بَاب
فِي خَلْقِ
الْجَنَّةِ
وَالنَّارِ
21, 22. Cennet Ve
Cehennemin Yaratılması
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
عَنْ
مُحَمَّدِ
بْنِ عَمْرٍو
عَنْ أَبِي
سَلَمَةَ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ لَمَّا خَلَقَ
اللَّهُ
الْجَنَّةَ
قَالَ
لِجِبْرِيلَ
اذْهَبْ
فَانْظُرْ
إِلَيْهَا
فَذَهَبَ
فَنَظَرَ
إِلَيْهَا
ثُمَّ جَاءَ
فَقَالَ أَيْ
رَبِّ
وَعِزَّتِكَ
لَا يَسْمَعُ
بِهَا أَحَدٌ
إِلَّا
دَخَلَهَا
ثُمَّ
حَفَّهَا
بِالْمَكَارِهِ
ثُمَّ قَالَ
يَا
جِبْرِيلُ
اذْهَبْ
فَانْظُرْ
إِلَيْهَا
فَذَهَبَ
فَنَظَرَ
إِلَيْهَا
ثُمَّ جَاءَ
فَقَالَ أَيْ
رَبِّ
وَعِزَّتِكَ
لَقَدْ
خَشِيتُ أَنْ
لَا
يَدْخُلَهَا أَحَدٌ
قَالَ
فَلَمَّا
خَلَقَ
اللَّهُ النَّارَ
قَالَ يَا
جِبْرِيلُ
اذْهَبْ
فَانْظُرْ
إِلَيْهَا فَذَهَبَ
فَنَظَرَ
إِلَيْهَا
ثُمَّ جَاءَ فَقَالَ
أَيْ رَبِّ
وَعِزَّتِكَ
لَا يَسْمَعُ
بِهَا أَحَدٌ
فَيَدْخُلُهَا
فَحَفَّهَا
بِالشَّهَوَاتِ
ثُمَّ قَالَ
يَا جِبْرِيلُ
اذْهَبْ
فَانْظُرْ
إِلَيْهَا
فَذَهَبَ
فَنَظَرَ
إِلَيْهَا
ثُمَّ جَاءَ
فَقَالَ أَيْ
رَبِّ وَعِزَّتِكَ
لَقَدْ
خَشِيتُ أَنْ
لَا يَبْقَى
أَحَدٌ
إِلَّا
دَخَلَهَا
Ebu Hureyre'den (rivayet
edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.v.) (şöyle) buyurmuştur: "Allah (Teâlâ )
cenneti yaratınca Hz. Cebrail'e: "Git de ona bir bak!" buyurdu. Bunun
üzerine (Hz. Cebrail) gidip ona baktı, sonra gelip: "Ey Rabbim, senin
izzetine andolsun ki onu işitip de oraya girmeyen bir kimse kalmaz" dedi.
Sonra Allah onu (n etrafını) zorluklarla kuşattı ve: "Ey Cebrail, git ona
(bir daha) bak" dedi. (Cebrail)
gidip ona (bir daha) bakıp geldi. "Ey Rabbim, senin izzetin hakkı için ben
oraya (ikinci kez baktıktan sonra) oraya hiç kimsenin giremeyeceğinden korkmaya
başladım" dedi. Sonra Allah, cehennemi yaratınca: "Ey Cebrail git de
ona (bir) bak" buyurdu. Bunun üzerine (Cebrail) gidip (bir de) ona baktı.
Sonra gelSp: "Ey Rabbim, senin izzetin hakkı için (söylüyorum ki), onu
işiten hiç bîr kimse oraya girmez." dedi. Bunun üzerine (yüce Allah) orayı
şehvetlerle kuşattı. Sonra da:
"Ey
Cebrail git de ona (bir daha) bak" buyurdu. Bunun üzerine (Cebrail) gidip
oraya (bir daha) baktı, sonra gelip: "Ey Rabbim izzetin hakkı için ben
(orayı tekrar görünce) bir kimse dahi kalmadan herkesin oraya girmesinden
korkmaya başladım" dedi.
İzah:
Buharî, rikâk; Müslim,
cenne; Tirmizî, sıfalü'l-cenne; Nesâi, iman; Beya'; Darimî, rikâk; Muvatta,
cihad; Ahmed b. Hanbel, II,260,233,354,373,380; III, 158,254,284.
"Cennetin
zorluklarla kuşatılmış olması" demek, oraya girmenin ancak dini emirlere
uymak ve nehiylerden kaçınmakla, bu hususta nefsin baskılarına karşı koymakla
ve bu noktada karşılaşılacak bütün meşakkatlere katlanmakla mümkün olması
demektir.
Bunları hakkıyla yerine
getirmek o kadar kolay olmadığı için Cebrail aleyhisse-lam insanların oraya
giremeyeceğinden korkmuştur.
"Cehennemin,
nefsin istekleri ve şehvanî arzularla çevrili olması" demek ise insanların
cehenneme sürüklenmelerinin nefsin gayr-i meşru isteklerine uymasına bağlı
olması demektir. Nefsler devamlı surette şehvanî isteklere meylettikleri için,
Hz. Cebrail insanların büyük çoğunluğunun cehenneme sürüklenmekten kurtulamayacağından
korkmuştur.
Mevzumuzu teşkil eden
bu hadisi şerif, cennet ve cehennemin el'ân yaratılmış ve mevcud olduğunu ifade
etmektedir.
İmam-ı Şar'ânî'nin de
ifade ettiği gibi her ne kadar cennet ve cehennem el'ân mevcut ve mahluk iseler
de binaları tamamlanmış değildir. Bunlar en son ve mükemmel şekillerini
âhirette alacaklardır. Nitekim bir hadis-i şerifte: "Cennet çıplak bir
arazidir, onun fidanları ise sübhanellah ve elhamdülillahdır."[Bk.
Tirmîzî; davât] buyurulmuştur. Öyleyse herkes buradaki amelleriyle cenneti
kazanacak ve herkesin cenneti buradaki teşbih ve tahmîdleri nisbetinde güzellik
ve kemal kazanacaktır. Diğer bir hadisi şerifte de: "Kim (dünyada) bir
mescid yaptırırsa Allah da (âhirette) ona cennette bir ev hazırlar."
buyurulmuştur. Mevzuumuzu teşkil eden bu hadis, cennet ve cehennemin elan
mevcud olduğunu söyleyen ehl-i sünnet ulemasının lehine, aksini iddia eden
Mutezile'nin aleyhine delildir.