DEVAM: 73. Şüf'a
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
حَنْبَلٍ
حَدَّثَنَا
هُشَيْمٌ
أَخْبَرَنَا
عَبْدُ الْمَلِكِ
عَنْ عَطَاءٍ
عَنْ جَابِرِ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
الْجَارُ
أَحَقُّ بِشُفْعَةِ
جَارِهِ
يُنْتَظَرُ
بِهَا وَإِنْ
كَانَ
غَائِبًا
إِذَا كَانَ
طَرِيقُهُمَا
وَاحِدًا
Câbir b. Abdullah (r.a)
Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Komşu komşu'nun
şüf'a sına daha müstehaktır. Yolları bir olduğu zaman komşu gaipse
beklenir."
İzah:
Tirmizî, ahkâm; Nesâî,
buyu'; İbn Mâce, şüf'a; Ahmed b. Hanbel, VI, 10.
Tirmizî, hadisin hasen
garib olduğunu söyler. Bezlü'l-Mechud da, hadisin ravısı Abdülmelık in sıka bir
ravı olduğu belirtilerek çeşitli âlimlerin onun hakkındaki sitayişkâr
ifadeleri nakledilir.
Hadiste; komşunun gaib
olması halinde, gelinceye kadar şüf a hakkının baki kaldığına işaret
edilmiştir. İbn Reslân, bu sözün çocuk büyüyünceye kadar şüf a hakkının devam
ettiğine de ihtimali olduğunu söyler. Yine bu ifade şefi'in gaib olması halinde
bu gaiblik uzasa bile şüf'a hakkının devam ettiğine delil sayılmıştır.
Hadisin sonunda da,
"Yollan bir olduğu zaman" kaydı yer almıştır. Neylü'l-Evtâr'da; bu
ifadeden mutlak olarak şüf anın sabit olmayacağı, ştifanın sübutu için yolların
bir olması gerektiğinin anlaşılacağı söylenir. Neyi sahibi, bu konudaki
hadisleri müşterek olarak değerlendirir ve, "Eğer komşuların yollan bir
ise, komşuluğun şüf'a sebebi sayılacağını, değilse sayılmayacağını"
söyler. Böylece birbirine muhalif görülen hadisleri te'lif etmiş olur. Konuyu özet olarak ifade edecek olursak
şöyle diyebiliriz:
Âlimler, şüf'a
konusunda ihtilâf etmişlerdir. Evzaî, Leys, Mâlik, Şafiî, Ahmed, İshak ve Ebû
Sevr'e göre; sadece malı bölüşmemiş olan ortak şüf'a hakkına sahiptir. Komşunun
şüf'a hakkı yoktur. Nehaî, Şüreyh, Sevrî, Katâde, Hasenü'I-Basrî, Hammâd b.
Süleyman, Ebû Hanîfe, Ebû Yusuf ve Muhammed'e göre; arazide, evde ve bahçede
şüf'a hakkı sırayla; malın kendisinde ortak olana, sonra malın hukukunda ortak
olana, sonra da komşuya aittir.