بَاب
فِي
الشَّفَاعَةِ
116-117. Şefaat
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
سُفْيَانُ
عَنْ
بُرَيْدِ
بْنِ أَبِي
بُرْدَةَ عَنْ
أَبِيهِ عَنْ
أَبِي مُوسَى
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
اشْفَعُوا
إِلَيَّ
لِتُؤْجَرُوا
وَلْيَقْضِ
اللَّهُ
عَلَى
لِسَانِ
نَبِيِّهِ
مَا شَاءَ
Ebû Musa r.a.'dan
(rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: (Dünyevi ve
uhrevî müşkillerini hallettirmek için huzuruma gelip soru sormak isteyen kimselerin)
bana (gelebilmeleri için) aracı olunuz da sevaba erişiniz ve Allah da (bu
vesileyle) Peygamberinin dilinde dilediği hükmü versin."
İzah:
Buhârî, zekât; edeb,
tevhid; Müslim, birr; Tirmizî, ilim; Ahmed b. Hanbel, IV, 400, 403, 409.
Hadisin manası şudur:
Birbirinize şefaatçi olun.Benden birşey istemeye gelen olur da sizde ona şefaatçilik
yaparsanız Allah teâla onun hacetini benim vasıtamla görür. Bu suretle hem
isteyen muradına erer, hem de siz sevap kazanırsınız.
Meşru istekler
hususunda aracılık yapmak; gerek hükümdar, kumandan, vali gibi büyükler
huzurunda; gerekse halkın birbirleri nezdinde şefaatta bulunmak müstehabtır.
Fakat Hudud-ı şer'iyye hakkında şefaat haramdır. Batılı tamamlamak bir hakkı
ibtal etmek gibi şeylerde dahi şefaat caiz değildir.