SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

EYMAN VE’N-NUZUR BAHSİ

<< 3302 >>

DEVAM: Günah İşlemeyi Adayana Keffaret Gerekir Diyenler

 

حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ مَعِينٍ حَدَّثَنَا حَجَّاجٌ عَنْ ابْنِ جُرَيْجٍ قَالَ أَخْبَرَنِي سَلَيْمَانُ الْأَحْوَلُ أَنَّ طَاوُسًا أَخْبَرَهُ عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَرَّ وَهُوَ يَطُوفُ بِالْكَعْبَةِ بِإِنْسَانٍ يَقُودُهُ بِخِزَامَةٍ فِي أَنْفِهِ فَقَطَعَهَا النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِيَدِهِ وَأَمَرَهُ أَنْ يَقُودَهُ بِيَدِهِ

 

İbn Abbas (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Rasûlullah (s.a.v.) Kabe'yi tavaf ederken, kendisini, burnundaki halka ile bir başkasının çektiği bir adam'a rastladı. Hz. Nebi (s.a.v.) halkayı eli ile kopardı ve adam'a, onu eli ile yedmesini emretti.

 

 

İzah:

Buhari, hacc, eymân; Nesâî, hacc, eymân; Ahmed b. Hanbel, I, 364.

 

Hadis, BuhaıTde üç defa tekrarlanmıştır. Bunlardan ikisi Kitabü'l-Hacc'da, birisi de Kitabü'l-Eymân-dadır, Bu üç rivayetten, hacc bahsindekilerden birisi diğer ikisinden farklıdır. Bu rivayet şu şekildedir:

 

"Hz. Nebi (s.a.v.) Kabe'yi tavaf ederken bir adam'a rastla­dı. Adam'ın eli, başka birine bir kayışla yahud bir iple ya da başka bir şeyle bağlanmıştı. Hz. Nebi eli ile bu bağı kopardı. Sonra da yanındaki adama;"Bunu elinle yed" buyurdu."

 

Buhari'deki birbirinin aynı olan diğer iki rivayet de şu manadadır:

 

"Hz. Nebi (s.a.v.) Kabe'yi bir bağ (yular) ile veya başka bir şeyle tavaf eden bir adam gördü ve o bağı kopardı."

 

Hadisin Nesâî'deki rivayetinde; anılan adam'ın bu şekilde tavaf etmeyi adadığı kaydedilmektedir. Zaten hadisin, üzerinde durulan konu ile alâkası, bu rivayet sayesinde daha iyi anlaşılmaktadır. Buhari ve Ebû Davud'un ha­disi nezir konusunda vermeleri de adamın bu şekilde tavafı adadığına delildir.

 

Aynî; cahiliye devri Araplarınm böyle davranışlarla Allah'a yaklaşacak­larını zannettiklerini söyler. Demek oluyor ki adam, cahiliye devrinden kal­ma yanlış bilgisinden dolayı burnuna bağladığı bir iple çekilerek tavaf etme­yi adamış, Hz. Nebi de bunu görerek mani olmuştur.

 

Tercemeye, "Burnundaki bir halka" diye geçtiğimiz kelimesi; devenin boynuna veya burnuna bağlanan kıl veya yünden yapılmış halka şek­linde bir iptir. Demir halka değildir.