SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

CİHAD BAHSİ

<< 2505 >>

بَاب فِي نَسْخِ نَفِيرِ الْعَامَّةِ بِالْخَاصَّةِ

18. Müslümanların Toptan Harbe Çıkma Mükellefiyetlerinin Özel Bir Taife(Nin Harbe Çıkmaması Emrinin Gelmesi) İle Yürürlükten Kaldırılması

 

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مُحَمَّدٍ الْمَرْوَزِيُّ حَدَّثَنِي عَلِيُّ بْنُ الْحُسَيْنِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ يَزِيدَ النَّحْوِيِّ عَنْ عِكْرِمَةَ عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ إِلَّا تَنْفِرُوا يُعَذِّبْكُمْ عَذَابًا أَلِيمًا وَ مَا كَانَ لِأَهْلِ الْمَدِينَةِ إِلَى قَوْلِهِ يَعْمَلُونَ نَسَخَتْهَا الْآيَةُ الَّتِي تَلِيهَا وَمَا كَانَ الْمُؤْمِنُونَ لِيَنْفِرُوا كَافَّةً

 

İbn Abbas (r.a.)'dan; demiştir ki: "Eğer topluca (savaşa) çıkmazsanız, (Allah) size acı (bir şekilde) azab eder..."[Tevbe 39.] (âyet-i kerimesi) ile "Ne Medine halkının..."[Tevbe 120.] âyetini “Yapacakları"[bk. Tevbe 121.] kelimesine kadar, bunları takibeden "Bütün insanların, toptan savaşa çıkmaları doğru değildir...”[Tevbe 122.] (âyet-i kerimesi) neshetmiştir.

 

 

İzah:

Sadece Ebû Dâvud rivayet etmiştir.

 

Nefr: Müheyyic bir. sebepten dolayı bir yerden bir yere fırlayıp çıkmaktır.[bk. Yazır, Hak Dini, Kur'an Dili, IV, 2544.] Burada ise,  bu  kelime toptan savaşa çıkmak anlamında kullanılmıştır. Bu hadis-i şerifte Hz. Îbn Abbas'-ın, metinde mealleri geçen Tevbe sûresinin 39. ayetiyle 120 ve 121. âyetle­rinin yine Tevbe sûresinin 122. âyet-i kerimesiyle neshcdilidği görüşünde olduğu ifade edilmektedir.

 

Beyzavî tefsirinde ise, bu mevzuda şu görüşlere yer veriliyor: Katâde'yc göre; "Ne Medine halkının, ne de onların çevresinde bulu­nan bedevilerin, Allah'ın Rasûlünden geri kalmaları ve onun canından ön­ce kendi canlarının kaygısına düşmeleri onlara yakışmaz..."[Tevbe 120] âyet-i keri­mesi Hz. Peygambere ait özel bir hüküm ifade etmektedir. Binaenaleyh Hz. Peygamber harbe çıktığı zaman özür sahiplerinin dışında hiçbir kim­senin bu savaştan geri kalması caiz değildir. Hz. Peygamberden sonra iş­başına gelen devlet idarecilerinin harbe katılmaları halinde ise, savaşa ka­tılmalarına ihtiyaç duyulmayan kimselerin bu harbe katılmaları mecburi­yeti yoktur.

 

el-Velid b. Müslim'in rivayetine göre el-Evzaî ile İbnu'I-Mubârek ve Said b. Abdilaziz bu âyetin hükmünün, Rasûl-i Ekrem'in hayatında oldu­ğu gibi kıyamete kadar da geçerli olduğu görüşünü savunurlarken, İbn Zeyd bu âyetin hükmünün fslamin ilk devirlerinde müslümanların sayıla­rının az olduğu günler için geçerli olduğunu, müslümanların sayısının ço­ğalmasıyla Allah Teâlâ hazretlerinin bu âyetin hükmünü; "Bütün insanla­rın toptan sefere çıkmaları doğru değildir..."[Tevbe 122.] âyet-f kerimesiyle neshet-tiğini iddia etmiştir.

 

Aslında Tevbe suresinin 122. âyetiyle 39. 120. ve 121. ayetleri arasın­da herhangi bir çelişki olmadığı için 122. âyetin diğerlerini neshetmesi dü­şünülemez. Çünkü 122. âyetin hükmü geneldir. Diğer âyetler ise Hz. Pey­gamberle harbe çıkmak istemeyen belli bir cemaatle ilgilidir.

 

İmam Taberî de şu sözleriyle bu gerçeği dile getirmektedir: "Eğer topluca (savaşa) çıkmazsamz (Allah) size acı (bir şekilde) azabeder..."[Tevbe 39.] âyet-i kerimesindeki tehdid, Rasûl-i Ekrem kendilerini savaşa çağırdığı halde bu emre uymayan'kimselere ait özel bir tehdiddir." Aynı şekilde Hafız İbn Hacer de bu âyetin Tevbe suresinin 122. âyetiyle neshedildiği iddiaısı-m reddederek "Bu âyet mensuh değildir. Fakat tahsis edilmiştir" demek­tedir. Hafız Münzirî de Hz. İbn Abbas tarafından neshedildiği iddia eden Tevbe suresinin 39. 120. ve 121. âyetlerinin aslında muhkem olduklarını ve dolayısıyla neshedilmelerinden bahsedilemeyeceğini ifâde etmiştir.