SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

CİHAD BAHSİ

<< 2542 >>

بَاب فِي كَرَاهِيَةِ جَزِّ نَوَاصِي الْخَيْلِ وَأَذْنَابِهَا

41. Atların Yele Ve Kuyruklarını Kesmenin Kerahati

 

حَدَّثَنَا أَبُو تَوْبَةَ عَنْ الْهَيْثَمِ بْنِ حُمَيْدٍ ح و حَدَّثَنَا خُشَيْشُ بْنُ أَصْرَمَ حَدَّثَنَا أَبُو عَاصِمٍ جَمِيعًا عَنْ ثَوْرِ بْنِ يَزِيدَ عَنْ نَصْرٍ الْكِنَانِيِّ عَنْ رَجُلٍ وَقَالَ أَبُو تَوْبَةَ عَنْ ثَوْرِ بْنِ يَزِيدَ عَنْ شَيْخٍ مِنْ بَنِي سُلَيْمٍ عَنْ عُتْبَةَ بْنِ عَبْدٍ السُّلَمِيِّ وَهَذَا لَفْظُهُ أَنَّهُ سَمِعَ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ لَا تَقُصُّوا نَوَاصِي الْخَيْلِ وَلَا مَعَارِفَهَا وَلَا أَذْنَابَهَا فَإِنَّ أَذْنَابَهَا مَذَابُّهَا وَمَعَارِفَهَا دِفَاؤُهَا وَنَوَاصِيَهَا مَعْقُودٌ فِيهَا الْخَيْرُ

 

Utbe b. Abd es-Sülemî'den rivayet olunduğuna göre, Kendisi Rasûlullah (s.a.v.)'i şöyle buyururken işitmiştir: "Atların alın(larındaki saç)lannı, yelelerini ve kuyruklarını kırkmayınız. Çünkü kuyruğu onun yelpazesidir, yelesi elbisesidir, alınlannda ise, hayırlar düğümlenmiştir."

 

 

İzah:

Ahmed b. Hanbel, IV, 184; Beyhâkî, es-Sünenu’I-kübrâ, VI, 331.

 

Atların alınlarından sarkan perçemlerim kesmek doğru değildir.Çünkü cihad için beslenen atlar sahiplerinin devamlı olarak cihad sevabı kazanmalarına ve ganimetler elde etmelerine vesile olan hayırlı yaratıklardır. Atların alınlarında hayırların toplanma­sından maksat, onlar vasıtasıyla elde edilen sevaplar ve ganimetlerdir. Ni­tekim "Birinize ölüm geldiği zaman mal bırakırsa...”[Bakara 180] âyet-i kerimesin­de de "hayr" kelimesi, mal anlamında kullanılmıştır. İşte böyle hayırlı olan bu hayvanların en şerefli organları alınları olduğu için alınlarında bulunan perçemlerini kesmek uygun görülmemiştir.

 

Atın alnından murad alnına sarkan yelesidir. Hattâbî ve diğer bazı âlimler alın kelimesiyle atın bütününün kastedildiğini söylemişlerdir. "Ha­yır düğümlenmiştir" cümlesinden murad, hayr düğümlenmiş gibi onlar­dan ayrılmaz demektir. Burada bir istiâre-i mekniyye vardır. Çünkü hayır maddi şeylerden değildir ki, alnının üzerine düğümlensin. Lâkin burada aklî olan şey, maddi gibi tasavvur edilmiş ve mübalağa yolu ile maddeye verilen hüküm ona da verilmiştir. Alım zikretmek istiareyi tecrit içindir. Ayrıca onları soğuktan ve sıcaktan koruyan yeleleri ile, kendilerini rahat­sız eden zararlı böcekleri kovalamalarına yarayan kuyruklarını kesmek de hoş karşılanmamıştır. Bu hadisin senedinde kendisinden, "bir adam" diye bahsedilen râvinin kimliği meçhuldür. Fakat bu hadis diğer hadislerle tak­viye edilmiştir. Bu hadis-i şerif ile, Buhfiif de geçen; "uğursuzluk (telakki­si adet olarak) ancak üç şeyde; atta, kadında, evde hâsıl olur.”[bk. Miras Kâmil, Tecrid Tercemesi, VIII, 360.] mea­lindeki hadis-i şerifin arasında bir çelişki bulunduğu söylenemez. Çünkü Buhârî'deki hadis, câhiliyye dönemindeki arapların uğursuzluk telakkileri­ni belirtmek için söylenmiştir. Islâmiyette ise, bu sayılan şeylerde uğursuz­luk söz konusu değildir. Nitekim Tahâvî*nin rivayet ettiği bir hadis-i şerif­te bildirdiğine göre, uğursuzluk konusunda Hz. Âişe'ye bir soru sorulmuş da Hz. Âişe buna şöyle cevap vermiştir; "Kur'ân'ı Muhammed'e gönde­ren Allah'a yemin ederim ki, katiyyen Rasûlullah (s.a.v.) böyle bir şey söy­lememiştir. O yalnız câhiliyye halkının kadınla, evle ve atla teşe'üm ettik­lerini bildirmiştir."[bk. Miras Kâmil, Tecrid Tercemesi, V, 361.]