بَاب
مَا يَقُولُ
الرَّجُلُ
إِذَا
تَعَارَّ
مِنْ
اللَّيْلِ
98-99. Geceleyin
Uyanan Kimse Hangi Duayı Okur?
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الرَّحْمَنِ
بْنُ إِبْرَاهِيمَ
الدِّمَشْقِيُّ
حَدَّثَنَا
الْوَلِيدُ
قَالَ قَالَ
الْأَوْزَاعِيُّ
حَدَّثَنِي
عُمَيْرُ
بْنُ
هَانِيءٍ
قَالَ
حَدَّثَنِي
جُنَادَةُ
بْنُ أَبِي
أُمَيَّةَ
عَنْ
عُبَادَةَ
بْنِ
الصَّامِتِ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ مَنْ
تَعَارَّ
مِنْ
اللَّيْلِ
فَقَالَ حِينَ
يَسْتَيْقِظُ
لَا إِلَهَ
إِلَّا
اللَّهُ
وَحْدَهُ لَا
شَرِيكَ لَهُ
لَهُ
الْمُلْكُ
وَلَهُ
الْحَمْدُ
وَهُوَ عَلَى
كُلِّ شَيْءٍ
قَدِيرٌ
سُبْحَانَ
اللَّهِ
وَالْحَمْدُ
لِلَّهِ
وَلَا إِلَهَ
إِلَّا
اللَّهُ
وَاللَّهُ
أَكْبَرُ وَلَا
حَوْلَ وَلَا
قُوَّةَ
إِلَّا
بِاللَّهِ
ثُمَّ دَعَا
رَبِّ
اغْفِرْ لِي
قَالَ
الْوَلِيدُ
أَوْ قَالَ
دَعَا
اسْتُجِيبَ
لَهُ فَإِنْ
قَامَ فَتَوَضَّأَ
ثُمَّ صَلَّى
قُبِلَتْ
صَلَاتُهُ
Ubâde b. Sâmit'den
(rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a,) şöyle buyurmuştur; "Her kim
geceleyin uyanır da uyandığı zaman: 'La
ilahe illallahu vehdehû lâ şerike leh, lehülmülkü ve lehul hamdu ve hüve alâ
külli şey'in kadir, sübhanellahi vel hamdülillahi ve lâ ilahe illallahu vellahu
ekber, velâ havle velâ kuvvete illa billah" (Allah'dan başka
ilah yoktur, o tekdir ve ortağı yoktur. Mülk onundur, hamd onundur ve o herşeye
gücü yetendir. Ben Allah'ı hertürlü noksanlıktan tenzih ederim Hamd, Allah'a
mahsustur. Allah'dan başka ilah yoktur. Allah en büyüktür, (günahlardan) dönüş
ve (kulluk görevine) güç (yetiriş) ancak Allah(ın izni ve inayeti) iledir) deyip
sonra: "Rabbiğfirlî (Ey Allahım, Rabbim! Beni bağışla) diye dua ederse (o
kimsenin günahları bağışlanır.)
el-Velîd (bu hadisi
naklederken tereddüde düşerek) dedi ki: - Yahutta-(Hz. Nebi) şöyle buyurdu:
"Dua edecek olursa kabul edilir. Eğer kalkar da abdest alır sonra namaz
kılarsa namazı kabul edilir."
İzah:
Buhârî, teheccüd;
Tirmizî, daavat; İbn Mâce, dua: Darimî istizan; Ahmed h. Hanbe.1, V, 313.
Aslında her dua ve her
namazın kabul edilmesi Allah'dan umulur. İbn Melek'in açıklamasına göre bu
hadis-i şerifte söz konusu edilen dua ya da namazın kabul edilmesi ümidinin
diğer dua ve namazlardaki ümidin üzerinde olmasının kesinlik kazanmasıdır. Buna
kesin nazarıyla bakılabilir.
Bazı ilim adamlarına
göre burada anlatılmak istenen, sözü geçen dua ve namazın kesin bir şekilde
kabulü değildir. Fakat kabul edilmesi ümidinin diğer vakitlerdeki dua ve
namazlardan daha da fazla olmasıdır.
Metinde geçen
"te'ârra" kelimesi uyanmak ve uyanık iken birşeyler söylemek,
anlamlarına gelir. Eğer burada bu kelimenin uyanık iken bir şeyler söylemek
anlamına geldiği kabul edilirse o zaman bu kelimeyi takib eden
"fekale" kelimesinin başında bulunan fâ'nın "Tefsiriyye"
olması mümkündür. Bu durumda söz konusu "fâ" uyanınca söylenen
sözleri açıklamak için getirilmiş demektir. Öyleyse burada anlatılmak istenen
geceleyin uyanınca rasgele bir takım kelimeleri okumak değil, mevzumuzu teşkil
eden hadiste zikredilen kelimeleri okumaktır. Binaenaleyh daha sonra yapılacak
dua ve namazın kabulünün kesin bir şekilde ümit edilmesi de bu kelimelerden
sonra yapılmış olmasındandır. Öyleyse sut bu kelimelerdedir. Buna iyi dikkat
etmek gerekir. Şurasını da iyi bilmek gerekir ki, bu babda gelen zikirler,
gece uyanıp da tekrar uyumak isteyen kimseler içindir. Uyandıktan sonra uyumak
istemeyen kimselerin yapacakları zikirler ayrıdır.