehlîl bir sadakadır. Her tekbir bir
sadakadır. İyiliği emretmek, kötülükten nehyde bulunmak da birer sadakadır.
Bütün bunlar namına kişinin kılacağı iki rekat kuşluk namazı,
kâfidir."[Müslim, salatül müsafirin]