بَاب
فِي
الْمُصْحَفِ
يُسَافَرُ
بِهِ إِلَى
أَرْضِ
الْعَدُوِّ
81. Bir Kimsenin
Yanında Bulunan Bir Mushafla Birlikte Düşman Ülkesine Yolculuk Yapması
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
مَسْلَمَةَ
الْقَعْنَبِيُّ
عَنْ مَالِكٍ
عَنْ نَافِعٍ
أَنَّ عَبْدَ
اللَّهِ بْنَ
عُمَرَ قَالَ
نَهَى
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَنْ يُسَافَرَ
بِالْقُرْآنِ
إِلَى أَرْضِ
الْعَدُوِّ
قَالَ
مَالِكٌ
أُرَاهُ
مَخَافَةَ
أَنْ يَنَالَهُ
الْعَدُوُّ
Abdullah b. Ömer
(r.a.)'den; demiştir ki: "Rasûllullah (s.a.v.) Kur'an la birlikte düşman
ülkesine yolculuk yapmayı yasakladı."
(Bu hadisin
râvilerinden) Mâlik dedi ki, öyle zannediyorum ki (yasaklama) düşmanın Kur'ânı
ele geçirmesi korkusundandır."
İzah:
Buhari, cihad; Müslim,
imâre; İbn Mâce, cihâd; Muvatta, cihâd; Ahmed b. Hanbel II, 6,7,10,55,63,128;
V, 448.
Hafız İbn Hacer'in
açıklamasına göre hadisin sonunda bulunan "bu (yasaklama), düşmanın
Kuran’ı ele geçirmesi korkusundandır." Cümlesinin Hz. Nebie mi yoksa
râvilerden birine mi ait olduğu meselesi Hadis uleması arasında ihtilaflıdır.
Bu sebeple bazıları bu sözü Hz. Nebie ait bir sözmüş gibi rivayet ederken bazıları
da İmam Mâlik'e ait bir sözmüş gibi rivayet etmişlerdir. Aslında bu söz imam
Malik'in bu hadisle ilgili bir açıklamasından ibarettir.
İbn Abdilberr'in açıklamasına
göre yanında mushaf bulunan bir kimsenin, düşmana yenilmesinden korkulan küçük
bir cemaat içerisinde düşman ülkesine seyahat etmesinin caiz olmadığında tüm
fıkıh uleması ittifak etmişlerdir. Ancak düşmana galip geleceğinden emin olunan
bir askeri birlik içerisinde bulunan bir kimsenin yanındaki mushafla düşman
ülkesine girip girmemesi meselesi ulema arasında ihtilaflıdır. İmam Malik bunu
da caiz görmemiştir. İmam Ebû Hanife'ye göre düşmana galib geleceğinden emin
olunan bir askeri birlik içerisinde bulunan bir kimsenin yanındaki mushafla
düşman ülkesine girmesinde bir sakınca yoksa da, düşmana yenileceğinden
korkulan küçük askeri birlikler içerisinde bulunan bir kimsenin mushafla
düşman ülkesine girmesi caiz değildir. İmam Şafiî'ye göre ise, düşmana yenilme
korkusu bulunsa da bulunmasa da, düşman ülkesine mushafla girmek tahrimen
mekruhtur.
Bu yasağın sebebi
mushafın kafirlerin eline geçmesi ve kafirlerin de ona hakaret etme fırsatını
bulmaları tehlikesidir. Mushafa hakaret edilmesine imkan verilmesinin haram
olduğunda ise, ihtilaf yoktur.
Bu sebeple bu hadis-i
Şerifin, kafire mushaf satmanın haram olduğuna delâlet ettiğine hükmedildiği
gibi,kafireKur'an öğretmenin caiz olmadığına hükmedenler de olmuştur. Nitekim
İmam Malik kâfire Kur'an öğretmenin caiz olmadığına hükmetmiştir. İmam Ebu
Hanife'ye göre ise, kafire Kur'an öğretmek 'kayıtsız şartsız caizdir. İmam
Şafii'den bu görüşlerin ikisi de rivayet edilmiştir.
Mâlikîlerden bazıları
"Kâfirlere delil gösterebilmek için Kur'an'ın bazı âyetlerini onlara
Öğretmekte herhangi bir sakınca yoksa da kâfirlere Kur'an âyetlerinin bundan
fazlasını öğretmek caiz olmaz." demişlerdir. Nitekim Hz. Nebiin İslama
davet için Kur'an-ı Kerim'in bazı âyetlerini Herakliyus'e göndermiş olması da
bu görüşü teyid etmektedir.
İmam Nevevi'nin
açıklamasına göre "kâfirlere içerisinde âyet bulunan bir mektup yazıp
göndermenin caiz olduğunda ulema ittifak etmişlerdir. Fıkıh kitapları gibi
içinde âyet ve hadis bulunan kitapları düşman ülkesine sokmanın caiz olmadığını
söyleyenler olduğu gibi, içerisinde âyet ve hadis bulunmayan ilmi eserleri
düşman ülkelerine sokmanın bile caiz olmadığını söyleyenler de vardır.[bk.
Zürkâni, Şerhu'l-Muvatta, III, 287-288.]