SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

HARAC – İMARA – FEY’ BAHSİ

<< 2978 >>

بَاب فِي بَيَانِ مَوَاضِعِ قَسْمِ الْخُمُسِ وَسَهْمِ ذِي الْقُرْبَى

19-20. Humus (Beştebir) Payın Ve (Hz. Peygamberin) Yakınlarının Hissesinin Sarf Edilecekleri Yerler

 

حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ بْنِ مَيْسَرَةَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مَهْدِيٍّ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْمُبَارَكِ عَنْ يُونُسَ بْنِ يَزِيدَ عَنْ الزُّهْرِيِّ أَخْبَرَنِي سَعِيدُ بْنُ الْمُسَيِّبِ أَخْبَرَنِي جُبَيْرُ بْنُ مُطْعِمٍ أَنَّهُ جَاءَ هُوَ وَعُثْمَانُ بْنُ عَفَّانَ يُكَلِّمَانِ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِيمَا قَسَمَ مِنْ الْخُمُسِ بَيْنَ بَنِي هَاشِمٍ وَبَنِي الْمُطَّلِبِ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَسَمْتَ لِإِخْوَانِنَا بَنِي الْمُطَّلِبِ وَلَمْ تُعْطِنَا شَيْئًا وَقَرَابَتُنَا وَقَرَابَتُهُمْ مِنْكَ وَاحِدَةٌ فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِنَّمَا بَنُو هَاشِمٍ وَبَنُو الْمُطَّلِبِ شَيْءٌ وَاحِدٌ قَالَ جُبَيْرٌ وَلَمْ يَقْسِمْ لِبَنِي عَبْدِ شَمْسٍ وَلَا لِبَنِي نَوْفَلٍ مِنْ ذَلِكَ الْخُمُسِ كَمَا قَسَمَ لِبَنِي هَاشِمٍ وَبَنِي الْمُطَّلِبِ قَالَ وَكَانَ أَبُو بَكْرٍ يَقْسِمُ الْخُمُسَ نَحْوَ قَسْمِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ غَيْرَ أَنَّهُ لَمْ يَكُنْ يُعْطِي قُرْبَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَا كَانَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يُعْطِيهِمْ قَالَ وَكَانَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ يُعْطِيهِمْ مِنْهُ وَعُثْمَانُ بَعْدَهُ

 

Cübeyr b. Mutim(in) haber verdi(ğine göre) Kendisi, Osman b. Affan (r.a) ile birlikte (Hz. Nebi'nin) humus'tan (ayırdığı bir payı) Haşim oğullarıyla, Muttalib oğulları arasında paylaştırdığını konuşarak Rasûlullah'ın huzuruna varmışlar.

 

(Cubeyr b. Mutim sözlerine şöyle devam etmiştir) "Ben: Ey Allah'ın Rasûlü (sen humus'un bir kısmını) kardeşlerimiz Muttalib oğullarına dağıttın da bize (ondan) hiçbir şey vermedin. Oysa bizim sana olan yakınlığımızla onların yakınlığı aynıdır" dedim. Nebi (s.a.v.) de: "Haşim oğullarıyla, Muttalib oğulları aynı şey (gibi) dir" buyurdu.

 

Cübeyr (rivayetine devam­la şöyle) dedi: (Hz. Nebi) bu humus'tan Haşim oğullarıyla Muttalib oğullarına verdiği gibi, Abdüşems ve Nevfel oğullarına vermedi. (Zührî) dedi ki: Ebû Bekir humus'u aynen Rasûlullah (s.a.v.) gibi bölüştürürdü, fakat Rasûlullah (s.a.v.)'in (kendi) yakınlarına vermiş olduğu hisseyi, onlara vermezdi. Ömer b. el-Hattab, humus'tan onlara hisse verirdi. Hz. Ömer'den sonra Osman da (onlara humustan pay verirdi.)

