بَاب
فِي
الرُّخْصَةِ
فِي ذَلِكَ
16. (Hayvanı Hayvan
Karşılığında Veresiye Satmakta) Ruhsat
حَدَّثَنَا
حَفْصُ بْنُ
عُمَرَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادُ
بْنُ
سَلَمَةَ
عَنْ
مُحَمَّدِ بْنِ
إِسْحَقَ
عَنْ يَزِيدَ
بْنِ أَبِي
حَبِيبٍ عَنْ
مُسْلِمِ
بْنِ
جُبَيْرٍ
عَنْ أَبِي
سُفْيَانَ عَنْ
عَمْرِو بْنِ
حَرِيشٍ عَنْ
عَبْدِ اللَّهِ
بْنِ عَمْرٍو
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَمَرَهُ
أَنْ
يُجَهِّزَ
جَيْشًا
فَنَفِدَتْ
الْإِبِلُ
فَأَمَرَهُ
أَنْ
يَأْخُذَ فِي
قِلَاصِ
الصَّدَقَةِ
فَكَانَ
يَأْخُذُ
الْبَعِيرَ
بِالْبَعِيرَيْنِ
إِلَى إِبِلِ
الصَّدَقَةِ
Abdullah b. Amr
(b.el-Âs) (r.a)'dan rivayet edildiğine göre: Rasûlullah (s.a.v.), kendisine bir
ordu teçhiz etmesini emretti. Ancak develer tükendi, (tüm askere yetişmedi).
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), genç zekât develeri karşılığında (deve)
almasını emretti. Zekât develeri gelinceye kadar iki deveye karşılık bir deve
alırdı.
İzah:
Ahmed b. Hanbel'in
rivayeti buradakinden biraz değişiktir. Ancak ihtiva ettikleri hüküm açısından
aralarında bir fark yoktur.
Bu hadis de bazı
âlimlerce tenkide uğramıştır. Buna sebep raviler arasındaki Muhammed b. İshak
adındaki zattır. Hafız, Fethu'l-Bârî'de, bunun isnadını kuvvetlendirmektedir.
Hadis-i şeriften
anladığımıza göre, Hz. Nebi (s.a.v.) Abdullah b. Amr b. el-Âs'a ordunun
ihtiyacı olan araç gereçleri hazırlama görevini vermiş, o da bu görevi yerine
getirmiştir. Ancak eldeki develer askerlere tahsis edildiğinde bunun yeterli
olmadığını görmüş ve durumu Nebi Efendimize intikal ettirmiştir. Efendimiz de,
alınacak olan zekât develeri gelince ödenmek üzere iki deveye karşılık bir
deve satın almıştır.
Önceki hadis izah
edilirken de söylediğimiz gibi bu hadis, hayvanı hayvan karşılığında veresiye
satmanın caiz olduğuna delâlet etmektedir. İmam Şafiî ve birçok ilim adamının
görüşü de bu şekildedir. Hanefî ve Hanbelîler ise karşı görüştedirler.
Ulemanın bu konudaki
görüşlerini ve görüşlerine uymayan hadislere bakış açılarını önceki hadisi izah
ederken Şevkânî'den naklen vermiştik; burada tekrar etmiyoruz.
Ancak oradakinden fazla
olarak Hanefîlerin bu hadisin mensuh olması ihtimali üzerinde durduklarına da
işaret edelim.
İbnü'l-Hümâm da Şerhu
Fethi'l-Kadîr adındaki eserinde; bu hadisin zayıf olduğunu uzun uzadıya iddia
etmiş ve Amr b. Harîş'in meçhul olduğunu, Müslim b. Cübeyr'in bundan başka bir
hadisinin bulunmadığını, Ebu Süf-yân için de sözler olduğunu söylemiştir.