SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

TIB BAHSİ

<< 3884 >>

DEVAM: 17. Muska Takmak

 

حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ دَاوُدَ عَنْ مَالِكِ بْنِ مِغْوَلٍ عَنْ حُصَيْنٍ عَنْ الشَّعْبِيِّ عَنْ عِمْرَانَ بْنَ حُصَيْنٍ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ لَا رُقْيَةَ إِلَّا مِنْ عَيْنٍ أَوْ حُمَةٍ

 

İmrân b. Husayn'dan rivayet olunduğuna göre Peygamber (s.a.v.): "Okuyarak tedavi etme usulü (nün) göz değmesinden ve zehirli böceklerin sokmasından başka (hiçbir hastalıkta bu iki hastalık kadar olumlu tesiri) yoktur" buyurmuştur.

 

 

İzah:

Buhari, tıb; Müslim, iman; Tirmizî, tıb; Ahmed b. Hanbel, I, 271, III, 118, 119, 127, 486, IV, 436, 438, 446.

 

Rukye: Sözlükte büyü anlamına gelir. Şifa ümidiyle dua oku­maya da "rukye" denir. Şifa ümidiyle, Kur'an âyetlerini, Al­lah'ın güzel isimlerini ve Hz. Nebi'in öğrettiği duaları ve bunlardan alınan ilhamla yazılan dua ve münacatları okumanın caiz olduğunda ittifak vardır.

 

Ancak tedavi maksadıyla bunlardan başka şeyleri okumak, özellikle iç­lerinde manası anlaşılmaz kelimeler bulunan sözleri okumak haramdır. Çünkü bu sözlerin sihir için kullanılan sözler olması ihtimali bulunduğu gibi onla­rın bir takım putların veya şeytanların ismi ya da küfür ifade eden sözler olması ihtimali de vardır.

 

Tekili "temîme" olan "temaim" kelimesi ise muska demektir. Biz İslâmın bu konudaki hükmünü 3869 numaralı hadisin sonunda açıkladığımız­dan burada tekrara lüzum görmüyoruz.

 

Tivele: Karı ile kocanın arasında bir sevginin doğması ümidiyle okunan bir takım sihirli sözlerdir. Bunlar ya ipler üzerine okunur, yahutta kâğıt üzerine yazılarak ve bir takım ameliyelerden sonra gayeye erişmeye çalışılır.

 

Görüldüğü gibi 3883 numaralı hadis-i şerifte; nefes etmek, muska tak­mak ve bir takım ibareler okumakla tedavi etme yöntemlerinin şeytan işi ve şirk olduğu ifade edilirken, 3884 numaralı hadis-i şerifte okunup üflemenin, bazı hastalıkların tedavisinde geçerli bir yol olduğu ifade edilmektedir.

 

Zahiren bu iki hadis arasında bir çelişki görünüyorsa da aslında burada çelişki yoktur. Çünkü Hz. Nebi tarafından yasaklanan söz konusu te­davi usûlleri, şifası Allah'dan değil de sırf kendilerinden beklenen ve İslâmî usûllere ters düşen tedavi şekilleridir.

 

Bu zihniyetten ve bâtıl sözlerden uzak, âyet ve hadislerden alınmış dua­larla hastalan tedavi etmenin caiz olduğunda ise ittifak vardır.

 

"Hume" kelimesinin aslı "humevun" dur. Sonunda bulunan yuvarlak "ta" hazfedilen vavın  yerine getirilmiştir.

 

Bu kelime akrep zehiri, bazılarına göre ise mutlak zehir demektir, el-Ezherî, sadece akrep zehirine "hume" dendiğini söylemektedir. Hume, ay­nı zamanda akrebin iğnesine de ıtlak edilir. Çünkü akrep zehirini bu iğne­den akıtır.[Mollamahmutoğlu O. Zeki, Sünen-i Tirmizî Tercemesi, III, 443.]