بَاب
إِذَا عَلِمَ
الْحَاكِمُ
صِدْقَ الشَّاهِدِ
الْوَاحِدِ
يَجُوزُ لَهُ
أَنْ يَحْكُمَ
بِهِ
20. Hakim Doğruluğunu
Bildiği Zaman Bir Şahidin Şahitliğiyle Hüküm Verebilir
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ يَحْيَى
بْنِ فَارِسٍ
أَنَّ
الْحَكَمَ
بْنَ نَافِعٍ
حَدَّثَهُمْ
أَخْبَرَنَا
شُعَيْبٌ
عَنْ الزُّهْرِيِّ
عَنْ
عُمَارَةَ
بْنِ
خُزَيْمَةَ
أَنَّ
عَمَّهُ
حَدَّثَهُ
وَهُوَ مِنْ
أَصْحَابِ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَنَّ
النَّبِيَّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
ابْتَاعَ
فَرَسًا مِنْ
أَعْرَابِيٍّ
فَاسْتَتْبَعَهُ
النَّبِيُّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لِيَقْضِيَهُ
ثَمَنَ
فَرَسِهِ
فَأَسْرَعَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
الْمَشْيَ
وَأَبْطَأَ
الْأَعْرَابِيُّ
فَطَفِقَ
رِجَالٌ
يَعْتَرِضُونَ
الْأَعْرَابِيَّ
فَيُسَاوِمُونَهُ
بِالْفَرَسِ
وَلَا يَشْعُرُونَ
أَنَّ النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ ابْتَاعَهُ
فَنَادَى
الْأَعْرَابِيُّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
فَقَالَ إِنْ
كُنْتَ
مُبْتَاعًا
هَذَا
الْفَرَسِ
وَإِلَّا
بِعْتُهُ
فَقَامَ النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
حِينَ سَمِعَ نِدَاءَ
الْأَعْرَابِيِّ
فَقَالَ أَوْ
لَيْسَ قَدْ
ابْتَعْتُهُ
مِنْكَ
فَقَالَ الْأَعْرَابِيُّ
لَا
وَاللَّهِ
مَا بِعْتُكَهُ
فَقَالَ
النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
بَلَى قَدْ
ابْتَعْتُهُ
مِنْكَ
فَطَفِقَ
الْأَعْرَابِيُّ
يَقُولُ هَلُمَّ
شَهِيدًا فَقَالَ
خُزَيْمَةُ
بْنُ ثَابِتٍ
أَنَا أَشْهَدُ
أَنَّكَ قَدْ
بَايَعْتَهُ
فَأَقْبَلَ
النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
عَلَى
خُزَيْمَةَ
فَقَالَ بِمَ
تَشْهَدُ
فَقَالَ
بِتَصْدِيقِكَ
يَا رَسُولَ اللَّهِ
فَجَعَلَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
شَهَادَةَ
خُزَيْمَةَ
بِشَهَادَةِ
رَجُلَيْنِ
Umâre b. Huzeyme'den
rivayet olunduğuna göre; Nebi (s.a.v.)'in sahâbîlerinden olan amcası ona şöyle
demiştir: Nebi (s.a.v.) bedevilerden birinden bir kısrak satın aldı. Ona atının
fiatını ödemek için peşinden gelmesini istedi (ve önden yürüyüp gitti).
Râsulullah (s.a.v.) hızlıca yürüyordu. Bedevi ise yavaş yavaş gidiyordu. Derken
halk bedevinin etrafını sarıp (onun yedeğinde bulunan) kısrağı satın almak
üzere .pazarlığa giriştiler. Bu kısrağı Hz. Peygamber (s.a.v.)'in bedeviden
satın aldığını bilmiyorlardı. (Halkın elindeki kısrağa daha fazla fiat
verdiğini gören) bedevi, Rasûlullah (s.a.v.)'e haykırarak:
Bu kısrağı alacaksan al,
yoksa ben onu sattım! dedi. Rasûlullah (s.a.v.) bedevinin haykırışını işitince
(yanına,varıp): "Ben bu kısrağı senden satın almadım mı?" diye sordu.
Bedevi'nin; -Hayır vallahi, ben bunu sana satmadım; karşılığını vermesi üzerine
Nebi (s.a.v.): "Evet, ben bu kısrağı senden satın aldım" dedi. Bedevi
de; Haydi öyleyse, şahit göster; demeye başladı.
Derken Huzeyme b. Sabit
(ortaya atılarak bedeviye dönüp): Ben senin bu hayvanı (Hz. Nebi'e) sattığına
şahitlik ederim, dedi.
