DEVAM: 88. Rüya
Hakkında Gelen Hadisler)
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ صَالِحٍ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
وَهْبٍ قَالَ
أَخْبَرَنِي
يُونُسُ عَنْ
ابْنِ
شِهَابٍ قَالَ
أَخْبَرَنِي
أَبُو
سَلَمَةَ
بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ
أَنَّ أَبَا
هُرَيْرَةَ
قَالَ
سَمِعْتُ رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
يَقُولُ مَنْ
رَآنِي فِي
الْمَنَامِ
فَسَيَرَانِي
فِي
الْيَقَظَةِ
أَوْ لَكَأَنَّمَا
رَآنِي فِي
الْيَقَظَةِ
وَلَا
يَتَمَثَّلُ
الشَّيْطَانُ
بِي
Ebu Hureyre (r.a.) Rasûlullah
(s.a.v.)'i şöyle buyururken işittiğini söylemiştir: "Kim beni rü'yada
görürse uyanıkken de görecektir. -Yahut da-: Sanki uyanık iken görmüş gibidir.
(Çünkü) şeytan benim şeklime giremez."
İzah:
Buharî, ilim, edeb,
ta'bir; Müslim, rü'ya; Tirmizi, rü'ya ; İbn Mâce, rü'ya; Darimî rü'ya; Ahmed b.
Hanbel, I. 375, 400, 440, II, 232, 41 I, 442, 463, III, 269, 530.
Metinde geçen
"uyanık iken de görecektir.." sözü üzerinde çeşitli açıklamalar
yapılmıştır... Bütün bu görüşleri yedi maddede toplamak mümkündür:
1. Bu cümlede teşbih
vardır. "Beni rü'yada gören aynen uyanık iken görmüş gibidir. Binaenaleyh
beni rü'yada gören eğer uyanık iken görmüş olsaydı, uyanık iken görmesi aynen
rü'yada gördüğüne uygun olurdu" demektir.
Ancak bu izah Hz.
Nebiin rü'yada aslî sıfatına uygun olarak görülmesiyle ilgilidir. Rü'yada asli
sıfatlarına aykırı biçimde görülürse o zaman bu rü'ya te'vile muhtaçtır.
Meselâ yüzü, gören kimseye dönük olarak görülmüşse bu hayra alamettir. Sırtı
dönük olarak görülmüşse şerre alâmettir.
2. "Beni
rü'yasında gören kesinlikle kıyamet gününde de görecek" demektir. Ancak
bu görüş tenkid edilmiştir. Çünkü Hz. Nebii kıyamet gününde ümmetinin hepsi
görecektir. Binaenaleyh Hz. Nebii kıyamet gününde görmeyi sadece onu rü'yada
görenlere tahsis etmenin bir anlamı yoktur.
3. "Beni
rü'yasında gören benim hakikatimi görmüş demektir." anlamına gelir. Ancak
bu görüş Hz. Nebiin hakikatini görmek onu vefatından önceki cismi ve ruhuyla
görmekle mümkün olacağından Hz. Nebiin, o anda vefatından önceki suretiyle o
zatın önüne gelip te-cessüm etmiş olmasını gerektirir ki; bir kimsenin Hz.
Nebii vefatından sonra bu şekilde görmesi mümkün olmayacağı gibi, kabri de boş
kalacağından, kabrini ziyarete gelenler boş bir mezarı ziyaret etmiş olacaklardır,
gerekçesiyle tenkid edilmiştir,
4. "Beni
rü'yasında gören, sağlığımdaki suretimle görmüştür" anlamına gelir. Bu
görüşe göre Hz. Nebii rü'yasında Şemail kitaplarında tarif edilen şekle aykırı
olarak görenlerin rü'yalarının sadık rü'ya olmayıp karışık rü'ya olması
gerekir. Oysa şurası bilinen bir gerçektir ki, Hz. Peygamberi rü'yasında
Şemail kitaplarında tarif edilen vasıflara aykırı olarak görmüş bile olsa onun
rü'yası haktır. Fakat te'vile muhtaçtır. Mesela bir kimsenin onu rü'yada evine
girerken görmesi evinin hayırlarla dolacağına alâmettir.
5. "Beni
rü'yasında gören beni sağlığımda kullandığım aynadan görebilecektir"
anlamına gelir ve bu mevzudaki görüşler içerisinde isabet derecesi en az olan
görüş budur.
6. "Benim asrımda
yaşadığı ve bana iman ettiği ve beni rü'yasında gördüğü halde uyanık iken
göremeyenler mutlaka Medine'ye hicret etmek suretiyle uyanık iken de görmeye
muvaffak olacaklardır" anlamına gelir.
7. "Beni rü'yada
gören kimse uyanınca mutlak surette tâbir veya hakikat yoluyla bu rü'yanın
te'vilini anlayacaktır" demektir.[İbn Hacer, Fethü'l Bari, XVI, 39-40.]
8. "Beni rü'yada
gören benim manamı kavramaya yarayacak bir misal görmüştür, cesedimi
görmüş değildir" demektir.Bu
görüş imam Gazzali'nindir.
Her ne kadar Hz. Nebii
vefatından sonra, uyanık iken görmenin mümkün olup olmadığı meselesi ulema
arasında ihtilaflı ise de aslında sa-lihlerden büyük bir cemaatin Resul-ü zişan
efendimizi rü'yalarında gördükten sonra uyanık iken de görüp müşkillerini
sorarak öğrendikleri rivayetleri meşhurdur. Bunlar evliyanın kerameti
nev'inden olaylardır.