 

 

İzah:

Buhârî, farz'ül-humus; Nesâî, fey; İbn Mâce, cihad

 

Bilindiği gibi Hz. Osman, Abdüşems oğullarmdandır. Cübeyr b. Mutim ise Nevfel oğullarmdandır. Abdüşems ile Nevfel, Haşim ve Muttalib de Nebiimizin dördüncü dedesi Abdi Menafin oğul­larıdır. Nebiimiz, Haşim'in torunlarındandır. Bu hadisin ravisi Cü­beyr b. Mutim ise, Nevfel'in torunlarındandır. Nitekim bu hadis-i şerif bir başka yoldan da "Biz (Hz. Nebie) -Ey Allah'ın Rasûlü senin neslin olan Haşim oğullarının faziletini inkâr etmiyoruz. (Binaenaleyh humustan onlara bir hisse vermenin hikmetini anlıyoruz). Ancak Muttalib oğullarına humustan bir hisse veripte bize vermemenin sebebi nedir? -diye sorduk" anlamına gelen lafızlarla rivayet olunmuştur. Öyle anlaşılıyor ki, Hz. Peygam­ber Enfâl sûresinin kırkbirinci âyetine uyarak Hayber ganimetlerinin beşte birinde kendi yakınları olan Haşim oğullarıyla, Muttalib oğullarına hisse ver­diği halde onlar derecesinde yakınları olan Abdüşems oğullarıyla Nevfel oğul­larına vermeyince, Abdüşems oğullarından Hz. Osman (r.a) ile Nevfel oğullarından Cübeyr b. Mutin bu durumu aralarında müzakere ederek Hz. Nebiin huzuruna varmışlar ve "Ey Allah'ın Rasûlü, bu ganimetler­den Enfâl sûresinin kırkbirinci âyetine uyarak yakınların olan Muttalib oğul­larıyla, Haşim oğullarına bir pay verdiğini biliyoruz. Oysa bizim neslimiz olan Abdüşems oğullan ile Nevfel oğulları da sana aynen Muttalib oğulları ile Haşim oğulları kadar yakındır. Hal böyleyken bizim neslimize de bir pay vermeyişinin sebebi nedir?" diye sormuşlar. Rasûl-ü Zişan Efendimiz de on­lara kısaca "Haşim oğullarıyla Muttalib oğulları aynı şey (gibi)dir" buyur­mak suretiyle, bu tutumunun hikmetini açıklamış oldu. Hz. Nebi, bu kısa açıklamasıyla, Muttalib oğullarıyla, Haşim oğullarının, gerek cahiliy-yet devrinde ve gerekse İslamiyet devrinde biribirlerinden hiç ayrılmadıkla­rını ve her zaman İslamiyetin hizmetinde bulunduklarını, Abdüşems oğullarıyla Nevfel oğullarının Kureyş kafirlerinin Haşim oğullarına karşı ken­dileriyle hiçbir alışveriş yapmamak üzere aldıkları boykot kararma katıla­rak kafirler, safında yer aldıklarını çok veciz bir şekilde dile getirmiş ve Muttalib oğullarıyla Haşim oğullarını Abdüşems oğullarıyla Nevfel oğulla­rına tercih etmesindeki hikmeti çok güzel bir şekilde açıklamıştır.

 

İmam Şafiî ve İmam Ahmed'e göre ganimetlerden ayrılan humusun beşte biri Hz. Nebiin yakın akrabalarından olan Haşim oğullarıyla Mutta­lib oğullarına verilir. Bu hususta fakirle zengin eşittir. Sözü geçen hisse ara­larında "mislü hazz-ıl-ünseyeyni" esasına göre ikili bir taksim edilir. İmâm Mâlik'e göre, bu taksim, devlet başkanının reyine kalmıştır. Dilerse Haşim oğullarıyla Muttalip oğullarının tümü arasında bölüştürür, dilerse bazısına verir bazısına vermez. Dilerse bu iki kabiliye vermez de başkalarına verir.

 

Hanefîlere göre, bu hisse sadece Haşim oğullarıyla Muttalib oğullarına verilir. Ancak onların fakirleri ile yetimleri, yolda kalmış olanları, fakir, ye­tim ve yolcu olmayanlarına takdim edilir.[Yazır M. Hamdi, Hak dini Kur'an dili VII-4827-4828.] Yani biz Hanefîlere göre, Ha­şim oğullarının zenginleri bu mallardan bir pay alamazlar.[Davudoğlu Ahmed, Ibn Abidin VIII-417.] Bilindiği gibi Muttalip oğullarının durumu da böyledir. Hz. Ebû Bekir'in kendi devrinde bu hisseyi Haşim oğullarıyla Muttalip oğullarına vermeyip başkalarına ver­mesi, bu iki kabilenin oldukça zengin durumda olup, başkalarının daha muh­taç olmayışlarındandır.