DEVAM: 34-35. Cenaze
Yıkamaktan Dolayı Gusl Etmek
حَدَّثَنَا
حَامِدُ بْنُ
يَحْيَى عَنْ
سُفْيَانَ
عَنْ
سُهَيْلِ
بْنِ أَبِي
صَالِحٍ عَنْ
أَبِيهِ عَنْ
إِسْحَقَ
مَوْلَى
زَائِدَةَ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
بِمَعْنَاهُ قَالَ
أَبُو دَاوُد
هَذَا
مَنْسُوخٌ و
سَمِعْت
أَحْمَدَ
بْنَ
حَنْبَلٍ
وَسُئِلَ
عَنْ الْغُسْلِ
مِنْ غَسْلِ
الْمَيِّتِ
فَقَالَ
يُجْزِيهِ
الْوُضُوءُ
قَالَ
أَبُو دَاوُد
أَدْخَلَ
أَبُو صَالِحٍ
بَيْنَهُ
وَبَيْنَ
أَبِي هُرَيْرَةَ
فِي هَذَا
الْحَدِيثِ
يَعْنِي
إِسْحَقَ
مَوْلَى
زَائِدَةَ
قَالَ
وَحَدِيثُ مُصْعَبٍ
ضَعِيفٌ
فِيهِ
خِصَالٌ
لَيْسَ الْعَمَلُ
عَلَيْهِ
Ebû Hureyre (r.a.) Nebi
(s.a.v.)'den (bir önceki 3161. hadisin bir de) manasını (rivayet etmiştir).
Ebû Davûd der ki: Bu
hadis, neshedilmiştir. Ahmed b. Hanbel'e, ölü yıkamadan dolayı gusletme(nin
hükmü) sorulduğunda "Ona abdest (almak) yeter" diye cevab verdiğini
(bizzat ağzından) işittim. (Ravi) Ebû Salih bu hadis(in senedin)e kendisiyle
Ebû Hureyre arasına (bir başka raviyi) yani Zaide'nin azatlı kölesi îshak'ı
sokmuştur. 3160 numaralı Mus'ab hadisi ise zayıftır. (Çünkü) onda kendisiyle
amel edil(e)meyen bir özellik vardır.
İzah:
Bir önceki Amr b.
Umeyr'in Ebû Hureyre'den rivayet ettiği hadisi, mana olarak Ebû Hureyre'den bir
de Zaide'nin azatlı kölesi İshak rivayet etmiştir.
Musannif Ebû Davud'a
göre, "Aynı manaya gelen iki ayrı lafızlarla rivayet edilen bu hadislerin
hükmü neshedilmiştir. İmam Ahmed'in "Ona abdest (almak) yeter" sözü
O'nun da bu görüşte olduğunu gösterir."
Her ne kadar mevzumuzu
teşkil eden bu hadisin senedinde Ebû salih ile Ebû Hureyre arasında Zaide lin
azatlı kölesi İshak bulunuyorsa da, Tirmizî ile İbn Mace ve Beyhakî'nin
Sünen'indeki senedlerinde Ebû Salih ile Ebû Hureyre (r.a) arasında ishak yoktur.
Musannif Ebû Dâvûd
hadisin senedindeki bu farklılığa temas etmekle, bu hadisin aynı zamanda zayıf
olduğuna işaret etmek istemektedir.
Yine Musannif talikte
geçen "Mus'ab hadisi ise zayıftır..." sözüyle de 3160. numaralı
Mus'ab hadisinde kendisiyle amel edilmesi mümkün olma-van bir özellik
bulunduğundan, mevzumuzu teşkil eden Ebû Hureyre hadisini takviye
edemeyeceğine, dolayısıyla mevzumuzu teşkil eden hadisin zayıflıktan
kurtulamayacağına, dikkati çekmek istemektedir.
Ölüyü yıkayan kimsenin
yıkanması, taşıyan kimsenin de abdest alması gerektiğine dair gelen hadisler
konusunda Ali b. el-Medini ile İmam Ahmed "Bu babda gelen hadislerin
hiçbiri sahih değildir" demişlerdir. El-Hakim ile İbnül Münzir de aynı
görüştedirler. Fakat Hafız İbn Hacer "Bu hadisleri Tirmizî'nin hasen, îbn
Hibbân'ın sahih saydığını Darekutnî'nin de bunları güvenilir ravilerden oluşan
bir senetle rivavet ettiğini ve İbn Hazm'ın da bu hadislerin sahih olduğuna
inandığını" söylemiştir.
İmam Şafiî ise el-Ümm isimli
eserinde, bu hadislerin sıhhatine inana-madiği için onlarla amel edemediğini
ifade buyurmuştur.
Fakat M enhel yazarı,
bu hadislerin zayıf tarikle de olsa, pek çok yollardan rivayet
edildiklerini,'dolayısıyla bunların zayıflıktan kurtularak hasen derecesine
yükseldiklerini, binaenaleyh İmam Nevevî'nin İmam Tirmizî'yi bu hadise hasen
dediği için tenkid etmesinin doğru olmadığını, söyledikten sonra, bu hadisle
amel etmenin müstehab olduğunu ifade ederek bu meselede ileri sürülen
delillerin arasını telif etme yoluna gitmiş ve Neyl-ül Evtar sahibi Şevkani'nin
de bu görüşte olmakla beraber, sadece elleri yıkamakla da bu hadisle amelin
gerçekleşebileceğine ihtimal verdiğini kaydetmiştir.
Bu mevzuya İmam
Tirmizî'nin şu sözleriyle son veriyoruz: "Bu hadis Ebû Hureyre'den mevkuf
olarak da rivayet edildi. İlim adamları, cenazeyi yıkayan kişi hakkında ihtilaf
ettiler. Nebi (s.a.v.)'in ashabından ve sonrakilerden bazı ilim adamları,
"Cenazeyi yıkadığı vakit gusül alması gerekir" diyorlar. Kimi
de,"abdest almalıdır" diyor. Malik b. Enes, "Cenazeyi yıkamak
sebebiyle yıkanmayı müstehab görüyorum; bunun vacip olduğu kanaatinde
değilim" dedi. Şafiî de böyle söylüyor. Ahmed ise şöyle demektedir:
"Cenazeyi yıkayan kişiye yıkanmak vacip olmadığı ümidindeyim; ab-deste
gelince, bu hususta söylenenlerin en azı abdesttir." İshak, "abdest
mutlaka gereklidir" diyor. Abdullah b. El-Mübarek'den de şöyle dediği
rivayet edildi: "Cenaze yıkamak yüzünden ne yıkanır ne de abdest
alır!"[Molla mehmetoğlu Osman Zeki, Sünen-i Tirmizî, II- 200-201.]