SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

HATEM BAHSİ

<< 4234 >>

DEVAM: 7. Dişleri Altınla Bağlamak

 

حَدَّثَنَا مُؤَمَّلُ بْنُ هِشَامٍ حَدَّثَنَا إِسْمَعِيلُ عَنْ أَبِي الْأَشْهَبِ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ طَرَفَةَ عَنْ عَرْفَجَةَ بْنِ أَسْعَدَ عَنْ أَبِيهِ أَنَّ عَرْفَجَةَ بِمَعْنَاهُ

 

Bize Müemmel b. Hişâm haber verdi. Bize İsmail, Ebü'l-Eşheb'ten, O, Abdurrahman b. Tarafe'den, Abdurrahman, Arfece b. Esed'den O da babasından (şüphesiz Arface diye) önceki (4232.) hadîsi mânâsı ile rivayet etti.

 

 

İzah:

Bu babdaki üç rivayet aslında tek hadistir. Rivayetlerin isnaciındaki farklılıktan dolayı, Musannif, bunları ayrı hadîsler şeklinde kitabına almıştır.

 

Kûlâb: Cahiliye devrinde Arapların iki kere savaştığı bir yerin adıdır. Burasının Küfe ile Basra arasında ve Yemame'ye yedi günlük bir mesa­fede olduğu söylenmektedir.

 

Tirmizî Şerhi, Ârızatü'l - Ahvezi'de, Kûlâb savaşının iki kez vuku bul­duğu bunlardan birincisinin Bekir ve Tağlib kabileleri arasında, ikincisi­nin ise Temim ve Ehl-i Hecr arasında olduğu belirtilmektedir. Hadiste adı geçen Arfece, bu savaşlardan ikincisine katılmıştır.

 

Yukarda da temas edildiği gibi Arfece'nin burnunun koptuğu Kûlâb savaşı Rasûlullah'dan önce, Câhilîyye devrinde olmuştur.

 

Metinde görüldüğü üzeri, Arfece savaşta kopan burnunun yerine gü­müşten bir burun taktırmış ama bu burun zamanla koku yapmaya başla­mıştır. Burnunun koku yapması Rasûlullah'm Nebiliği döneminde olmuş Efendimiz de gümüşün yerine altından bir burun taktırmasını em­retmişti.

 

Hadîs altından burun taktırmak ile ilgili olduğu halde, musannif bunu, "altın ile diş bağlatmak" adı altında vermiştir. Herhalde buna sebep, halk arasında yaygın olanın burun taktırmak değil, altından diş taktırmak veya diş bağlatmak oluşudur. Ebû Davûd buruna kıyasla, sallanan dişleri altın, ile bağlatmanın cevazına kail olmuştur.                                            

 

Ulema bu hadîse istinad ederek, zaruret halinde altının erkekler tara­fından kullanışının caiz olduğunu söylemişlerdir.

 

Hanbelî Ulemasından İbn Kûdame bu konuda şöyle demektedir: "Bur­nu kesilenin, burnunu taktırması gibi, zaruretin gerekli kıldığı yerlerde al­tın kullanmak mubahtır.

 

İbn Kudame devamla, Ahmed b. Hanbel'in sallanan dişlerin düşme­mesi için, dişi altınla bağlatmanın caiz olduğunu söylediğini nakleder. Bu alimin naklettiğine göre Esrem; Ebu Râfî, Sabit el - Bûnânî, İsmail b. Zeyd b. Sabit ve Muğire b. Abdullah'ın dişlerini altınla bağladıklarını ri­vayet etmiştir. Ayrıca Hasen, Zühri ve Nehâî buna ruhsat vermiştir.[ibn Kudame, el Muğni II -607, 608.]

 

Üç büyük mezhebin hepsine göre, sallanan dişlerin altın bir telle bağ­lanması veya altından diş yaptırıp takılması caizdir. Ancak Hanefî alim­leri arasında ihtilaf vardır.[El Cezîrî, Kitabiü’l Fıkıh ale’I – Mezahibi’t, Erbaa II , 14, 16.]

 

Hanefî mezhebinin imamı, Ebû Hanife'ye göre sallanan bir dişin altın­la bağlanması caiz değildir. Bu şekilde bir dişin gümüşle bağlanması ge­rekir. İmam Muhammed'e göre ise, hem altınla hem de gümüşle bağlan­ması caizdir. Zahirrü'r - Rivâye eserlerinden el- Camiu's - sağîr'da İmam Ebû Yûsuf'un görüşü verilmemiş daha sonraki alimler de onun İmam-ı Azam'la mı yoksa, imam Muhammed'lemi olduğu konusunda ihtilâf et­mişlerdir.

 

Bazı Hanefî kitaplarında ise, sallanan bir dişin altınla ya da gümüşle bağlanmasının Ebu Hanif'e ve Ebû Yûsuf'a göre de caiz olduğu belirtil­mektedir.[Fetva-i Hindiye V -336.]

 

Görüldüğü gibi üç mezhebe göre ihtilafsız, Hanefî mezhebinde de ih­tilaflı olarak salanan dişlerin altınla bağlanması caizdir. Diş doldurmak da diş bağlatmak gibidir. Hanifî mezhebi imamlarından nakledilen ihtilaf, diş doldurmanın veya diş taktırmanın caiz olup olmayışında değil, bu işi altınla yaptırıp yaptırmamanın caiz olup almayışıdır. Yani diş doldurmak veya diş taktırmak bütün ulemaya göre caizdir.

 

İslâmiyet fıtrat dinidir. İnsanların dünya nimetlerinden meşru sınırlar içerisinde yararlanmalarına izin verir. Hastalananları tedavi olmaya teşvik eder. Durum böyle olduğu halde ve bütün müctehidler caiz olduğunu söy­lerlerken, mücerret bir vehimden dolayı diş doldurmanın caiz olmadığını söylemek takılan dişleri söktürmek, insanları dişsiz bırakmak, İslâm'ın ruhuna uygun bir davranış değildir. İslam'a hizmet maksadıyla yapıldığı zannedilen ama aslında İslâm'a zarar veren bir davranıştır.