بَاب
فِي بَيَانِ
مَوَاضِعِ
قَسْمِ
الْخُمُسِ
وَسَهْمِ ذِي
الْقُرْبَى
19-20. Humus
(Beştebir) Payın Ve (Hz. Peygamberin) Yakınlarının Hissesinin Sarf Edilecekleri
Yerler
حَدَّثَنَا
عُبَيْدُ
اللَّهِ بْنُ
عُمَرَ بْنِ
مَيْسَرَةَ
حَدَّثَنَا عَبْدُ
الرَّحْمَنِ
بْنُ
مَهْدِيٍّ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
الْمُبَارَكِ
عَنْ يُونُسَ
بْنِ يَزِيدَ
عَنْ
الزُّهْرِيِّ
أَخْبَرَنِي
سَعِيدُ بْنُ
الْمُسَيِّبِ
أَخْبَرَنِي
جُبَيْرُ
بْنُ
مُطْعِمٍ
أَنَّهُ جَاءَ
هُوَ
وَعُثْمَانُ
بْنُ
عَفَّانَ
يُكَلِّمَانِ
رَسُولَ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فِيمَا
قَسَمَ مِنْ
الْخُمُسِ
بَيْنَ بَنِي
هَاشِمٍ
وَبَنِي
الْمُطَّلِبِ
فَقُلْتُ يَا
رَسُولَ
اللَّهِ
قَسَمْتَ
لِإِخْوَانِنَا
بَنِي
الْمُطَّلِبِ
وَلَمْ
تُعْطِنَا
شَيْئًا
وَقَرَابَتُنَا
وَقَرَابَتُهُمْ
مِنْكَ
وَاحِدَةٌ
فَقَالَ
النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِنَّمَا
بَنُو
هَاشِمٍ وَبَنُو
الْمُطَّلِبِ
شَيْءٌ
وَاحِدٌ
قَالَ جُبَيْرٌ
وَلَمْ
يَقْسِمْ
لِبَنِي
عَبْدِ شَمْسٍ
وَلَا
لِبَنِي
نَوْفَلٍ
مِنْ ذَلِكَ الْخُمُسِ
كَمَا قَسَمَ
لِبَنِي
هَاشِمٍ وَبَنِي
الْمُطَّلِبِ
قَالَ
وَكَانَ
أَبُو بَكْرٍ
يَقْسِمُ الْخُمُسَ
نَحْوَ
قَسْمِ
رَسُولِ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
غَيْرَ
أَنَّهُ لَمْ
يَكُنْ
يُعْطِي
قُرْبَى رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
مَا كَانَ
النَّبِيُّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
يُعْطِيهِمْ
قَالَ
وَكَانَ
عُمَرُ بْنُ
الْخَطَّابِ
يُعْطِيهِمْ
مِنْهُ وَعُثْمَانُ
بَعْدَهُ
Cübeyr b. Mutim(in)
haber verdi(ğine göre) Kendisi, Osman b. Affan (r.a) ile birlikte (Hz.
Nebi'nin) humus'tan (ayırdığı bir payı) Haşim oğullarıyla, Muttalib oğulları
arasında paylaştırdığını konuşarak Rasûlullah'ın huzuruna varmışlar.
(Cubeyr b. Mutim
sözlerine şöyle devam etmiştir) "Ben: Ey Allah'ın Rasûlü (sen humus'un bir
kısmını) kardeşlerimiz Muttalib oğullarına dağıttın da bize (ondan) hiçbir şey
vermedin. Oysa bizim sana olan yakınlığımızla onların yakınlığı aynıdır"
dedim. Nebi (s.a.v.) de: "Haşim oğullarıyla, Muttalib oğulları aynı şey
(gibi) dir" buyurdu.
Cübeyr (rivayetine devamla
şöyle) dedi: (Hz. Nebi) bu humus'tan Haşim oğullarıyla Muttalib oğullarına
verdiği gibi, Abdüşems ve Nevfel oğullarına vermedi. (Zührî) dedi ki: Ebû Bekir
humus'u aynen Rasûlullah (s.a.v.) gibi bölüştürürdü, fakat Rasûlullah
(s.a.v.)'in (kendi) yakınlarına vermiş olduğu hisseyi, onlara vermezdi. Ömer b.
el-Hattab, humus'tan onlara hisse verirdi. Hz. Ömer'den sonra Osman da (onlara
humustan pay verirdi.)
İzah:
Buhârî, farz'ül-humus;
Nesâî, fey; İbn Mâce, cihad
Bilindiği gibi Hz.
Osman, Abdüşems oğullarmdandır. Cübeyr b. Mutim ise Nevfel oğullarmdandır.
