DEVAM: 39. Ölü Hayvan
Derisinden Yararlanamayacağına Dair Rivayet Edilen Hadisler
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
إِسْمَعِيلَ
مَوْلَى
بَنِي
هَاشِمٍ
حَدَّثَنَا
الثَّقَفِيُّ
عَنْ خَالِدٍ
عَنْ
الْحَكَمِ
بْنِ عُتَيْبَةَ
أَنَّهُ
انْطَلَقَ
هُوَ وَنَاسٌ مَعَهُ
إِلَى عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عُكَيْمٍ
رَجُلٌ مِنْ
جُهَيْنَةَ
قَالَ
الْحَكَمُ
فَدَخَلُوا وَقَعَدْتُ
عَلَى
الْبَابِ
فَخَرَجُوا
إِلَيَّ
فَأَخْبَرُونِي
أَنَّ عَبْدَ
اللَّهِ بْنَ
عُكَيْمٍ
أَخْبَرَهُمْ
أَنَّ رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
كَتَبَ إِلَى
جُهَيْنَةَ
قَبْلَ
مَوْتِهِ
بِشَهْرٍ أَنْ
لَا
تَنْتَفِعُوا
مِنْ
الْمَيْتَةِ
بِإِهَابٍ
وَلَا عَصَبٍ
قَالَ
أَبُو دَاوُد
قَالَ
النَّضْرُ
بْنُ شُمَيْلٍ
يُسَمَّى
إِهَابًا مَا
لَمْ يُدْبَغْ
فَإِذَا
دُبِغَ لَا
يُقَالُ لَه
إِهَابٌ
إِنَّمَا
يُسَمَّى
شَنًّا وَقِرْبَةً
Hakem b. Uteybe'den
rivayet olunduğuna göre; Kendisi bazı kimselerle birlikte Cüheyne
(kabilesin)'den Abdullah b. Ukeym'e gitmişler. Hakem (sözlerine devam ederek
şöyle) dedi: Yanımdaki insanlar Abdullah b. Ukeym'in yanına girdiler. Bense
kapı'ya oturdum, (onları beklemeye koyuldum). Kısa bir süre sonra (oradan)
çıktılar, benim yanıma (geldiler) ve Abdullah b. Ukeym'in kendilerine şöyle
söylediğini haber verdiler: "Rasûlullah (s.a.v.) vefatından bir ay önce
Cüheyne'ye bir mektup gönderdi. (İçerisinde şu ifadeler yer alıyordu): Ölmüş
bir hayvan'ın derisinden de sinirinden de yararlanmayınız."
Ebû Dâvûd dedi ki: Nadr
b. Eş-Şümeyl. "Tabaklanmamış deriye 'ihâb' dendiğini, tabaklanınca ona
ihâb deniimeyip işenn' ve "kirbe" dendiğini" söyledi.
İzah:
Buhari, buyu', Zebâih:
Nesaî. Fer'; Tirmizî. libas; İbn Mace. libas: Darimi, edahi: Ahmed b. Hanbel.
IV 310-311.
Bu hadis-i şerifler,
"hiçbir leşin derisi tabaklan malda
temizlenmez" diyen Ahmet b. Hanbel'in meşhur olan görüşüyle İmam
Mâlik'ten rivayet edilen görüşlerden birini te'yid etmektedir.
İmam Ahmed ile İmam
Mâlik'in bu görüşünü savunanlara göre, "Bu ha-dis-i şeriflerde söz konusu
edilen Hz. Nebie ait mektub, vefatından bir ay önce yazıldığı için bu mevzuda
kendinden önceki hadisleri neshetmiştir. Her ne kadar bu mektubu okuyan
kimsenin kim olduğu bilinmediği için mektubun muhtevası "mürsel
hadis" durumunda ise de bu, hadisin sıhhatine zarar vermez. Çünkü Hz.
Nebiin mektubunu dinlemek, bizzat kendisini dinlemek gibidir. Eğer böyle
olmasaydı, Hz. Nebi sağlığında kimseye mektup göndermezdi. Oysa sağlığında
pekçok krallara mektup göndermiştir.”
