SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

EDEB BAHSİ

<< 4924 >>

بَاب كَرَاهِيَةِ الْغِنَاءِ وَالزَّمْرِ

52. Şarkı Söylemenin Ve Nefesli Saz Çalmanın Keraheti

 

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عُبَيْدِ اللَّهِ الْغُدَانِيُّ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ عَبْدِ الْعَزِيزِ عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ مُوسَى عَنْ نَافِعٍ قَالَ سَمِعَ ابْنُ عُمَرَ مِزْمَارًا قَالَ فَوَضَعَ إِصْبَعَيْهِ عَلَى أُذُنَيْهِ وَنَأَى عَنْ الطَّرِيقِ وَقَالَ لِي يَا نَافِعُ هَلْ تَسْمَعُ شَيْئًا قَالَ فَقُلْتُ لَا قَالَ فَرَفَعَ إِصْبَعَيْهِ مِنْ أُذُنَيْهِ وَقَالَ كُنْتُ مَعَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَسَمِعَ مِثْلَ هَذَا فَصَنَعَ مِثْلَ هَذَا قَالَ أَبُو عَلِيٍّ الْلُؤْلُؤِيُّ سَمِعْت أَبَا دَاوُد يَقُولُ هَذَا حَدِيثٌ مُنْكَرٌ

 

Hz. Nâfi'den demiştir ki: Hz. İbn Ömer (bir yolda giderken) bir kaval (sesi) işitti de parmaklarını kulaklarına soktu ve yoldan uzaklaşıp bana: Ey nâfi, (hala) bir şeyler işitiyor musun? diye sordu. Ben: Hayır (işitmiyorum), deyince parmaklarını kulaklarından çıkarıp: Ben (birgün) Peygmber (s.a.v.)'le beraberdim. Aynen böyle birşey işitmişti de o da aynen böyle (benim yaptığım gibi) yapmıştı, dedi.

 

(Sünen-i Ehû Davud'u Musannif Ebu Davucldan rivayet edenlerden biri olan) Ehû Ali el-lu'luî dedi ki: Ben Ebu Davud'u bu hadis münkerdir, derken işittim.

 

 

İzah:

Bu hadis-i şerif ezgi ve çalgı aletlerinin haram olduğunu söyleyen mezheb imamları ile cumhur-u ulemânın delilidir. Metinde geçen "zemr" kelimesi ney, kaval ve düdük çalmak demektir. Mizmar ise ney ve kaval demektir.

 

Nitekim bir hadis-i şerifte: "Çan şeytanın mizmarıdır" buyurulmuştur. Günümüzde bu tür çalgılara "nefesli sazlar" denilmektedir.

 

Her ne kadar hadis-i şerifte Hz. îbn Ömer'in kendi işitmek istemediği seslere kulağını kaparken, yanında bulunan Hz. Nâfî'ye "Sen bir şeyler duyuyor musun?" diyerek "etrafa iyi kulak ver de birşeyler duyuyorsan bana da haber ver" demeye getirmesi aslında bir tezat gibi görülürse de o sırada Hz. Nafi'nin bulûğ çağına ermemiş mükellef olmayan bir çocuk ol­duğu düşünülürse böyle bir tezadın söz konusu olmadığı kolayca anlaşı­lır.

 

Yahutta, Hz. İbn Ömer elinde ve iradesi dahilinde olmadan kulağına çarpan bir sesi dinlemenin haram olmadığı görüşünde olduğu için Hz. Nafi'nin o sesleri duymasına izin vermiş fakat kendisi Hz. Nebiin bir fiiline uymak için kulaklarını tıkamış olabilir.

 

Hz. Nebiin duymuş olduğu kaval sesine kulaklarını kapamasına gelince, bu kaval sesinin mutlak surette haram olduğuna delâlet etmez. (4922) numaralı hadis-i şerifin şerhinde de açıkladığımız gibi, Hz. Pey­gamberin bu fiili o sırada kulağına gelen bu seslerin insan üzerinde bırak­tığı tesirler ve uyandırdığı hislerle birlikte değerlendirilmelidir.

 

Nitekim, İmam Gazzali bu konuyu incelerken şöyle diyor: "Musiki ister ses ister alet ile olsun tek hükme bağlı değildir. Haram, mekruh, mubah ve müstehab olabilir.

 

a. Dünya arzusu ve şehvet hisleri ile dolup taşan'gençler için yalnızca bu duygulan tahrik eden müzik haramdır.

 

b. Vakitlerinin çoğunu buna veren, iştigali adet haline getiren kimse için mekruhtur.

 

c. Güzel sesten zevk alma dışında bir duyguya kapılmayan kimse için müzik mubahtır, serbesttir.

 

d. Allah sevgisi ile dolup taşan, duyduğu güzel ses kendisinde yalnız­ca güzel sıfatları tahrik eden kimse için müstehabtır.

 

Gazzalî incelemesini sürdürürken müziğin duruma göre ya mubah ve­ya mendup olduğunu, onu haram kılan şeyin kendisi değil, dıştan arız olan beş sebepten ibaret bulunduğunu ifade ederek şöyle devam ediyor:  Gazzalî, İhyâu Ulumiddin, II, 306.

 

1. Şarkı söyleyen kadın olur, dinleyen de kadın sesinin şehvetini tah­rik edeceğinden korkarsa dinlemek haramdır. Burada haram hükmü mü­zikten değil, kadının sesinden gelmektedir. Aslında kadının sesi haram değildir. Ancak şehveti tahrik ederse Kur'an okumasını bile dinlemek ha­ram olur.

 

g. Müzik âleti fısk ehlinin sembolü olan haletlerden ise bunu kullan­mak haram olur. Diğerleri mubah olmakta devam eder. Mesela, def zilli de olsa mubahtır. Hanefi ulemâsına göre zilsiz deften başkası mubah de­ğildir.

 

3. Şarkı ve türkünün güftesi bozuk, İslam inancına ve ahlakına aykırı ise bunu müzikli veya müziksiz söylemek ve dinlemek de haramdır.

 

4. Gençliği icabı, şehvet duygularının mahkumu olan bir kimse aşırı derecede müziğe düşer, birçok vaktini bu yolda geçirirse sefih olur ve şahidliği kabul edilmez.

 

Bu mevzuda 4922 numaralı hadisin şerhine müracaat edilebilir.

 

Her ne kadar musannif Ebu Davud mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerifin münker olduğunu söylemişse de Bezlü'l-Mechud yazarı: "Ben bu hadisin münkerliğine delalet eden hiçbir alamet görmedim. Çünkü hadi­sin ravileri, güvenilir kimselerdir. Kendilerinden daha güvenilir kimsele­rin rivayetine aykırı bir rivayette bulunmamışlardır. Nitekim, Hafız Şemsuddin İbn el-Hadi de bu hadisi zayıf sayan kimselere karşı çıkmıştır" diyerek musannif Ebu Davud'un bu görüşünü reddetmiştir.