SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

LİBAS BAHSİ

<< 4128 >>

DEVAM: 39. Ölü Hayvan Derisinden Yararlanamayacağına Dair Rivayet Edilen  Hadisler

 

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْمَعِيلَ مَوْلَى بَنِي هَاشِمٍ حَدَّثَنَا الثَّقَفِيُّ عَنْ خَالِدٍ عَنْ الْحَكَمِ بْنِ عُتَيْبَةَ أَنَّهُ انْطَلَقَ هُوَ وَنَاسٌ مَعَهُ إِلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُكَيْمٍ رَجُلٌ مِنْ جُهَيْنَةَ قَالَ الْحَكَمُ فَدَخَلُوا وَقَعَدْتُ عَلَى الْبَابِ فَخَرَجُوا إِلَيَّ فَأَخْبَرُونِي أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُكَيْمٍ أَخْبَرَهُمْ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَتَبَ إِلَى جُهَيْنَةَ قَبْلَ مَوْتِهِ بِشَهْرٍ أَنْ لَا تَنْتَفِعُوا مِنْ الْمَيْتَةِ بِإِهَابٍ وَلَا عَصَبٍ

 

قَالَ أَبُو دَاوُد قَالَ النَّضْرُ بْنُ شُمَيْلٍ يُسَمَّى إِهَابًا مَا لَمْ يُدْبَغْ فَإِذَا دُبِغَ لَا يُقَالُ لَه إِهَابٌ إِنَّمَا يُسَمَّى شَنًّا وَقِرْبَةً

 

Hakem b. Uteybe'den rivayet olunduğuna göre; Kendisi bazı kimselerle birlikte Cüheyne (kabilesin)'den Abdullah b. Ukeym'e gitmişler. Hakem (sözlerine devam ederek şöyle) dedi: Yanımdaki insanlar Abdullah b. Ukeym'in yanına girdiler. Bense kapı'ya oturdum, (onları beklemeye koyuldum). Kısa bir süre sonra (oradan) çıktılar, benim yanıma (geldiler) ve Abdullah b. Ukeym'in kendilerine şöyle söylediğini haber verdiler: "Rasûlullah (s.a.v.) vefatından bir ay önce Cüheyne'ye bir mektup gönderdi. (İçerisinde şu ifadeler yer alıyordu): Ölmüş bir hayvan'ın derisinden de sinirinden de yararlanmayınız."

 

Ebû Dâvûd dedi ki: Nadr b. Eş-Şümeyl. "Tabaklanmamış deriye 'ihâb' dendiğini, tabaklanınca ona ihâb deniimeyip işenn' ve "kirbe" dendiğini" söyledi.

 

 

İzah:

Buhari, buyu', Zebâih: Nesaî. Fer'; Tirmizî. libas; İbn Mace. libas: Darimi, edahi: Ahmed b. Hanbel. IV 310-311.

 

Bu hadis-i şerifler, "hiçbir leşin derisi tabaklan malda  temizlenmez"  diyen  Ahmet b. Hanbel'in meşhur olan görüşüyle İmam Mâlik'ten rivayet edilen görüşlerden birini te'yid etmektedir.

 

İmam Ahmed ile İmam Mâlik'in bu görüşünü savunanlara göre, "Bu ha-dis-i şeriflerde söz konusu edilen Hz. Nebie ait mektub, vefatından bir ay önce yazıldığı için bu mevzuda kendinden önceki hadisleri neshetmiştir. Her ne kadar bu mektubu okuyan kimsenin kim olduğu bilinmediği için mek­tubun muhtevası "mürsel hadis" durumunda ise de bu, hadisin sıhhatine zarar vermez. Çünkü Hz. Nebiin mektubunu dinlemek, bizzat kendisini din­lemek gibidir. Eğer böyle olmasaydı, Hz. Nebi sağlığında kimseye mek­tup göndermezdi. Oysa sağlığında pekçok krallara mektup göndermiştir.”