Her ne kadar bu görüşte
olanların iddiaları böyle ise de aksi görüşte olanlar bunu tenkid ederek isabetsiz
olduğunu söylemişler ve leşlere ait derilerin tabaklanmakla temizleneceğini
delillerle ispat etmişlerdir. f424 numaralı hadis-i şerifin şerhinde
açıkladığımız gibi, İmam Şafiî ile İmam Ebû Hanîfe ve taraftarları, domuz ve
köpek gibi bazı istisnaları bulunmakla beraber, şer'an pis olarak ölmüş olan
hayvanların derilerinin tabaklanmakla temizleneceği görüşündedirler. Sözü
geçen fıkıh imamlarına göre, böylesi derilerden yararlanılamayacağmi ifaden bu
gibi hadis-i şerifleri, tabaklanmakla temizlenebileceğim ve bu suretle
kendilerinden yararlanılabileceğini ifade eden hadis-i şeriflerle birlikte
gözden geçirip değerlendirmek icab eder. Böyle yapıldığı zaman; leşlere ait
derilerden yararlanmayı yasaklayan hadislerin tabaklanmayan leş derilerini, yararlanmayı
emreden hadis-i şeriflerin ise tabaklanmış olan leş derilerini kastettiği
kolayca anlaşılır.
Ayrıca mevzumuzu teşkil
eden bu leş derilerinden yararlanmayı yasaklayan hadisler aslında sahih
değillerdir. Avnü'l-Mâbûd müellifi, bu hadislere yöneltilen lenkidleri
Şevkânîden naklen şöyle hülasa eder:
"1- Bu hadis
mürseldir. Çünkü rivayet eden Abdullah b. Ukeym, aslında Nebi (s.a.v.)'den
hadis almamıştır.
2- Bu hadis aynı
zamanda munkali'dir. Çünkü Abdıırrahman b. Ebî Leylâ, Abdullah b. Ukeym'den
hadis dinlememiştir.
3- Bu hadis hem senedi
hem de metni cihetiyle mıızdariptir. Çünkü senedinin birinde bu hadisin Hz.
Peygambcr'in bir mektubundan alındığı ifade edilirken, birinde Cüheyneli bir
şeyhden işitildiği, bir diğerinde de Hz. Nebi'in mektubunu okuyan bir kimseden
işitildiği ifade edilmektedir. Diğer taraftan bu hadisin metinlerinden birinde
sözü geçen mektubun Hz. Nebi'in vefatından bir ay Önce yazıldığı ifade edilirken,
birinde iki ay önce, diğer birinde kırk gün, bir diğerinde de üç gün önce
yazıldığı ifade edilmektedir. Bu bakımdan, bu gibi derilerin tabaklanmakla
temizleneceğini ifade etlen hadis-i şeriflerin böylesi zayıf hadislere tercih
edilmesi gerekir."
Nitekim İbn Abdilber
ile Beyhakî ve Hafız İbn Hacer'in görüşlerine göre de, yasaklanan leş
derilerinden maksat tabaklanmamış deri (ihâb)lerdir.
Bu mevzuda İmam Tirmizî
de şöyle diyor: Ahmed b. el-Hasan'dan işittim, dedi ki: "Ahmed b. Hanbel,
bu hadiste "vefatından iki ay önce" diye zekredilmiş olmasından ölürü
bu hadise itimad etmişti ve Rasülullah (s.a.v.)'ın son emrinin bu olduğunu
söylerdi. Bilâhara raviîer, hadisin senedinde karmaşıklığa düşünce, Ahmed bu
hadisi lerketli. Şöyle ki, bazıları (hadisin senedinde) "Abdullah b.
Ukeym'den-Cüheyneli şeyhlerden" dediler."[Molla mehtoğlu O.Zeki.
Sünen-i Tirmizî tercemesi III, 251.]
Mevzumuzu teşkil eden
bu hadis-i şerifler, pis olarak ölen bir hayvanın sinirlerinin de etleri ve
derileri gibi pis olduğunu ifade etmektedir, nitekim Hanefî ulemasından
AIiyyü'l-Kârî de; "Bir hayvanın canlı iken sinirlerinin kesilmesinin ona
acı vermesi, hayvanın ölmesi ile sinirlerinin de pisleneceğine ve cansız olan
yün ve boynuzlar gibi temiz kalmayacağına delâlet etler" demiştir.