DEVAM: 23-24. Hayber
Topraklarının Hükmü İle İlgili Hadisler
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
مِسْكِينٍ
الْيَمَامِيُّ
حَدَّثَنَا
يَحْيَى بْنُ
حَسَّانَ
حَدَّثَنَا
سُلَيْمَانُ
يَعْنِي ابْنَ
بِلَالٍ عَنْ
يَحْيَى بْنِ
سَعِيدٍ عَنْ
بُشَيْرِ
بْنِ يَسَارٍ
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لَمَّا
أَفَاءَ
اللَّهُ عَلَيْهِ
خَيْبَرَ
قَسَمَهَا
سِتَّةً
وَثَلَاثِينَ
سَهْمًا
جَمْعُ
فَعَزَلَ
لِلْمُسْلِمِينَ
الشَّطْرَ
ثَمَانِيَةَ
عَشَرَ سَهْمًا
يَجْمَعُ
كُلُّ سَهْمٍ
مِائَةً
النَّبِيُّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مَعَهُمْ
لَهُ سَهْمٌ
كَسَهْمِ
أَحَدِهِمْ
وَعَزَلَ
رَسُولُ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
ثَمَانِيَةَ
عَشَرَ
سَهْمًا
وَهُوَ الشَّطْرُ
لِنَوَائِبِهِ
وَمَا
يَنْزِلُ بِهِ
مِنْ أَمْرِ
الْمُسْلِمِينَ
فَكَانَ
ذَلِكَ
الْوَطِيحَ
وَالْكُتَيْبَةَ
وَالسَّلَالِمَ
وَتَوَابِعَهَا
فَلَمَّا
صَارَتْ
الْأَمْوَالُ
بِيَدِ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
وَالْمُسْلِمِينَ
لَمْ يَكُنْ لَهُمْ
عُمَّالٌ
يَكْفُونَهُمْ
عَمَلَهَا فَدَعَا
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
الْيَهُودَ
فَعَامَلَهُمْ
Bûşeyr b. Yesâr'dan
rivayet olunduğuna göre, Rasûlullah (s.a.v.), Allah kendisine Hayber'i fey
olarak nasibedince onun tümünü otuz altı paya böldü. (Bunların) yarısını (yani
her birî yüz sehim ihtiva eden onsekiz payı müslüman (mücahid)lere ayırdı.
Peygamber (s.a.v.)'in de (müslüman bir mücahid olarak bu onsekiz pay içinde)
müslümanlarla birlikte onlardan biri (nin hissesi) kadar hisse (almak hakkı)
vardı.
Rasûlullah (s.a.v.)
(geriye kalan) onsekiz payı da , ki bu (tüm Hayber arazisinin) yarısıdır.
Karşılaşacağı hâdiseler ve müslümanların işleriyle ilgili olarak ortaya çıkacak
meseleler için (harcamak üzere) ayırdı. Bu da el-vatıh (kalesi) ile Küteybe
(denilen köyler) ve Selâlim (kalesi) ve buralara tabi olan yerlerdir. (Buralar)
Nebi (s.a.v.) ile müslümanların eline geçtiği sırada, müslümanların oraların
işine yetecek kadar işçileri yoktu. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.)
yahudileri çağırdı (mahsulün yarısı müslümanlara yarısı da yahudilere olmak
üzere oraları) onlara ortağa verdi.