DEVAM: 47. Kişinin
Müslüman Kardeşine Küsmesinin Hükmü
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
الْمُثَنَّي
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ خَالِدِ
ابْنِ عَثْمَةَ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
الْمُنِيبِ
يَعْنِي
الْمَدَنِيَّ
قَالَ أَخْبَرَنِي
هِشَامُ بْنُ
عُرْوَةَ
عَنْ
عُرْوَةَ
عَنْ عَائِشَةَ
رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهَا
أَنَّ رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
قَالَ لَا
يَكُونُ
لِمُسْلِمٍ
أَنْ يَهْجُرَ
مُسْلِمًا
فَوْقَ
ثَلَاثَةٍ
فَإِذَا
لَقِيَهُ
سَلَّمَ
عَلَيْهِ
ثَلَاثَ مِرَارٍ
كُلُّ ذَلِكَ
لَا يَرُدُّ
عَلَيْهِ
فَقَدْ بَاءَ
بِإِثْمِهِ
Âişe (r.anha)'dan
(rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Bir
müslüman'ın bir müslüman'a üç günden fazla küsmesi (helal) olmaz. Binaenaleyh
(din kardeşine küsen kimse) onunla (her) karşılaştığında selam verir (ve bu
karşılaşma ve selamlaşma) üç defa (tekerrür ettiği halde o zat) bu selamların
hiçbirini de almazsa (küslüğün) günahını yüklenmiş olur."
İzah:
İyi günler kadar kötü
günler, sevinç kadar üzüntü; sukûnet kadar gürültü ve kızgınlık da bu hayatın
tabiî hallerindendir. Sevinmek bağışlamak hoş görmek gibi kırılmak, üzülmek
ve küsmek de beşerî davranışlar ve reaksiyonlardır.
Hadisimiz, sebebi ne
olursa olsun mü'min için din kardeşine küsme süresinin en çok üç gün olduğunu
belirlemektedir. "Hiç küsmeyin" dememekte küsme ihtiyacını tatmin
süresini oldukça kısaltarak müslüman toplumda köklü bir ülfet ve muhabbetin
devamını sağlamaya çalışmaktadır.
"Üç günlük
dünyada", "üç gün" ömrü olan bir hakkı, hiç kullanmamak yani
küsmemeye çalışmak belki daha da uygundur, en azından idealdir...
Karşılaşınca
"selam"!aşmaları bir vecibe olan iki müslümandan birinin bir tarafa
ötekinin bir başka tarafa başını çevirip birbirini görmezlikten gelerek geçip
gitmeleri kadar din kardeşliğine ters düşen bir başka davranış düşünülebilir
mi?
Bu yakışıksız duruma
son vermek büyük bir hayırdır. Mümkün olan en kısa zamanda son vermekse daha
büyük bir hayırdır. Tabiatiyle böyle bir teşebüsü ilk kez ortaya koyan, o
kişilerin en hayırlısı olacaktır.
Aslında selam vermenin
90, alanın 10 sevab kazanacağı, yani toplumda sulh ve sükûnun, emniyetin,
devamını sağlayıcı, başkalarının, iyiliğini
isteyici ve
zararsızlığı sembolize edici iik işareti verenin onda dokuz oranında üstünlüğü
kabul edilmiştir. Bu da ilk selamı verenin hayırlı olmasını bir başka açıdan
ortaya koymaktadır.
Ancak açık küfrü,
bid'alı ve günahkârlığı sebebiyle, kişiyi, bu halleri devam eliği sürece
terketmek caizdir. Yoksa böyle zann tevehhüm ederek herhangi bir müslümanı terk
etmek asla caiz değildir. Hele hele "bizim grubtan değil" gibi pek
abes bir gerekçe ile başka dini grublara selam vermemek cinsinden çiğlikler
hiç kimseye fayda getirmeyecektir. Hiç bir ciddî sebeb yokken, halk arasına
çokça söylendiği gibi "artık herşey bitti, ölürsem cenazeme gelmesin,
ölürse cenazesine gitmem" şeklinde uzlaşmaz, ve barışmaz bir tutum içine
girilmesini dinimiz asla tasvip etmemektedir. Zaten İslam toplumunun buna
tahammülü de yoktur.
"Üç günlük"
küs durma ruhsatı talim ve terbiye maksadına yöneliktir. Herhangi bir hata
işleyen müslümanın, hatasını anlaması için en fazla üç gün dargın
durulabilecektir. Ötesi haramdır. Daha kısa sürede barışılması ise çok daha
güzel ve hayırlıdır.