بَاب
مَا يَقُولُ
إِذَا شَرِبَ
اللَّبَنَ
21. Süt İçilince Hangi
Dua Okunur?
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
يَعْنِي
ابْنَ زَيْدٍ
ح و
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
يَعْنِي
ابْنَ
سَلَمَةَ
عَنْ عَلِيِّ
بْنِ زَيْدٍ
عَنْ عُمَرَ
بْنِ
حَرْمَلَةَ
عَنْ ابْنِ
عَبَّاسٍ
قَالَ كُنْتُ
فِي بَيْتِ مَيْمُونَةَ
فَدَخَلَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
وَمَعَهُ خَالِدُ
بْنُ
الْوَلِيدِ
فَجَاءُوا
بِضَبَّيْنِ
مَشْوِيَّيْنِ
عَلَى
ثُمَامَتَيْنِ
فَتَبَزَّقَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
فَقَالَ
خَالِدٌ
إِخَالُكَ
تَقْذُرُهُ
يَا رَسُولَ
اللَّهِ
قَالَ أَجَلْ
ثُمَّ أُتِيَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
بِلَبَنٍ
فَشَرِبَ فَقَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِذَا أَكَلَ
أَحَدُكُمْ
طَعَامًا
فَلْيَقُلْ
اللَّهُمَّ
بَارِكْ
لَنَا فِيهِ
وَأَطْعِمْنَا
خَيْرًا
مِنْهُ
وَإِذَا
سُقِيَ لَبَنًا
فَلْيَقُلْ
اللَّهُمَّ
بَارِكْ لَنَا
فِيهِ
وَزِدْنَا
مِنْهُ
فَإِنَّهُ لَيْسَ
شَيْءٌ
يُجْزِئُ
مِنْ
الطَّعَامِ
وَالشَّرَابِ
إِلَّا اللَّبَنُ
قَالَ
أَبُو دَاوُد
هَذَا لَفْظُ
مُسَدَّدٍ
İbn Abbas (r.a)'dan
rivayet olunduğuna göre; dedi ki: Ben (teyzem) Meymûne (r.anha)'nın evinde
idim. Halid b. Velid'le birlikte Rasûlullah (s.a.v.) de (oraya) geldi. Hemen
arkasından (bazı kimseler içeri girip Hz. Nebi'e) iki ince çöp üzerinde
pişirilmiş iki keler getirdiler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) tükürmeye
başladı. (Hz. Nebi'in bu halini gören) Halid: Ey Allah'ın Rasûlü, herhalde
kelerden tiksinmiş olmalısın? dedi.
(Hz.
Nebi de): "Evet" cevabım verdi. Sonra Rasûlullah (s.a.v.)'e bir süt
getirildi de (onu) içti ve: "Biriniz bir yemek yediği zaman; 'Ey Allahım!
Bu yemeği bize bereketli kıl ve bize ondan daha hayırlısını yedir' diye dua
etsin. Kendisine bîr süt içirildiği zaman da: 'Ey Allah'ım! Bunu bize bereketli
kıl ve bize bundan daha fazlasını ver' diye dua etsin. Çünkü sütten başka (tek
başına hem açlığı hem de susuzluğu gidermeğe) yeter bir yiyecek ve içecek
yoktur" buyurdu.
Ebû Dâvûd dedi ki: Bu
(sözler, rivayeti) Müsedded'e ait olan sözlerdir.
İzah:
Tirmizî, da'avât; İbn
Mâce, et'ime; Ahmed b. Hanbel, IV, 272, 285, 304.
betinde geçen kelimesi,
"zannetmek" anlamına gelen kökünden gelmektedir. Bu kelimenin
muzarismin birinci tekil şahsı, kaideye
aykırı olarak şeklinde okunur. Kaideye göre okunsaydı şeklinde okunması
gerekirdi.[Îbnü'l-Esîr, en-Nihâye, II, 93.]
Bezlü'l-Mechûd
yazarının açıklamasına göre; Hz. Nebi'in kızartılmış keler etini görünce
tükürmesi, bu etin haramlığıni ifade etmek ya da o yemeği beğenmediğini ifade
etmek için değildir. Bu insanın tabiatına hoş gelmeyen ekşi, turşu gibi bir
yemeği görünce o anda ağzında kendiliğinden bir suyun beliriverip de onu
tükürmek mecburiyetinde kalması kabilinden bir olaydır.
Aslında Hz. Nebi'in
herhangi bir yemeği kötülediği görülmemiştir. Bilâkis o hiçbir yemeği
kötülemediği gibi kötülenmesine de izin vermemiştir.
Keler etini yemenin
caiz olup olmaması meselesi ise 3793 numaralı hadisin şerhinde açıklanacaktır.
Metinde geçen "süt
içirilidiği zaman" cümlesi, "kendisine Allah süt içmeyi nasib ettiği
zaman" anlamına gelir. Bir başka ifadeyle fiilinin faili Allah (c.c)'dır.
Mevzumuzu teşkil eden
bu hadis-i şerif, herhangi bir yemek yiyen kimsenin diyerek; süt içen bir
kimsenin de, diyerek dua etmesinin mendup olduğuna delâlet etmektedir. Ayrıca
Hz. Nebi'in, her yemeğin sonunda Allah'dan bu yemekten daha hayırlısını
vermesini istediği halde, süt içince daha hayırlı br yemekten söz etmeyip sütün
daha çoğunu istemesi de sütün yemeklerin en hayırlılarından olduğuna delâlet
etmektedir.
Bu hadis musannif Ebû
Davud'a, birisi Müsedded diğeri de Musa b. İsmail olmak üzere iki ravi
tarafından ve değişik lafızlarla rivayet edilmiştir. Musannif Ebû Dâvûd
(r.a)'un da ifade ettiği gibi, bizim tercümesini sunduğumuz lafızlar
Müsedded'in rivayet ettiği lafızlardır.
Tirmizî, bu hadisin
hasen olduğunu söylemiştir.