DEVAM: 24-25. (Ölüm
Karşısında) Yüksek Sesle Ağlamak
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
حَدَّثَنَا
جَرِيرٌ عَنْ
مَنْصُورٍ
عَنْ إِبْرَاهِيمَ
عَنْ يَزِيدَ
بْنِ أَوْسٍ
قَالَ
دَخَلْتُ
عَلَى أَبِي
مُوسَى
وَهُوَ ثَقِيلٌ
فَذَهَبَتْ
امْرَأَتُهُ
لِتَبْكِيَ
أَوْ تَهُمَّ
بِهِ فَقَالَ
لَهَا أَبُو
مُوسَى أَمَا
سَمِعْتِ مَا
قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَتْ بَلَى
قَالَ
فَسَكَتَتْ
فَلَمَّا
مَاتَ أَبُو
مُوسَى قَالَ
يَزِيدُ
لَقِيتُ
الْمَرْأَةَ
فَقُلْتُ لَهَا
مَا قَوْلُ
أَبِي مُوسَى
لَكِ أَمَا
سَمِعْتِ
قَوْلَ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
ثُمَّ
سَكَتِّ قَالَتْ
قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لَيْسَ
مِنَّا مَنْ
حَلَقَ
وَمَنْ
سَلَقَ
وَمَنْ
خَرَقَ
Yezid b. Evs'den demiştir
ki: Ebû Musa, ağır (hasta) iken yanına girmiştim. Karısı ağlamaya başladı.
Yahut ta ağlamaya yeltendi. Bunun üzerine (Ebû Musa) ona "Sen Rasûlullah
(s.a.v.)'i ve (bu mevzuda) söylediklerini duymadın mı? dedi. (Karısı) evet
(duydum) dedi (ve) ağıt'ı kesti.
(Bu hadisi Yezid ve
Evs'den rivayet eden İbrahim dedi ki:) Ebû Musa ölünce, Yezid (bana) dedi ki:
(Ebû Musa öldükten sonra ben o) kadınla karşılaştım ve kendisine "Ebû
Musa'nın Rasûlullah'ın sözünü işitmedin mi diye sana (söylediği) ve (işitince)
sustuğun sözü neydi?" dedim. Rasulullah: "saç yolan (musibet
karşısında) feryad eden ve yaka yırtan bizden değildir." buyurdu diye
cevap verdi.
İzah:
Müslim, iman; Nesâî,
cenaiz; İbn Mace, cenaiz, Ahmed b. Hanbel IV-396, 397, 404, 405, 411, 416.
Metinde geçen
"Bizden değildir" sözünün zahiri manası, "Bizim dinimizden
değildir." demekse de buradaki manası "Bizim mükemmel yolumuzdan ve
sünnetimize uyanlardan değildir." demektir. Bir başka ifadeyle bu sözle,
"Musibet karşısında saçını başını yolup, fer-yadü figan edip yakasını
paçasını yırtan kimseler, bizim mükemmel sünnetimize, kâmil yolumuza uyan
kimseler değildir." denmek istenmiştir. Bu gibi davranışlarda bulunanları,
ağır bir dille tenkid etmek ve şiddetli bir şekilde azarlamak için "Bizden
değildir." cümlesi kullanılmıştır. Nitekim çocuğunu azarlamak isteyen bir
baba da ben senden değilim sen de benden değilsin" der. Bu sözüyle
çocuğunun kendi yolunda olmadığını ifade etmek ister.
Binaenaleyh bu gibi
hareketler de bulunan bir kimse, İslamiyete uymayan bir davranışta bulunmuş
olursa da dinden çıkmış olmaz. Fakat haram olduğunu öğrendiği halde helal
olduğuna inanarak, ya da Allah'ın kaza ve kaderine isyan gayesiyle bu gibi
davranışlarda bulunan bir kimse İslâm dininden çıkmış olur.
İbn Münir'e göre, bu
gibi davranışlarda bulunanları te'dip için onlardan yüz çevirip bu hallerinden
vazgeçinceye kadar kendileriyle konuşmamak icab eder. Ebû Süfyan (r.a) de bu
hadisin gönüllerdeki etkisinin daha şiddetli olması için "Bizden
değildir" cümlesini zahiri manası üzerinde bırakıp tevili yoluna
gidilmemesini tavsiye ederdi.
Hafız İbn Hacer
"Bizden değildir" cümlesini "Ben (ondan) beriyim”[Müslim, iman]
cümlesiyle tefsir etmiş ve "Beri kelimesi; birşeyden ayrılmak, anlamına geldiğine
göre, bu cümlede sözü geçen davranışları yapan bir kimsenin Hz. Peygamberin
şefaatından mahrum kalacağı tehdidi vardır" demiştir.
Buhârî ile Müslim'in bu
mevzuda rivayet ettikleri hadisin tamamı şu mealdedir: "Ebû Musa ağır bir
şekilde hastalandı ve bayıldı. Başı kadınlardan birinin kucağında idi.
Kadınlardan biri bir çığlık attı. Fakat Ebû Musa ona bir şey söyleyemedi.
Ayıldığı vakit "Rasûlullah (s.a.v.)'in beri olduğu bir şeyden ben de
beriyim. Rasûlullah (s.a.v.) vaveylacı, saçını yolan ve elbisesini yırtan
kadınlardan beri idi" dedi.[Müslim, iman; Buhârî, cenaiz]