İmam Şar'anî (r.a.) bu
mevzuda şöyle diyor: "Sallalahü aleyhi ve Sel-lemt/".fendimize çokça
salat ve selam getirmeye çalışmalısın böylece o çevreye girebilecek ve
efendimizi görecek bir yol bulmuş olursun..
.... Bu iz üzerinde
yürüyen herhangi bir kişi bütün kusur ve kabahatlerdendim cay a kadar
Rasûlullah (s.a.v.) efendimize salat ve selamı çoğaltırsa, artık o kişi uyanık
bir halde iken istediği an (s.a.v.)'le buluşabilir..."
".... Şeyh
Nureddin Şûnî hazretleri günde onbinkez salat ve selam getirirdi. Ahmed Zehavî
de kırkbin salat okurdu. Birgün bana şöyle demişti:
Bizim yolumuz yüce
Nebie salat ve selamı çokça getirmektir. Bu sayede Rasûlullah meclisimize
uyanık halde şeref verir, ashab-ı kiram gibi kendisiyle sohbet eder, dinimizin
kapalı yönlerini, şüpheli, zayıf olarak anlatılan hadislerin doğruluk
derecesini kendisinden öğrenir, sonra tavsiyeleriyle amel
ederiz.."[Şarânî, Levâkihu'l-Envâri’l-kudsiyye, s.284.]
İmam Gazzalî hazretleri
el-Münkizu Mine'd-Dalâl isimli eserinde bu gerçeği şöyle ifade eder:
"Tarikatın
başlangıcından itibaren keşif ve müşahedeler başlar, hatta onlar uyanık halde
bile melekleri ve nebilerin ruhlarını görürler, onlardan sözler işitir ve
faydalar temin ederler."
Yine İmam Gazzali
hazretlerine göre rü'yasında Hz. Nebii gören kimse aslında Hz. Nebiin kendini
değil, misalini görmüştür. Tıpkı rü'yasmda Allah'ı gören kimse gibi. Gerçekten
hak teâlâ hazretlerinin temiz zâtı, suretten ve şekilden münezzehtir. Fakat o
görünen misal onu tanımaya bir vâsıta olabilir."
Bezlü'l-Mechud
haşiyesinde açıklandığına göre bu konuda üç görüş vardır:
1. Rü'yasmda Hz. Nebii
Şemail kitaplarında tarif edilen şekliyle görmüşse bu kimse rü'yasmda
gerçekten Hz. Nebii görüştür. Metinde geçen "Çünkü şeytan benim şeklime
giremez" mealindeki cümlede anlatılmak istenen de budur. Buna göre, her
kim Hz. Nebii sakahndaki 21 adet beyaz kıldan bir tanesini dahi eksik olarak
görse Hz. Pey-gamber'i gerçek şekliyle görmemiştir. Nitekim ashab-i kirâm'da
Hz. Peygamberi rü'yalarında gördükleri zaman bunun doğru olup olmadığını Hz.
Nebi'in bilinen sıfatlarına uygun olup olmadığına göre değerlendirirlerdi.
2. Hz. Nebii rü'yasmda
gören bir kimse her ne surette görürse görsün mutlak surette Hz. Nebii kalp
gözüyle görmüştü.
3. Rü'yasmda Hz. Nebi'i
temiz kimselerin şeklinde gören kimse de Hz. Nebii gerçekten görmüştür.
Hz. Nebi, bir kimseye
rü'yasmda şarap içmesini emretse, bu emir o kimsenin günahkârlığını kinayeli
olarak dile getiren bir söz olarak kabul edilir. Bir kimsenin öfkelendiği zaman
karşısındaki ağzına pislik doldur, demesi gibi..."
Bu konuyu
el-Mevâhibü'l-Ledünniyye'den aktaracağımız şu cümlelerle noktalıyoruz:
"Bir kimse Rasûlullah efendimizi gayet güzel bir suret üzre görse, gören
kimsenin dininde güzel olduğu delalet eder. Azasından birini noksan olarak
görse, gören kimsenin dininde bir noksan bulunduğuna delalet eder." Doğru
söz bu sözdür. Nice kere tecrübe edilip böyle bulunmuştur, dediler. Bu takdirde
Nebi efendimizi rü'yada görmenin çok büyük faydası olur. Her kişi kendi halini
müşahede eder. Noksanı varsa tamamlamaya çalışır. Güzel hali varsa onları daha
da arttırmaya heves eder, şükür üzere olur. Velhasıl Rasûlullah efendimiz
hazretleri parlak bir ayna gibidir ki, onda asla bulanıklık ve keder tozlan
bulunmaz. Ona bakan kimse kendi suretini müşahede eder.
Rü'yada işitilen sözü
hakkında da böyle demişlerdir. Mesela bir kimse rü'yasmda Rasûlullah
efendimizden bir söz işitmiş olsa, sünnetine tatbik eder, eğer uygun düşerse
haktır, eğer aykırı gelirse o işitenin kendi bozukluğu yüzündendir. Şerefli
zatını görmek haktır. Aykırılık ve noksanlık olursa gören kimsenin kendi
halinin öyle olmasındandır. En iyisini Allah bilir.