DEVAM: 158-159.
Arabistan Kirazı Ağacını Kesmenin Hükmü
حَدَّثَنَا
عُبَيْدُ
اللَّهِ بْنُ
عُمَرَ بْنِ
مَيْسَرَةَ
وَحُمَيْدُ
بْنُ مَسْعَدَةَ
قَالَا
حَدَّثَنَا
حَسَّانُ
بْنُ إِبْرَاهِيمَ
قَالَ
سَأَلْتُ
هِشَامَ بْنَ
عُرْوَةَ
عَنْ قَطْعِ
السِّدْرِ
وَهُوَ
مُسْتَنِدٌ
إِلَى قَصْرِ
عُرْوَةَ
فَقَالَ
أَتَرَى
هَذِهِ الْأَبْوَابَ
وَالْمَصَارِيعَ
إِنَّمَا هِيَ
مِنْ سِدْرِ
عُرْوَةَ
كَانَ
عُرْوَةُ يَقْطَعُهُ
مِنْ
أَرْضِهِ
وَقَالَ لَا
بَأْسَ بِهِ
زَادَ
حُمَيْدٌ
فَقَالَ هِيَ
يَا عِرَاقِيُّ
جِئْتَنِي
بِبِدْعَةٍ
قَالَ قُلْتُ
إِنَّمَا الْبِدْعَةُ
مِنْ
قِبَلِكُمْ
سَمِعْتُ
مَنْ يَقُولُ
بِمَكَّةَ
لَعَنَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مَنْ قَطَعَ
السِّدْرَ
ثُمَّ سَاقَ
مَعْنَاهُ
Hassan b. İbrahim dedi
ki: "Ben Hişam b. Urve'ye (babası) Urve'nin köşküne dayanmış bir halde
iken arabistan kirazı ağaçlarını kesmenin hükmünü sordum da (bana): Şu kapıları
ve kanatları görüyor musun? İşte onlar(ın maddesi) Urve'nin arabistan kirazı
ağaçlarıdır. Urve onu kendi arsasından keser ve bunda bir sakınca yoktur-
derdi.
(Musannif Ebu Davud'a bu
hadisi rivayet eden) Humeyd (b. Mesade bu rivayete şunları da) ekledi: Bunun
üzerine (Hişam bu soruyu kendisine soran Hassan'a): Ey Iraklı! Sen (bana bid'at
(bir mesele) getirdin" dedi. (Hadisin kalan kısmını Hassan) şöyle
anlattı. Ben de Hişam'a "Bid'at
sizin tarafınızdan (geldi); (çünkü) ben Mekke'de bir kimseyi Rasûlullah
(s.a.v.): "Arabistan kirazı ağacını kesen kimseye lanet etti" derken
işittim (siz ise onu kesmenin caiz olduğunu söylüyorsunuz)" dedim. Sonra
(Hassan bir önceki 5240. hadisin) manasını rivayet etti.
İzah:
Bu hadisle, ilgili
açıklama (5239) nolu hadisin şerhinde geçmiştir. Münzirî'nin açıklamasına göre,
bu hadis Muzdaribtir. Çünkü Hişam'dan rivayet edilen bazı hadislerde bu
hadisin tersine olarak Urve'nin
arabistan kirazı ağaçlarını kestiği ifade edilmektedir. Bu zıt rivayetlerden birini diğerine tercih
etmek mümkün olmuyor.