DEVAM: 144-145. Nefel
(Gazilere Ganimet Hissesinden Fazla Olarak Verilen Mükafat)
حَدَّثَنَا
هَنَّادُ
بْنُ
السَّرِيِّ
عَنْ أَبِي
بَكْرٍ عَنْ
عَاصِمٍ عَنْ
مُصْعَبِ بْنِ
سَعْدٍ عَنْ
أَبِيهِ
قَالَ جِئْتُ
إِلَى
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
يَوْمَ
بَدْرٍ
بِسَيْفٍ
فَقُلْتُ يَا
رَسُولَ
اللَّهِ
إِنَّ
اللَّهَ قَدْ
شَفَى صَدْرِي
الْيَوْمَ
مِنْ
الْعَدُوِّ
فَهَبْ لِي هَذَا
السَّيْفَ
قَالَ إِنَّ
هَذَا السَّيْفَ
لَيْسَ لِي
وَلَا لَكَ
فَذَهَبْتُ
وَأَنَا
أَقُولُ
يُعْطَاهُ
الْيَوْمَ
مَنْ لَمْ
يُبْلِ بَلَائِي
فَبَيْنَمَا
أَنَا إِذْ
جَاءَنِي الرَّسُولُ
فَقَالَ
أَجِبْ
فَظَنَنْتُ
أَنَّهُ
نَزَلَ فِيَّ
شَيْءٌ
بِكَلَامِي
فَجِئْتُ
فَقَالَ لِي
النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِنَّكَ
سَأَلْتَنِي هَذَا
السَّيْفَ
وَلَيْسَ
هُوَ لِي
وَلَا لَكَ
وَإِنَّ اللَّهَ
قَدْ
جَعَلَهُ لِي
فَهُوَ لَكَ
ثُمَّ قَرَأَ
يَسْأَلُونَكَ
عَنْ
الْأَنْفَالِ
قُلْ
الْأَنْفَالُ
لِلَّهِ
وَالرَّسُولِ
إِلَى آخِرِ
الْآيَةِ
قَالَ أَبُو
دَاوُد قِرَاءَةُ
ابْنِ
مَسْعُودٍ
يَسْأَلُونَكَ
النَّفْلَ
(Mus'ab
b. Sa'd'ın) Babasından (rivayet olunmuştur ki:) Bedir (savaşı) günü, peygamber
sallallahu aleyhi ve selleme, bir kılıç getirdim ve, "Ey Allah'ın Rasûlü,
bugün Allah, düşman (la savaşmak) dan kalbime bir şifa verdi. Binaenaleyh şu
kılıcı bana ver." dedim. "Bu kılıç benim de değildir. Senin de
değil." buyurdu. Bende "Bugün bu kılıç (bugünkü) benim başıma
gelenler, kendisinin başına gelmeyen bir kişiye verilecektir." diyerk
(oradan uzaklaşıp) gittim.
Ben (böyle düşünüp
durur) iken yanıma (Rasûlullah'ın göndermiş olduğu) bir elçi çıkageldi ve (Rasûlullah
seni çağırıyor) "Haydi emrine icabet et" dedi. Ben de (Biraz önceki)
sözümle ilgili olarak, bir ayet indiğini zannetim. Ve derhal (Hz. Peygamberin
huzuruna) geldim. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana:
"Sen (biraz önce) bu
kılıcı benden iste(miş)tin. (O zaman) bu kılıç ne benimdi ne de senindi, (şimdi
ise)Allah onu bana verdi (Ben de sana veriyorum) Binaenaleyh şimdi o
senindir." buyurdu. Sonra da Sana savaş ganimetlerinden sorarlar, de ki:
Ganimetler Allah'ın ve Rasûlünündiir...”[Enfâl 1] (ayetini) sonuna kadar okudu.
İzah:
Müslim, cihad; Tirmizi,
tefsir Enfal 7
Bu hadis-i şerif,
ganimet malından, kimseye bir şey vermenin helal olamayacağına delalet ediyorsa
da Kadı lyaz:
"İhtimal bu hadis,
ganimet ayeti inmezden ve ganimet helal kılınmazdan önce varid olmuştur.
Doğrusu da budur. Hadis buna delalet ediyor. Zira hadisin tamamında peygamber
sallallahü aleyhi ye sellemin ayet indikten sonra Hz. Sa'd'a:
"Al kılıcını! Sen onu
istediğin vakit o ne benimdi ne senin. Şimdi Allah onu bana verdi, ben de sana
veriyorum.'* buyurduğu rivayet olunmuştur." Diyor.[bk. Sahih-i Müslim
Tercüme ve Şerhi, VIII, 481.] Bu mevzuda fazla tafsilat için 2740 numaralı
hadisin şerhine de bakılabilir.
