DEVAM: 18. (Saçı
Sakalı) Boyamak
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
الْعَلَاءِ
حَدَّثَنَا
ابْنُ
إِدْرِيسَ
قَالَ
سَمِعْتُ ابْنَ
أَبْجَرَ
عَنْ إِيَادِ
بْنِ لَقِيطٍ عَنْ
أَبِي
رِمْثَةَ فِي
هَذَا
الْخَبَرِ قَالَ
فَقَالَ لَهُ
أَبِي
أَرِنِي
هَذَا
الَّذِي بِظَهْرِكَ
فَإِنِّي
رَجُلٌ
طَبِيبٌ
قَالَ اللَّهُ
الطَّبِيبُ
بَلْ أَنْتَ
رَجُلٌ رَفِيقٌ
طَبِيبُهَا
الَّذِي
خَلَقَهَا
Bize Muhammed b. El-Alâ
haber verdi. Bize İdris. İbn Ebcer'den işittim diyerek haber verdi. İbn Ebcer.
İyad b. Lekittan, o da Ebû Rimse'den bu (4206.) haberi rivayet edip şöyle dedi.
Babam Rasûluliah
(s.a.v.)'e: "Bana sırtındaki (nübüvvet mührü) nü gösler; ben tabibim"
dedi.
Rasûlullah (s.a.v.): "Tabîb
Allah'tır belki, sen şefkatli bir adamsın onun tabibi yaratandır."
buyurdu.
İzah:
Ahmed b. Hanbel III -
226. 227. IV - 163.
Bu hadis, bir öneeki
hadisin biraz daha detaylı bir rivayetidir. Onun için bu rivayetin isnadını
icreemeye aldık.
Hâdis-i şerifin. Ahmed
b. Hanbei'in müsnedinde de birkaç rivayeti vardır. Bu rivayetleri göz önüne
alarak hadiseyi şu şekilde toparlamamız mümkündür.
EbûRimse. babası ile
birlikle Rasûlullah'ın huzuruna varmış. Babası. Efendimiz'e. kendisinin bir
tabîb sülâlesinden geldiğini ve kendisinin de tabîb olduğunu söyleyerek
sırtındaki Nebilik mührünü görmek isleyip ıiEğer o bir ursa onu tedavi
edeyim" demiş. -"Bunun üzerine Peygamber Efendimiz, asıl tabibin
Aiiah olduğunu, onun ise gördüğü hastalına karşı şefkat duyan, onların acısını
dindirmek isteyen birisi olduğunu söylemiş. Ayrıca Efendimiz, sırtındaki
mühüriin esas labînin Allah U\c) olduğunu ilâve etmiştir.
Bu rivayetlerden
anlıyoruz ki, Ebu Rimse'nin babası Hz. Peygamber1 İn sırtındaki nübüvct mührünü
bilmiyor: onu bir uf zannediyordu. Onun için. onu tedavi etmek için Efendimiz/c
müracaatla bulundu.
Rasûlullah'm "Asıl
tabîb Allah'tır" buyurarak, Hbû Rinıse'nin babasının teklifini
reddetmesi, sırtındaki benlerin tedaviyi Liereklirecek birden olmamasından
dolayı olsa gerekir. Çünkü, Efendimiz, daima tedavi yollarının aranmasını
teşvik etmiştir. Nitekim tedavi maksadıyla kan da aldırmıştır.