SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

AKDİYE BAHSİ

<< 3602 >>

بَاب شَهَادَةِ الْبَدَوِيِّ عَلَى أَهْلِ الْأَمْصَارِ

17. Göçebenin Yerleşik Halk Aleyhinde Şahitliğinin Hükmü

 

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ سَعِيدٍ الْهَمَدَانِيُّ أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنِي يَحْيَى بْنُ أَيُّوبَ وَنَافِعُ بْنُ يَزِيدَ عَنْ ابْنِ الْهَادِ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرِو بْنِ عَطَاءٍ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ أَنَّهُ سَمِعَ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ لَا تَجُوزُ شَهَادَةُ بَدَوِيٍّ عَلَى صَاحِبِ قَرْيَةٍ

 

Ebû Hureyre (ra)'den rivayet olunduğuna göre; Rasûlul­lah (s.a.v.)'ın şöyle buyurduğunu duymuştur: "Bedevinin köylü aleyhindeki şahitliği geçerli değildir."

 

 

İzah:

İbn Mâce, ahkâm

 

Bedevi: Yerleşik hayata geçmemiş olan ve sürülerinin peşin­de gezerek hayatını göçebelikle geçiren kimselerdir. Metinde geçen köylüden maksat da, herhangi bir yerleşim merkezine yerleşen kimse­lerdir.

 

Kıymetli müfessir Merhum Muhammed Hamdi Yazır efendinin dediği gibi; Arab'ın göçebesine a'rabî, Türk'ün göçebesine de Türkmen denir.[Bk. Hak Dini Kur'ân Dili, IV, 2604.]

 

En-Nihâye'de, "Bedevinin şahitliğinin mekruh kılınmasının sebebi, onun şer'i hükümlerden habersiz oluşu ve şahit olduğu olayları gereği gibi kavrayamayışıdır" denilmiştir.

 

Hattâbî bu hadisle ilgili şöyle bir açıklamada bulunmaktadır:

 

"Bedevilerin şahitliğinin mekruh sayılmasının sebebi şu olabilir: Bun­lar şahitliğin nasıl yapıldığını bilmezler ve şahitliği gereği gibi ifâ edemezler. Çünkü şahitlik ederken, dengesiz konuşmayla ifadenin amacından saptırıl­mış olacağını bilmezler. Müşahade ettikleri mesele ve olayları tesbit ve ge­rektiğinde hâkime intikal ettirmekten âciz insanlardır. Ahmed b. Hanbel de böyle demiştir. Ahmed b. Hanbel'in arkadaşlarından bir topluluk bu hadis­le amel etmiştir. Mâlik ve Ebû Ubeyd de böyle demişlerdir. Fakat âlimlerin ekserisi bunun şahitliğinin kabulüne hükmetmişlerdir. İbn Reslân'ın dediği­ne göre; bedevinin şahitliğinin geçerliliğine hükmeden âimler bu hadisi, be­devilerden adaleti yani fasık olmadığı bilinmeyenlere ait olarak yorumlamış­lardır. Genellikle bedevilerin adaleti bilinemez."

 

Sindî de Hattâbî'nin bu sözünü naklettikten sonra şöyle izah etmiştir: "Bir kavle göre bu hadisin manası; bedevinin, şehirli aleyhinde şahitlik et­mesinin uygun ve isabetli olmamasıdır. Çünkü aralarında bir münasebet ve ilişki bulunmadığı için iftira şüphesi duyulabilir. Bu kuşku nedeniyle uygun görülmemiştir. Ama bedevi onun lehine şahitlik ederse kabul olunur. Diğer bir kavle göre mana şöyledir: Bedevi, şehirli aleyhinde şahitlik işini üstlen­memelidir. Çünkü gerektiğinde bedeviyi bulmak kolay değildir. Bir başka kavle göre bu hadisteki şahitlik, kişinin fakirliğinin ispatı hakkında şahitlik­tir. Bu nevi şahitlikte şahidin inceleyici ve tecrübeli olması, dış görünüşe de­ğil meselelerin iç yüzüne nüfuz edebilecek kabiliyet ve dirayet sahibi olması gerekir."