 

Her ne kadar bu görüşte olanların iddiaları böyle ise de aksi görüşte olanlar bunu tenkid ederek isabetsiz olduğunu söylemişler ve leşlere ait derilerin tabaklanmakla temizleneceğini delillerle ispat etmişlerdir. f424 numaralı hadis-i şerifin şerhinde açıkladığımız gibi, İmam Şafiî ile İmam Ebû Hanîfe ve taraftarları, domuz ve köpek gibi bazı istisnaları bulun­makla beraber, şer'an pis olarak ölmüş olan hayvanların derilerinin tabak­lanmakla temizleneceği görüşündedirler. Sözü geçen fıkıh imamlarına göre, böylesi derilerden yararlanılamayacağmi ifaden bu gibi hadis-i şe­rifleri, tabaklanmakla temizlenebileceğim ve bu suretle kendilerinden ya­rarlanılabileceğini ifade eden hadis-i şeriflerle birlikte gözden geçirip de­ğerlendirmek icab eder. Böyle yapıldığı zaman; leşlere ait derilerden ya­rarlanmayı yasaklayan hadislerin tabaklanmayan leş derilerini, yararlan­mayı emreden hadis-i şeriflerin ise tabaklanmış olan leş derilerini kastet­tiği kolayca anlaşılır.

 

Ayrıca mevzumuzu teşkil eden bu leş derilerinden yararlanmayı ya­saklayan hadisler aslında sahih değillerdir. Avnü'l-Mâbûd müellifi, bu hadislere yöneltilen lenkidleri Şevkânîden naklen şöyle hülasa eder:

 

"1- Bu hadis mürseldir. Çünkü rivayet eden Abdullah b. Ukeym, aslın­da Nebi (s.a.v.)'den hadis almamıştır.

 

2- Bu hadis aynı zamanda munkali'dir. Çünkü Abdıırrahman b. Ebî Leylâ, Abdullah b. Ukeym'den hadis dinlememiştir.

 

3- Bu hadis hem senedi hem de metni cihetiyle mıızdariptir. Çünkü se­nedinin birinde bu hadisin Hz. Peygambcr'in bir mektubundan alındığı ifade edilirken, birinde Cüheyneli bir şeyhden işitildiği, bir diğerinde de Hz. Nebi'in mektubunu okuyan bir kimseden işitildiği ifade edil­mektedir. Diğer taraftan bu hadisin metinlerinden birinde sözü geçen mektubun Hz. Nebi'in vefatından bir ay Önce yazıldığı ifade edilir­ken, birinde iki ay önce, diğer birinde kırk gün, bir diğerinde de üç gün önce yazıldığı ifade edilmektedir. Bu bakımdan, bu gibi derilerin tabak­lanmakla temizleneceğini ifade etlen hadis-i şeriflerin böylesi zayıf hadis­lere tercih edilmesi gerekir."

 

Nitekim İbn Abdilber ile Beyhakî ve Hafız İbn Hacer'in görüşlerine gö­re de, yasaklanan leş derilerinden maksat tabaklanmamış deri (ihâb)lerdir.

 

Bu mevzuda İmam Tirmizî de şöyle diyor: Ahmed b. el-Hasan'dan işit­tim, dedi ki: "Ahmed b. Hanbel, bu hadiste "vefatından iki ay önce" diye zekredilmiş olmasından ölürü bu hadise itimad etmişti ve Rasülullah (s.a.v.)'ın son emrinin bu olduğunu söylerdi. Bilâhara raviîer, hadisin sene­dinde karmaşıklığa düşünce, Ahmed bu hadisi lerketli. Şöyle ki, bazıları (hadisin senedinde) "Abdullah b. Ukeym'den-Cüheyneli şeyhlerden" de­diler."[Molla mehtoğlu O.Zeki. Sünen-i Tirmizî tercemesi III, 251.]

 

Mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerifler, pis olarak ölen bir hayva­nın sinirlerinin de etleri ve derileri gibi pis olduğunu ifade etmektedir, ni­tekim Hanefî ulemasından AIiyyü'l-Kârî de; "Bir hayvanın canlı iken si­nirlerinin kesilmesinin ona acı vermesi, hayvanın ölmesi ile sinirlerinin de pisleneceğine ve cansız olan yün ve boynuzlar gibi temiz kalmayaca­ğına delâlet etler" demiştir.