Konumuzla ilgili bu
hadiste sözkonusu edilen Hz. İbn Mes'ud'un kıraati cumhurun kıraatından iki
cihetten farklıdır:
a) Cumhur ulemanın;
enfal şeklinde çoğul olarak okuduğu kelimeyi İbn Mes'ud tekil olarak
"nefl" şeklinde okumuştur.
b) Cumhurun kıraatinde
enfal kelimesinden önce harf-i cerri bulunduğu halde, İbn Mes'ûd'un kıraatinde
^ harf-i cerri yoktur.
Bu farklı iki kıraat
tarzı, ayete iki ayrı mana vermeyi gerektirir.
Cumhur'un okuyuşuna
göre âyete "Sana ganimetlerin hükmünü soruyorlar." şeklinde mana
vermek gerekirken, İbn Mes'ûd'un kıraati Halk senden ganimet istiyor"
şeklinde mana vermeyi gerektirir.
Müslim'in rivayetinde
ise; mevzumuzu teşkil eden bu hadis, şu manaya gelen lafızlarla rivayet
edilmiştir. "Babam (ganimetin) beşte bir (in) den bir kılıç aldı. Ve onu
peygamber (s.a.v.)'e getirerek bunu bana hibe et dedi. Fakat o razı olmadı.
Bunun üzerine Allah (Azze ve Celle): "Sana enfalin hükmünü soruyorlar. De
ki: Enfâl Allah ve Rasûlüne aittir..”[Enfâl 1] ayet-i kerimesini
indirdi."[Müslim, cihad] Müslim'in bu rivayetinde bir kapalılık vardır.
Çünkü Müslim'in bu rivayetinde "beşte bir" anlamına gelen
"humus" kelimesi, bulunmaktadır. Oysa humusun hükmü ile ilgili
olarak inen"... Bilin ki ganimet aldığınız şeylerin beşte biri Allah'a,
rasûlüne ve (Allah'ın rasûlü ile) akrabalığı bulunan (lar)a, yetimlere,
yoksullara ve yolcu (lar)a aittir..."[Enfâl 41] mealindeki ayet-i kerime,
Bedir savaşından epey bir zaman sonra inmiştir. Hatta bu sebeple ulemadan
bazıları, Enfal suresinin bu 41. ayet-i kerimesinin, yine Enfal suresinin 1.
ayetini neshettiğini söylemişlerdir. Müslim'in, Bedir savaşı ganimetleriyle
ilgili bu rivayetinde humustan bahsedilmesi izahı güç bir hususdur.
Bu hadis-i şerifte
bulunan izahı güç meselelerden biri de, Bedir savaşında, daha ganimetlerin ve
dolayısıyla selebin hükmüyle ilgili bir ayet inmemişken, Rasûl-i Zişan
Efendimizin gazileri harbe teşvik için, "Kim bir kafiri öldürürse selebi
öldürene olur.”[bk. 2738 no'lu hadis ve şerhi.] ve buyurduğu halde, Sa-id b.
el-As'ı öldüren ve onun kılıcını hakkeden Sa'd b. Ebi Vakkas hazretlerini bu
kılıcı almaktan menetmesidir.
Herhalde, buna şöyle
cevap vermek mümkündür: Bilindiği gibi eski ümmetlere harp ganimetlerini yemek
haramdı. Onlar, ganimetleri yakarlardı. Ateşin ganimetleri yakmasıganimetlerin
Allah tarafından kabulünün alameti sayılırdı. Hz. Peygamber, İslâm dininin
kolaylık dini olduğunu bildiği için, Allah'ın birgün bu ümmete ganimetlerden
faydalanmayı helal kılacağını ümid ediyordu. Ayrıca, Allahü Teâlâ'nın indirmiş
olduğu "Allah yolunda savaş. Sen yalnız kendinden sorumlusun! İnananları
da (savaşa) teşvik et...”[Nisa 84] "Ey Peygamber, mü1 m inler i savaşa
teşvik et..."[Enfâl 65] gibi ayetleri de, mü'minleri savaşa teşvik etmeyi
emrediyordu. Hz. Peygamber, bu ayetlerin tavsiyesine uyarak ve ele geçen
ganimetlerin de helal kılınacağını ümid ederek "Kim bir kafiri öldürürse
selebi onun olacaktır inşaallah" anlamındaki sözlerle, onlan harbe teşvik
etti. Bir taraftan da ganimetlerin helal kılındığını haber veren bir ayetin
inmesini de dört gözle bekliyodu. Sa'd b. Ebî Vakkas hazretleri öldürmüş
olduğu Said b. el-As'ın kılıcını istediği sırada, henüz bu mevzuyu açıklığa
kavuşturan bir ayet-i kerime gelmemişti. Fakat birz sonra AI-lahu Teâlâ
"... Ganimetler Allah'ın ve Rasûlünündür..."[Enfâl 1] ayet-i kerimesini
indirip ganimetlerin taksimini Rasûlünün takdir ve arzusuna bıraktığını
açıklayınca, hemen Hz. Sa'd b. Ebi Vakkas'ın isteğini hatırlayıp derhal o
kılıcı, kendisine teslim ederek onun arzusunu yerine getirdi.