SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

TERECCÜL BAHSİ

<< 4207 >>

DEVAM: 18. (Saçı Sakalı) Boyamak

 

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلَاءِ حَدَّثَنَا ابْنُ إِدْرِيسَ قَالَ سَمِعْتُ ابْنَ أَبْجَرَ عَنْ إِيَادِ بْنِ لَقِيطٍ عَنْ أَبِي رِمْثَةَ فِي هَذَا الْخَبَرِ قَالَ فَقَالَ لَهُ أَبِي أَرِنِي هَذَا الَّذِي بِظَهْرِكَ فَإِنِّي رَجُلٌ طَبِيبٌ قَالَ اللَّهُ الطَّبِيبُ بَلْ أَنْتَ رَجُلٌ رَفِيقٌ طَبِيبُهَا الَّذِي خَلَقَهَا

 

Bize Muhammed b. El-Alâ haber verdi. Bize İdris. İbn Ebcer'den işittim diyerek haber verdi. İbn Ebcer. İyad b. Lekittan, o da Ebû Rimse'den bu (4206.) haberi rivayet edip şöyle dedi.

 

Babam Rasûluliah (s.a.v.)'e: "Bana sırtındaki (nübüvvet mührü) nü gösler; ben tabibim" dedi.

 

Rasûlullah (s.a.v.): "Tabîb Allah'tır belki, sen şefkatli bir adamsın onun tabibi yaratandır." buyurdu.

 

 

İzah:

Ahmed b. Hanbel III - 226. 227. IV - 163.

 

Bu hadis, bir öneeki hadisin biraz daha detaylı bir rivayetidir. Onun için bu rivayetin isnadını icreemeye aldık.

 

Hâdis-i şerifin. Ahmed b. Hanbei'in müsnedinde de birkaç rivayeti vardır. Bu rivayetleri göz önüne alarak hadiseyi şu şekilde toparlamamız mümkündür.

 

EbûRimse. babası ile birlikle Rasûlullah'ın huzuruna varmış. Babası. Efendimiz'e. kendisinin bir tabîb sülâlesinden geldiğini ve kendisinin de tabîb olduğunu söyleyerek sırtındaki Nebilik mührünü görmek isle­yip ıiEğer o bir ursa onu tedavi edeyim" demiş. -"Bunun üzerine Peygam­ber Efendimiz, asıl tabibin Aiiah olduğunu, onun ise gördüğü hastalına karşı şefkat duyan, onların acısını dindirmek isteyen birisi olduğunu söy­lemiş. Ayrıca Efendimiz, sırtındaki mühüriin esas labînin Allah U\c) ol­duğunu ilâve etmiştir.

 

Bu rivayetlerden anlıyoruz ki, Ebu Rimse'nin babası Hz. Peygam­ber1 İn sırtındaki nübüvct mührünü bilmiyor: onu bir uf zannediyordu. Onun için. onu tedavi etmek için Efendimiz/c müracaatla bulundu.

 

Rasûlullah'm "Asıl tabîb Allah'tır" buyurarak, Hbû Rinıse'nin baba­sının teklifini reddetmesi, sırtındaki benlerin tedaviyi Liereklirecek birden olmamasından dolayı olsa gerekir. Çünkü, Efendimiz, daima tedavi yolla­rının aranmasını teşvik etmiştir. Nitekim tedavi maksadıyla kan da aldır­mıştır.