Nebi (s.a.v.) Huzeyme'ye
dönerek: "Neye (dayanarak) şahitlik ediyorsun?" diye sordu. (Huzeyme
de): Ey Allah'ın Rasûlü, (ben, Allah'ın) seni tasdik etmesiyle (şahitlik
ediyorum) cevabını verdi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) Huzeyme'nin
şahitliğini iki erkeğin şahitliğine denk saydı.
İzah:
Buharî, cihad, tefsir-i
sure; Nesai, buyu'; Ahmed b. Hanbel, V, 188, 189, 216.
Hafız İbn Hacer'in
açıkladığına göre, Umare b. Huzeyme'nin bu hadisi aldığı amcasının ismi Huzeyme
b. Sâbk'tir. [Bk. İbn Hacer, Fethu’I-Bari, X, 137.]
Nesâi’nin tahkikine
göre Hz. Nebi'in (s.a.v.) kendisinden kısrak satın aldığı bedevinin ismi
İbnü'l-Haris'tir. et-Telkîh isimli eserde ise Seva İbn el-Haris olduğu ifade
ediliyor. Dümeyrî dellayatü'l-Hay'evan isimli eserde bu zat’ın isminin Seva ibn
el-Hâris olduğunu söylüyor.
Söz konusu kısrak, Hz.
Nebi'in hayvanları arasında "el-Mürtecez" ismiyle anılan
kısraktır.
Nebi s.a.v.'in
Huzeyme'den daha faziletli kimseler varken ve onların şahitliğini bir kişi’nin
şahitliğine denk saydığı halde- Huzeyme'nln şahitliğini iki kişi’nin
şahitliğine denk saymasının sebebi, bir toplulukta Nebi s.a.v.'in bir şahid’e
fevkalade ihtiyaç duyduğu bir anda o hazret’in herkesten önce ileri atılarak
Nebi s.a.v.’e şahitlik etmesidir.
Bu mevzuda Hattâbî
şöyle diyor: "Pek çok kimseler bu hadisin yerini tayin edememektedirler. Bazı
bid'atçılar da bu hadise dayanarak her zaman ve her meselede, doğru söylettiği
bilinen bir tek kimsenin şahitliği ile yetinilebileceğini iddia etmişlerdir.
Oysa Nebi s.a.v.'in, Huzeyme'nin şahiliğini iki şahidin şahitliğine denk sayması
ona mahsus özel bir durumdur. Çünkü o her sözünde sadık olan bir Nebi’dir. Hz.
Huzeyme'nin şahitliği O'nun sözünü sadece te’kid etmiştir. Neticede Huzeyme
r.a.'in oradaki şahitliği bir şahitlik, tasdiki de ikinci bir şahitlik kabul
edilerek onun şahitliği iki müslümanın şahitliğine denk sayılmıştır."
Bundan dolayıdır ki,
Hz. Huzeyme'ye "Züşşahadeteyn" unvanı verilmiştir.
Buharî'nin zımnen
anlattığına göre Zeyd b. Sabit, Kur'an-ı Kerim'i tedvin ve tahrir ederken, Hz.
Huzeyme ona Ahzâb suresinden bir âyet getirmişti. Bu ayet,
"Müminlerden öyle
erkekler var ki, Allah'a verdikleri sözlerde durdular. Onlardan kimi adağını
yerine getirdi..."
âyet-i kerimesiydi.
Zeyd b. Sabit, Rasûl-i Ekrem'in Huzeyme'nin bir şahadetini iki şahadet yerine
tuttuğunu bildiği için zerre kadar tereddüt etmeden bu şahadeti kabul etmiştir.
Evs ile Hazrec
kabileleri, Hz. Huzeyme ile iftihar ederlerdi. Hz. Huzeyme Nebiimize çok
yüksek sevgisi ile bilinirdi. Bir gün Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz’i rüyada
görmüş, onu öpmüştü. Hz. Huzeyme, ertesi gün Rasûl-i Ekrem'in nezdine girerek
ona gördüklerini nakletmiş, Rasûl-i Ekrem, derhal alnını ona uzatmış ve Hz.
Huzeyme, Rasûl-i Ekrem'in alnından öpmüştü.
Diğer bir rivayete göre
Hz. Huzeyme kendini Rasul-i Ekrem'in nasiyesi üzerinde secde ederken görmüş ve
bunu Rasûl-İ Ekrem'e haber vermiş, Rasûl-i Ekrem de ona mübarek cephesini temas
ettirmişti. [Bk. Eşref Edip, Asrı Saadet Nebiimizin Ashabı,III, 388]
Kadı İyâd'ın eş-Şifâ
isimli eserinde açıkladığına göre; Hz. Nebi s.a.v., pazarlık konusu olan
kısrağı, sözü geçen bedeviye, "Ey Allah'ım, Eğer bu adam yalan söylüyorsa
bu hayvanın hayrını görmesin!" diye dua ederek geri vermiş, sabahleyin
kısrak yerinde ölü olarak bulunmuştur.