DEVAM: 100-101. Kişi
Sabahladığı Zaman Hangi Duayı Okur?
حَدَّثَنَا
حَفْصُ بْنُ
عُمَرَ
حَدَّثَنَا
شُعْبَةُ
عَنْ أَبِي
عَقِيلٍ عَنْ
سَابِقِ بْنِ
نَاجِيَةَ
عَنْ أَبِي
سَلَّامٍ
أَنَّهُ
كَانَ فِي مَسْجِدِ
حِمْصَ
فَمَرَّ بِهِ
رَجُلٌ
فَقَالُوا
هَذَا خَدَمَ
النَّبِيَّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَقَامَ
إِلَيْهِ فَقَالَ
حَدِّثْنِي
بِحَدِيثٍ
سَمِعْتَهُ مِنْ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لَمْ
يَتَدَاوَلْهُ
بَيْنَكَ
وَبَيْنَهُ
الرِّجَالُ
قَالَ
سَمِعْتُ
رَسُولَ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَقُولُ مَنْ
قَالَ إِذَا
أَصْبَحَ
وَإِذَا
أَمْسَى
رَضِينَا
بِاللَّهِ
رَبًّا
وَبِالْإِسْلَامِ
دِينًا
وَبِمُحَمَّدٍ
رَسُولًا إِلَّا
كَانَ حَقًّا
عَلَى
اللَّهِ أَنْ
يُرْضِيَهُ
Ebû Sellâm'dan (rivayet
edildiğine göre); Kendisi Hıms mescidinde iken mescide bir adam gelmiş
(Mescidde bulunan kimseler): "Bu adam (uzun süre) Nebi (s.a.v.)'e hizmet
etti" demişler. Bunun üzerine (Ebu Sellâm) kalkıp da bu adam'ın yanına
varmış ve: Bana Rasûlullah (s.a.v.)'den seninle onun arasına râvilerin
girmediği (ve doğrudan doğruya) kendisinden işittiğin bir hadis söyle, demiş.
(O
adam da) şöyle demiş: Ben Rasûlullah (s.a.a)'i şöyle buyururken işittim:
"Her kim sabaha ve akşam vaktine eriştiği zaman: Radiytu billahi Rabben ve bi islami dinen ve bi Muhammedi
Nebiyyen Rabb olarak Allah'dan,
din olarak İslamdan ve Nebi olarak da Muhammed'den razıyım, derse onu memnun etmek Allah üzerine bir hak olur."
İzah:
Tirmizî, Daavât
Sabah ve akşam
vakitlerinde mevzumuzu teşkil eden
hadiste öğretilen duayı okumanın sevabı çok büyüktür. Sözü geçen vakitlerde bu
duayı okuyan kimse Allah'ın rızasını kazanır.
Bu hadisin ravisi Ebu
Sellâm Memtûrü'l Habeşî'nin Hıms mescidinde karşılaştığı kişiden Hz. Nebiden
araya bir ravi girmeden doğrudan doğruya Hz. Nebiin kendi mübarek ağzından
işittiği bir hadis rivayet etmesini istemesi, araya girecek olan sahabilere
olan güvensizliğinden değildir. Çünkü o sahabilerin hepsinin de güvenilir
kişiler olduğunu bilmektedir. Bu nedenle o sahabilerin adalet bakımından
fevkalâde güvenilebilecek kişiler olmaları cihetiyle işittikleri hadisleri
mana olarak eksiksiz rivayet edeceklerinden emin olmakla beraber, beşer
olmaları sebebiyle lafızları naklederken onları aynıyla aktarmaya muvaffak olamayip
yanlışlıkla aynı manaya gelen kelimelerle değiştirerek rivayet etmiş olabileceklerine
de ihtimal vermektedir. İşte sözü geçen kimseden araya ravi girmeyen bir hadis
rivayet etmesini istemesinin sebebi budur.
Bezlu'l-Mechûd
müellifi, (XX, 10'da) hadiste sözü edilen Nebi Efendimiz'e hizmet etmiş kişinin
adım tespit edene rastlamadığını belirtmektedir.[