Abdüşems ile Nevfel, Haşim ve Muttalib de Nebiimizin dördüncü dedesi Abdi
Menafin oğullarıdır. Nebiimiz, Haşim'in torunlarındandır. Bu hadisin ravisi Cübeyr
b. Mutim ise, Nevfel'in torunlarındandır. Nitekim bu hadis-i şerif bir başka
yoldan da "Biz (Hz. Nebie) -Ey Allah'ın Rasûlü senin neslin olan Haşim
oğullarının faziletini inkâr etmiyoruz. (Binaenaleyh humustan onlara bir hisse
vermenin hikmetini anlıyoruz). Ancak Muttalib oğullarına humustan bir hisse
veripte bize vermemenin sebebi nedir? -diye sorduk" anlamına gelen
lafızlarla rivayet olunmuştur. Öyle anlaşılıyor ki, Hz. Peygamber Enfâl
sûresinin kırkbirinci âyetine uyarak Hayber ganimetlerinin beşte birinde kendi
yakınları olan Haşim oğullarıyla, Muttalib oğullarına hisse verdiği halde
onlar derecesinde yakınları olan Abdüşems oğullarıyla Nevfel oğullarına
vermeyince, Abdüşems oğullarından Hz. Osman (r.a) ile Nevfel oğullarından
Cübeyr b. Mutin bu durumu aralarında müzakere ederek Hz. Nebiin huzuruna
varmışlar ve "Ey Allah'ın Rasûlü, bu ganimetlerden Enfâl sûresinin
kırkbirinci âyetine uyarak yakınların olan Muttalib oğullarıyla, Haşim
oğullarına bir pay verdiğini biliyoruz. Oysa bizim neslimiz olan Abdüşems
oğullan ile Nevfel oğulları da sana aynen Muttalib oğulları ile Haşim oğulları
kadar yakındır. Hal böyleyken bizim neslimize de bir pay vermeyişinin sebebi
nedir?" diye sormuşlar. Rasûl-ü Zişan Efendimiz de onlara kısaca
"Haşim oğullarıyla Muttalib oğulları aynı şey (gibi)dir" buyurmak
suretiyle, bu tutumunun hikmetini açıklamış oldu. Hz. Nebi, bu kısa açıklamasıyla,
Muttalib oğullarıyla, Haşim oğullarının, gerek cahiliy-yet devrinde ve gerekse
İslamiyet devrinde biribirlerinden hiç ayrılmadıklarını ve her zaman
İslamiyetin hizmetinde bulunduklarını, Abdüşems oğullarıyla Nevfel oğullarının
Kureyş kafirlerinin Haşim oğullarına karşı kendileriyle hiçbir alışveriş
yapmamak üzere aldıkları boykot kararma katılarak kafirler, safında yer
aldıklarını çok veciz bir şekilde dile getirmiş ve Muttalib oğullarıyla Haşim
oğullarını Abdüşems oğullarıyla Nevfel oğullarına tercih etmesindeki hikmeti
çok güzel bir şekilde açıklamıştır.
İmam Şafiî ve İmam
Ahmed'e göre ganimetlerden ayrılan humusun beşte biri Hz. Nebiin yakın
akrabalarından olan Haşim oğullarıyla Muttalib oğullarına verilir. Bu hususta
fakirle zengin eşittir. Sözü geçen hisse aralarında "mislü
hazz-ıl-ünseyeyni" esasına göre ikili bir taksim edilir. İmâm Mâlik'e
göre, bu taksim, devlet başkanının reyine kalmıştır. Dilerse Haşim oğullarıyla
Muttalip oğullarının tümü arasında bölüştürür, dilerse bazısına verir bazısına
vermez. Dilerse bu iki kabiliye vermez de başkalarına verir.
Hanefîlere göre, bu
hisse sadece Haşim oğullarıyla Muttalib oğullarına verilir. Ancak onların
fakirleri ile yetimleri, yolda kalmış olanları, fakir, yetim ve yolcu
olmayanlarına takdim edilir.[Yazır M. Hamdi, Hak dini Kur'an dili
VII-4827-4828.] Yani biz Hanefîlere göre, Haşim oğullarının zenginleri bu
mallardan bir pay alamazlar.[Davudoğlu Ahmed, Ibn Abidin VIII-417.] Bilindiği
gibi Muttalip oğullarının durumu da böyledir. Hz. Ebû Bekir'in kendi devrinde
bu hisseyi Haşim oğullarıyla Muttalip oğullarına vermeyip başkalarına vermesi,
bu iki kabilenin oldukça zengin durumda olup, başkalarının daha muhtaç
olmayışlarındandır.