بَاب
فِيمَنْ
نَذَرَ أَنْ
يَتَصَدَّقَ
بِمَالِهِ
23. (Tüm) Malını
Sadaka Olarak Vermeyi Adayan Kimse Hakkındaki Hadisler
حَدَّثَنَا
سُلَيْمَانُ
بْنُ دَاوُدَ
وَابْنُ
السَّرْحِ
قَالَا
حَدَّثَنَا
ابْنُ وَهْبٍ
أَخْبَرَنِي
يُونُسُ
قَالَ قَالَ
ابْنُ
شِهَابٍ
فَأَخْبَرَنِي
عَبْدُ
الرَّحْمَنِ
بْنُ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
كَعْبِ بْنِ
مَالِكٍ
أَنَّ عَبْدَ
اللَّهِ بْنَ
كَعْبٍ
وَكَانَ
قَائِدَ كَعْبٍ
مِنْ بَنِيهِ
حِينَ عَمِيَ
عَنْ كَعْبِ بْنِ
مَالِكٍ
قَالَ قُلْتُ
يَا رَسُولَ
اللَّهِ
إِنَّ مِنْ
تَوْبَتِي
أَنْ
أَنْخَلِعَ
مِنْ مَالِي
صَدَقَةً
إِلَى
اللَّهِ
وَإِلَى
رَسُولِهِ
قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَمْسِكْ
عَلَيْكَ بَعْضَ
مَالِكَ
فَهُوَ
خَيْرٌ لَكَ
قَالَ فَقُلْتُ
إِنِّي
أُمْسِكُ
سَهْمِيَ
الَّذِي بِخَيْبَرَ
Kâ'b b. Mâlik'den
rivayet edilmiştir,, şöyle demiştir: Rasûlullah'a: Yâ Rasûlallah! Şüphesiz
Allah ve Rasûlü için sadaka olarak malımdan soyulmam (malımın tümünü sadaka
olarak vermem) benim tevbem (in kemalin) dendir, dedim.
Rasûluliah (s.a.v.):
"Malının bir kısmını kendine alakoy, bu senin için daha hayırlıdır."
buyurdu.
Kâ'b demiştir ki: Ben
de; Hayber'deki sehmimi kendime alıkoyuyorum, dedim.
İzah:
Buharî, eymân, vesâya,
tefsiru sûre (Tevbe); Müslim, tevbe; Nesâî, eymân; Dârimî, zekât; Muvatta,
nüzûr
Hadisin zahirî
manasının babın mevzuu ile pek bir münasebeti yok gibidir. Çünkü bab, malının
tamamını dağıtmayı adamakla ilgilidir. Hadiste ise, Kâ'b (r.a)'ın malını
tasadduk etmeyi adadığına dair bir kayıt mevcut değildir. Hatta Hz. Kâ'b'ın
tevbenin kemali için malını dağıtmak istediği ve bunu Rasûlullah'a danıştığı
açıkça ifade edilmektedir.
Sarihler, hadisin
başlık ile münasebetini bir takdir yaparak izah ederler. Buna göre babın
manası; "Bir günahtan dolayı tevbe eden kişi malının hepsini sadaka olarak
verse veya malının tümünü tasadduk etmeyi adaşa bu adağı geçerli midir?"
şeklinde olmalıdır.
Kâ'b b. Mâlik, Tebük
seferine iştirak etmeyip bundan dolayı Allah'a tevbe eden ve tevbesi kabul
edilen üç kişiden birisidir. Bu hadiste konu edilen tevbe işte bu tevbedir.
Yani Kâ'b; sefere iştirak etmemesinden dolayı ettiği tevbeye, malını fukaraya
dağıtmayı da eklemek istemiştir.
Hadiste Hz. Nebi
(s.a.v.)'in, kendisine soru soran Kâ'b'a; malının bir kısmını kendisi için
alıkoymasını emrettiğini görüyoruz. Bu durumda olan bir kimsenin alıkoyacağı
malın oranı ve böyle bir adağın hükmü gibi konularda, âlimlerin farklı
görüşleri vardır. Bu babdaki hadislerin hepsi aşağı yukarı aynı manayı ifade
ettikleri ve bazılarında konuya açıklık getirecek kayıtlar bulunduğu için biz
bu görüşleri babın sonuna almayı uygun bulduk.
Bilindiği gibi, Hz.
Nebi (s.a.v.); Hz. Ebü Bekir'in malının tamamını Allah yolunda sarfetme
yolundaki arzusuna karşı çıkmamıştır, Bezlü'l-Mechûd sahibi, Ebû Bekir ile
Kâ'b'a yapılan muamelelerin farklılığını, onların mertebelerindeki farklılığa
hamletmiştir.