بَاب
فِي
السَّلَامِ
عَلَى أَهْلِ
الذِّمَّةِ
137-138. Müslüman
Ülkesinde Yaşayan Azınlıklara Selam Vermenin Hükmü
حَدَّثَنَا
حَفْصُ بْنُ
عُمَرَ
حَدَّثَنَا
شُعْبَةُ
عَنْ
سُهَيْلِ
بْنِ أَبِي
صَالِحٍ
قَالَ
خَرَجْتُ
مَعَ أَبِي
إِلَى الشَّامِ
فَجَعَلُوا
يَمُرُّونَ
بِصَوَامِعَ
فِيهَا
نَصَارَى
فَيُسَلِّمُونَ
عَلَيْهِمْ
فَقَالَ
أَبِي لَا
تَبْدَءُوهُمْ
بِالسَّلَامِ
فَإِنَّ
أَبَا
هُرَيْرَةَ
حَدَّثَنَا عَنْ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ لَا
تَبْدَءُوهُمْ
بِالسَّلَامِ
وَإِذَا لَقِيتُمُوهُمْ
فِي
الطَّرِيقِ
فَاضْطَرُّوهُمْ
إِلَى
أَضْيَقِ
الطَّرِيقِ
Süheyl b. Ebi Salih'den
demiştir ki: Babamla birlikte (bir kafile ile) Şam (yolculuğun)a çıkmıştım.
(Yolculuğumuz esnasında kafilede bulunanlar) içerisinde Hıristiyan (rahip)lerin
bulunduğu manastırların yanından geçerken onlara selam vermeye başladılar.
Bunun üzerine babam, şöyle dedi: Onlara selam'a (önce) siz başlamayınız. Çünkü
Hz. Ebu Hureyre, Rasûlullah (s.a.v.)'i: "Onlarla yolda karşılaştığınız
zaman onları yolun en dar yerine sıkıştirın"buyurduğunu söyledi.
İzah:
Müslim, selâm; Tirmizî,
istizan, siyer; Ahmed b. Hanbel. II-263. 459, 525.
Bu hadis-i şerifte
yolda İslam diyarında yaşayan ehl-i kitap
ile jçarşjiaşıldığı zaman, onlardan önce selâm vermek yasaklanmakta ve
onların yolun ortasında rahat gitmelerine izin vermeyip, yolun sağında veya
solunda bulunan en dar yerine sıkıştırılmaları emredilmektedir. Yolun en dar
yerinden maksat, duvara bitişk olan bir yolun duvardan yana kalan kısmıdır.
Eğer "yolun en dar kısmı" kelimesiyle yolun sağ veya sol tarafı
kasdedilmiş olsaydı, onların hak yol olan İslâmın ortasında girmeyi terk edip
sağ veya sol tarafına sapmalarına bir ceza olmak üzere yolun ortasından
gitmelerine izin vermeyip onları yolun sağ veya sol kenarından gitmeye mecbur
etmemiz emre di lirdi.
Aslında kâfirleri
katletmek vâcibtir. Fakat ehl-i kitabın cizye vererek hayatlarını kurtarmaları,
onlara bir hak olarak tanındığından cizye ödeyerek İslam diyarında yaşayan bir
ehl-i kitabı öldürmek caiz değildir. Ancak bir hayrın tijmü ele geçirilemeyince
ele geçirilmesi mümkün olanı da bi-rakıvermek, doğru olmadığı gerçeğinden
hareket ederek, cizye karşılığında hayatlarını kurtarmış olan bu kâfirleri
yollarda karşılaşıldığı zaman, hiç değilse yolun en dar yerine sıkıştırmak
suretiyle manevi bir ölüme mahkûm etmek mümkün olduğundan, müslümanlar onlarla
yolda karşılaştıkları zaman bu şekilde muamele etmekle emrolunmuşiardır. İmam
Nevevî Müslim Şerh'inde şöyle demektedir: "Her ne kadar bizim Şafiî
ulemasından bazıları onlara, onlardan önce davranarak selâm vermenin haram
değil mekruh'olduğunu söylemişlerse de bu görüş zayıftır. Çünkü bu hadisteki
nehy (yasaklama), tahrim (haram kılma) için olduğundan, onlar, selâm vermeden
önce onlara selâm vermek haramdır. Doğrusu budur. Kadı îyaz'ın açıklamasına
göre, ulemadan bazıları bir zaruret veya bir ihtiyaç zuhur etmesi halinde
onlar selâm vermeden Önce onlara selâm vermenin caiz olduğunu ve Alkame ile
en-Ne-haî'nin bu görüşte olduklarını söylemişlerdir. İmam Evzâî de:
"Eğer onlarla selâmlaşmakta,
onlardan önce davranirsan, şunu bilki sâlih-lerden de böyle yapanlar olmuştur.
Fakat selâmlaşmakta onlardan Önce dav-ranmayıp önce onların selâm vermesini
beklersen, şunu iyi bilki, salihbrden bir kısmı da böyle hareket etmişlerdir.
Bununla beraber şunu da iyi bil ki bid'atçiye kendisinden Önce davranarak selâm
vermek, bir mazeret ve t ^ılike sözkonusu olmadıkça caiz değildir. Kişi selâm
verdikten sonra, onun müslü-man olmadığını anlarsa onu tahkir için selamını
geri istemesi müstehabiır." Eğer bir yahudi, Hıristiyan veya bu mecûsi bir
müslümana selâm verirse onu almakta, bir sakınca yoktur. Fakat "ve
aleyke"den başka bir ifade kullanmayacaktır. Hanefilerde de hüküm
böyledir. Eğer böyle bir zımnîye (azınlığa) tebcil maksadıyla selâm verirse, küfre
girmiş olur. Çünkü kâfiri tebcil ve tazim küfürdür. Eğer bir mecusiye tebcil
niyetiyle "Ey usta;" dese küfre girmiş olur. el-Eşbah'da da hüküm
böyledir. el-Eşbah da gu hüküm de vardır: Eğer bir azınlığa - Allah senin
ömrünü uzatsın- derse ve kalbinden de, belki müslüman olur, diyorsa veya zelil
olarak yaşadığı sürece müslümanlara haraç verir, diyorsa bu sözde bir sakınca
yoktur.