SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SUNNE BAHSİ

<< 4668 >>

بَاب فِي التَّخْيِيرِ بَيْنَ الْأَنْبِيَاءِ عَلَيْهِمْ الصَّلَاةُ وَالسَّلَامُ

13. Nebiin Biri Diğerine Tercih Edilemez

 

حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَعِيلَ حَدَّثَنَا وُهَيْبٌ حَدَّثَنَا عَمْرٌو يَعْنِي ابْنَ يَحْيَى عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ قَالَ قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَا تُخَيِّرُوا بَيْنَ الْأَنْبِيَاءِ

 

Ebu Said el-Hudri'den (rivayet edildiğine göre) Nebi (s.a.v.) "Nebilerin birini diğerinden üstün görmeyiniz" buyurmuştur.

 

 

İzah:

Buhari, husumât, diyât; Müslim, fedâil; Ahmed b. Hanbel, III, 31, 33.

 

İlk Nebi Adem (a.s.) ile son Nebi Muhammed (s.a.v.) arasında binlerce asırlık bir zaman geçtiği gibi, geçen bu süre içerisinde sayısını ancak Allah'ın bildiği birçok da Nebi gönderilmiştir. Bu Nebiler arasında gerek Al­lah'a itaat yönünden ve gerekse tebliğ ettikleri dinlerin, insanları dünya ve ahiret saadetine yöneltmesi yönünden hiçbir fark yoktur. Bu sebeple yaptıkları Nebilik görevi yönünden bu Nebilerden herhangi birini veya birkaçını üstün görüp diğerini küçük görmek doğru değildir. "Allah'ın  Nebilerinden  hiçbirini  (diğerinden)  ayrı  tutma­yız..."[Bakara 285] ayet-i kerimesi de bu gerçeği ifade etmektedir. Mevzumuzu teş­kil eden hadis-i şerifte kastedilen de bu husustur.

 

Bununla beraber yüce Allah bu Nebilerden dilediklerini, diledi­ği bazı meziyetlerle bezemiştir. Bu meziyetler yönünden onlardan kimini kiminden üstün yapmıştır. Mesela, Adem (a.s.) e melekler secde etmiştir.

 

İbrahim (a.s.) ı ateş yakmamıştir. Musa (a.s.) Allah ile konuşmak şerefi­ne erişmiştir. Hz. Süleyman'a insanlar, cinler, kuşlar, vahşi hayvanlar ve rüzgarlar boyun cğdirilmiştir. Nebi olmaları bakımından hepsi de çok yüce bir şerefe haizdir. Ancak her biri, bir meziyette ve sıfatta diğe­rinden üstün kılınmıştır.

 

Nitekim Allahu Teâlâ hazretleri "İşte bu Nebiler... Onlardan bazılarını üstün kılmışızdır..." (Bakara (2), 253) ayet-i kerimesiyle de bu hususu bizlere açıkça bildirmiştir. Bu mevzu için 4670 ve 4673 numa­ralı hadislerin şerhine de bakılabilir.