DEVAM: 27. Mudarebe
(Rabbü'l-Mal'in Emrine) Muhalefet Etmesi
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ كَثِيرٍ
الْعَبْدِيُّ
أَخْبَرَنَا
سُفْيَانُ
حَدَّثَنِي
أَبُو
حُصَيْنٍ
عَنْ شَيْخٍ
مِنْ أَهْلِ الْمَدِينَةِ
عَنْ حَكِيمِ
بْنِ حِزَامٍ
أَنَّ رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
بَعَثَ
مَعَهُ
بِدِينَارٍ
يَشْتَرِي لَهُ
أُضْحِيَّةً
فَاشْتَرَاهَا
بِدِينَارٍ
وَبَاعَهَا
بِدِينَارَيْنِ
فَرَجَعَ فَاشْتَرَى
لَهُ
أُضْحِيَّةً
بِدِينَارٍ وَجَاءَ
بِدِينَارٍ
إِلَى
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
فَتَصَدَّقَ
بِهِ
النَّبِيُّ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
وَدَعَا لَهُ
أَنْ
يُبَارَكَ
لَهُ فِي
تِجَارَتِهِ
Hakîm b. Hizam (r.a)'dan
rivayet edildiğine göre; Rasûlullah (s.a.v.) onu, bir dinar ile kendisi için
bir kurban almak üzere gönderdi. Hakîm bir dinara bir kurban aldı ve o kurban'ı
iki dinara sattı. Sonra da Rasûlullah (s.a.v.) için bir dinar'a (başka) bir
kurban satın aldı. Bir dinarı da Hz. Nebi'e (s.a.v.) getirdi. Efendimiz o
parayı sadaka olarak verdi ve Hakîm'e ticaretinin bereketli olması için dua
etti.
İzah:
Tirmizî, buyu'
Hadisin isnadında
meçhul bir şahıs vardır. Çünkü Husayn, hadisi kendisine Hakîm b. Hizam'dan
nakleden zatın ismini vermemiş, "Medinelilerden bir ihtiyardan"
ıiştir. Bu hal, görüşü hadisin delâletine uymayan Şafiî için bir mazeret
olmuştur.
Avnü'l-Mabûd'da
belirtildiğine göre Müzem, Şafiî'den el-Bârikî'nin hadisinin ona göre sabit
olmadığını nakletmiştir. Yine Avnu'l-Ma'bud'da, Ebû Bekir el-Beyhakî'nin,
"Ebû Husayn'a Hakîm b. Hizâm'dan hadisi nakleden ihtiyarı bilmiyoruz. Bu
hadisçilerin haberleri kabulde ileri sürdükleri şartlardan değildir"
dediği söylenmektedir.
Hattâbî de bu ve bundan
önceki hadisin muttasıl olmadıklarını, çünkü HakîmMn bu hadisinde meçhul bir
şahsın bulunduğunu ve onun kim olduğunun bilinmediğini, Urve'nin hadisinin
isnadında ise "kabile"nin haber verdiğini söyleyerek bu yolun
rivayet yolu olmadığını kaydeder.
Yukarıya aldığımız
ifadeler hadisi tenkid etmekdir. Aynı hadisin Tirmizî'deki rivayetinde ise
buradaki kopukluk yoktur. Çünkü orada Hakîm b. Hizâm'dan nakilde bulunan zatın
Habib b. Ebî Sabit olduğu ifade edilmektedir. Ancak Tirmîzî, "Bİu hadisi
sadece bu yolla biliyoruz. Buna göre, Habib b. Sabit, Hakîm b. Hizâm'dan hadis
işitmemiştir" der.
Bezlü'l-Mechûd sahibi,
Habib b. Ebî Sâbit'in, Hakîm b. Hizâm'dan hadis rivayet etmediği konusunda bir
delilin bulunmadığını ve onun işitmesine engelin de olmadığını söyleyerek,
Tirmizî'ye itiraz eder ve; "Habib'in, Hakîm'-den hadis işitmediğini kabul
etsek bile bize göre mürsel delildir" der.
İhtiva ettiği hüküm
itibariyle bu hadisin önceki hadisten hiçbir farkı yoktur. Görüldüğü gibi,
haber verdikleri hâdiseler arasında da çok büyük benzerlik var. Sadece
Rasûlullah'a koyun almak üzere giden şahıslar ayrı ve hâdisenin oluş tarzı
biraz farklı. Bu iki hadisde konu. edilen olayların aynı mı yoksa farklı mı
olduğu konusunda şerhlerde bir işarete rastlayamadık. Koyun almak için giden
şahıslar ayrı olduğuna göre hâdiseler de farklı olmalıdır.
Önceki hadiste, hükümlerle
ilgili yeterli malumat verilmiştir. Burada tekrarına lüzum yoktur.