بَاب
فِي
الرُّخْصَةِ
فِي
السِّلَاحِ
يُقَاتَلُ
بِهِ فِي
الْمَعْرَكَةِ
132. Ganimetlerin
Taksiminden Önce Ganimetler Arasında Bulunan Silahların Savaşta Kullanılması
Caizdir
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
الْعَلَاءِ
قَالَ
أَخْبَرَنَا
إِبْرَاهِيمُ
يَعْنِي ابْنَ
يُوسُفَ قَالَ
قَالَ أَبُو
دَاوُد هُوَ
إِبْرَاهِيمُ
بْنُ يُوسُفَ
بْنِ
إِسْحَقَ
بْنِ أَبِي إِسْحَقَ
السُّبَيْعِيُّ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ أَبِي
إِسْحَقَ
السُّبَيْعِيِّ
قَالَ حَدَّثَنِي
أَبُو
عُبَيْدَةَ
عَنْ أَبِيهِ
قَالَ
مَرَرْتُ
فَإِذَا
أَبُو جَهْلٍ
صَرِيعٌ قَدْ
ضُرِبَتْ
رِجْلُهُ
فَقُلْتُ يَا
عَدُوَّ
اللَّهِ يَا
أَبَا جَهْلٍ
قَدْ أَخْزَى
اللَّهُ
الْأَخِرَ
قَالَ وَلَا
أَهَابُهُ
عِنْدَ
ذَلِكَ فَقَالَ
أَبْعَدُ
مِنْ رَجُلٍ
قَتَلَهُ قَوْمُهُ
فَضَرَبْتُهُ
بِسَيْفٍ
غَيْرِ طَائِلٍ
فَلَمْ
يُغْنِ
شَيْئًا
حَتَّى
سَقَطَ سَيْفُهُ
مِنْ يَدِهِ
فَضَرَبْتُهُ
بِهِ حَتَّى
بَرَدَ
Ebû Ubeyde, babası
(Abdullah)dan; demiştir ki: (Bedir savaşı sona erince ölüler arasında)
dolaşmaya başladım. Bir de ne göreyim Ebu Cehil ayakları kesilmiş bir halde
yere yıkılmış yatıyor. Bunun üzerine: Ey Allah'ın düşmanı Ebu Cehl, gerçekten
Allah hayırdan uzak olan (senin gibi) bir kimseyi (nihayet bu şekilde) rezil
etti dedim ve bunu söylerken kendisinden (hiç) korkmadım. O, da: Bir kimseyi
kavminin öldürmesinde şaşılacak ne vardır? diye cevap verdi. Bunun üzerine işe
yaramaz bir kılıçla ona vurdum bu darbeyi önleyemedi. Kılıcının elinden düşmesi
üzerine kılıcıyla ölünceye kadar vurdum.
İzah:
Bu hadis-i §erif, bir
mücahidin henüz taksim edilmemiş olan ganimet
mallan arasındaki bir silahı düşmana karşı kullanmak için
almasının bir sakıncası olmadığına harp bittikten sonra da onu ganimet mallan
arasına iade etmek gerektiğine delil teşkil ediyor. Her ne kadar Hz. Abdullah
b. Mes'ud, Ebu Cehlin silahını alıptâ ona kendi silahıyla vurduğu zaman Hz.
Peygamber orada yoktuysa da Hz. Abdullah'ın bu silahı Ebu Cehl'e karşı
kullanmasından Rasulullah'ın habersiz olduğu ve dolayısıyla buna izin verip
vermediğinin belli olmadığı anlamına gelmez.
Çünkü Rasûlullah
(s.a.v.), taksim edilmemiş olan ganimet malları arasındaki silahları düşmana
karşı kullanma hususunda izin vermemiş olsaydı veya bu silahları düşmana karşı
kullanmanın hükmü üzerinde kesin bir açıklama yapmamış olsaydı Hz. Abdullah bu
kılıcı Ebu Cehl'e karşı kullanamazdı.
Ayrıca bu hadiseyi Hz.
Peygamberin sonradan işitip de Hz. Abdullah*-ın bu davranışını tasvip etmiş
olması da mümkündür.