DEVAM: 2. Hicret Sona
Ermiş Midir?
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
حَدَّثَنَا
جَرِيرٌ عَنْ
مَنْصُورٍ
عَنْ مُجَاهِدٍ
عَنْ طَاوُسٍ
عَنْ ابْنِ
عَبَّاسٍ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَوْمَ
الْفَتْحِ
فَتْحِ مَكَّةَ
لَا هِجْرَةَ
وَلَكِنْ
جِهَادٌ وَنِيَّةٌ
وَإِذَا
اسْتُنْفِرْتُمْ
فَانْفِرُوا
İbn Abbas (r.a.)'dan;
demiştir ki: Rasûllulah (s.a.v.) Fetih (yani) Mekke'nin fethi günü (şöyle)
buyurdu; "(Artık) hicret yoktur. Fakat cihad ve niyet vardır. (Devlet
idarecileri tarafından) toptan cihada çağırıldığınızda cihad'a çıkınız."
İzah:
Buhârî, Sayd; Cihad;
menakib'ül-ensâr; meğazî; Müslim, imâre; Tirmizî, siyer; Nesâî, bey'at; Îbn
Mâce, keffarat; Dârimî, siyer; Ahmed b. Hanbel, 1, 226, 266, 316, 355; II, 215;
III, 22, 401, 430, 431, 467, 469; V, 71,
187; VI, 466.
Bir numara önceki
hadis-i şerifin şerhinde de ifâde ettiğimiz gibi, Mekke fethedildikten sonra,
orası İslârn ülkesi haline geldiğinden ve insanlar kitleler halinde Allah'ın
dinine girmeye başladığından dolayı Mekke'den Medine'ye hicret etmenin
farziyyeti kalkmış ve hicretin yerini cihad ile cihad için niyyet almıştır.
Binaenaleyh Allah yolunda cihad maksadıyla bulunduğu yeri terketmek, kıyamete
kadar meşru kalacaktır.
Hafız îbn Hacer'in
beyânına göre, islâmın ilk yıllarında hicretin farz kılınışının hikmeti
Mekke'de bulunan müstumanların oradaki kâfirlerin akıl almaz zulümlerine maruz
kalmalarıdır. Mekke kafirleri oradaki müs-İümanları dinlerinden döndürmek için
akla hayale gelmedik işkenceler uygulamaya başlayınca Allah Teâlâ zulme
uğrayan bu müslümanlar hakkında şu ayet-i kerimeyi indirmiştir:
"Kendilerine yazık eden kimselere, canlarını alırken melekler: Ne işte
îdiniz? dediler. (Bunlar): Biz yeryüzünde aciz düşürülmüştük, diye cevap
verdiler. Melekler dediler ki: Peki Allah'ın yeri geniş değil miydi, ki onda
göç edip gönlünüzce yaşayabileceğiniz bir yere gideydiniz? İşte onların durağı
cehennemdir. Ne kötü bir gidiş yeridir orası."[Nisa 97]
Bu hüküm, küfür
diyarında kalıp da orada dinini korumaktan ümidini kesen fakat hicret etmeye
gücü yeten kimseler için kıyamete kadar geçerlidir. Bu duruma düştüğü ve
hicrete de gücü yettiği halde hicret etmeyen kimseler hakkında Allah'ın Rasûlü
şöyle buyurmuştur;
"-Müslüman
olduktan sonra (Allaha) ortak koşan bir müşrik kafirlerden ayrılıp
müslömanlara katılmadıkça Allah onun hiçbir amelini kabnl etmei."[bk.
Nesâî, zekât; îbn Mâce, hudûd; Ahmed b. Hanbel, V, 4, 5.]
"Ben müşrikler
arasında yerleşip kalan kimselerden beriyim."[bk. 2645 numaralı hadis.]
Bu mevzuda
İbnü'l-A'râbî şunları söylüyor: "Hicret, küfür diyarından tslam
memleketine göç etmektir. Rasûlulİah (s.a.v.) zamanında hicret farz idi.
Hicretin farziyyeti, hayatı tehlikede olanlar için ondan sonra da devam
etmiştir. Esasen durdurulan hicret, Peygamber (s.a.v.) nerede olursa olsun,
onun yanma gitmek için yapılan hicrettir."
Metinde geçen
"fakat cihad ve niyet vardır" manasına gelen cümle hakkında et-Tıybî
(-743) ile diğer bazı ulema şunları söylemiştir:
"Bu istidrak,
kendinden sonraki hükmün kendinden evvelki hükme muhalif olmasını iktiza eder.
Mana şudur: Vatanından ayrılıp Medine'ye gitmekten ibaret olan hicret bitmiş,
yerini cihad sebebi ile memleketinden ayrılmaya bırakmıştır. Binaenaleyh cihad
sebebi ile hicret bakidir. Küfür diyarından kurtulmak, okumak için gurbete
çıkmak, fitneden kaçmak gibi halisane bir niyyetle yapılan hicret de öyledir.
Bunların hepsinde niyyet mu'teberdir."
İmam Nevevî diyor ki:
"Mânâ; hicretin sona ermesi ile inkıta'a uğrayan hayrı, cihad ve iyi
niyetle elde etmek mümkündür; demektir." İslam devletlerinin zayıflaması
veya müslümanların gayr-i müslim devletlerin idaresine geçmeleri neticesinde
hicret olayı hicretten sonra da günümüze kadar devam edegelmiştir. Gayr-i
müslim idaresinde kalan müslüman halk çeşitli zuîüm ve işkencelerle zorla
hristiyanlaştırılmaya veya dinsizleştiril-meye maruz kaldıkça, bunlar zaman
zaman İslâmî ülkelere hicret etmek için çare aramışlardır. Nitekim Endülüs ve
Sicilya ile Dobruca, Macaristan, Kuzey Sırbistan ve Kuzey Bosna (Miladi 9-12.
asırlarda) bunun en bariz misalleri olmuşlardır.