DEVAM: 28. Lut
Kavmunun Yaptığını (Livata) Yapan Kişi
Hakkında
حَدَّثَنَا
إِسْحَقُ
بْنُ
إِبْرَاهِيمَ
بْنِ
رَاهَوَيْهِ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ الرَّزَّاقِ
أَخْبَرَنَا
ابْنُ
جُرَيْجٍ
أَخْبَرَنِي
ابْنُ
خُثَيْمٍ
قَالَ
سَمِعْتُ سَعِيدَ
بْنَ جُبَيْرٍ
وَمُجَاهِدًا
يُحَدِّثَانِ
عَنْ ابْنِ
عَبَّاسٍ فِي
الْبِكْرِ
يُؤْخَذُ
عَلَى
اللُّوطِيَّةِ
قَالَ
يُرْجَمُ
قَالَ أَبُو
دَاوُد
حَدِيثُ
عَاصِمٍ
يُضَعِّفُ
حَدِيثَ
عَمْرِو بْنِ
أَبِي
عَمْرٍو
Said b. Cübeyr ve
Mücahid, İbn Abbas radıyallahu anhumâdan; Livâta ederken yakalanan bekâr
hakkında: "Recmedilir" dediğini rivayet etmişlerdir.
Ebû Davud şöyle dedi:
"Asımın hadîsi, Amr b. Ebî Amfin hadîsini zayıflatıyor."
İzah:
Lût kavminin yaptığı
işten maksat, insanlarla, arka tarafından temas kurmaktır. Temas kurulan şahıs
erkek olsun kadın olsun aynıdır. Bu harekete, livâtâ denilir. Bugün kullanılan
"HomoseLsüellik" tâbiri ile aynı manâdır.
Cenâb-ı Allah'ın
gönderdiği bir Nebi olan Hz. Lût (.s)'ın kavmi arasında bu çirkin hareket
yayıldığı için, "Lût kavminin yaptığı iş" denilmiştir.
Bu fiili işleyene de
"Lûtî" denilir.
Allah (c.c.) Lût
kavmini, işledikleri bu çirkin günahtan dolayı daha dünyada iken cezalandırmış,
onları üzerlerine taş yağıdırarak helak etmiştir. Cenâb-ı hakkın şu cilvesine
bakın ki her türlü hastalığın tedavisinin bilindiği bu asırda,
homoseksüellikten kaynaklanan bir hastalık, tedavisi, mümkün olmayan tek
hastalıktır.
Allah'ın emir ve
yasaklarının tümü insanların maslahatına yöneliktir. Yâni ya insanlık için
(fert veya toplum) bir menfaat sağlamayı ya da onlardan bir zararı defetmeyi
hedeflemiştir. Eğer bir şey yasaklanmışsa mutlaka onda bir hikmet, bir
maslahat vardır. Dolayısıyla, zina ve homoseksüellik (eş cinsellik) gibi
fiiller, ilk bakışta iki kişi arasında cereyan ettiği için, "bunun ne
mahzuru var ki?! Alan memnun veren memnun" denilemez. Bu hareketler,
Allah'ın emrine isyan oluşlarının yanı sıra, fert ve toplum hayatının
(parçalanıp çözülmesine), onulmaz yaralar açılmasına da sebeptirler. İşte
asrımızda, dinimizin şiddetle yasakladığı en büyük çirkinliklerden
olan,eşcinselliğin, tedâvî edilmez bir hastalığa sebep olduğunun ortaya
çıkışı, garip ama Allah'ın emir ve yasaklanndaki hikmete yeni bir örnek olması
bakımından hikmetli bir tecellidir.
Üzerinde durduğumuz
rivayetlerden birincisi, evli ve bekâr ayırımı yapmadan eşcinsellik
muamelesinde bulunan her iki kişinin de (temas eden ve kendisine temas
edilenin) öldürüleceğini bildirmektedir. İkinci rivayette ise, İbn Abbas (r.a)
hemcinsi olan bir insana arkadan varan bekârın recmedileceğini söylemiştir. Bu
harekette, kendisine arkadan yaklaşılan
pasif tarafın erkek veya
kadın olması arasında
fark yoktur.
İslâm ulemâsı ister
erkek olsun ister kadın, ister kendi karısı olsun ister yabancı bir insana arkasından
yaklaşmanın haram olduğunda müttefiktirler. Ancak, bu işi yapanlara
uygulanacak dünyalık ceza konusunda, değişik delillere istinad ederek farklı
görüşlere sahip olmuşlardır. Bu görüşlerin özeti şudur.