بَاب
النَّهْيِ
أَنْ يُخَصَّ
يَوْمُ السَّبْتِ
بِصَوْمٍ
52. Sadece Cumartesi
Günleri Oruç Tutmanın Yasak Oluşu
حَدَّثَنَا
حُمَيْدُ
بْنُ
مَسْعَدَةَ
حَدَّثَنَا
سُفْيَانُ
بْنُ حَبِيبٍ
ح و حَدَّثَنَا
يَزِيدُ بْنُ
قُبَيْسٍ
مِنْ أَهْلِ
جَبَلَةَ حَدَّثَنَا
الْوَلِيدُ
جَمِيعًا
عَنْ ثَوْرِ
بْنِ يَزِيدَ
عَنْ خَالِدِ
بْنِ
مَعْدَانَ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
بُسْرٍ
السُّلَمِيِّ
عَنْ
أُخْتِهِ
وَقَالَ
يَزِيدُ الصَّمَّاءِ
أَنَّ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ لَا
تَصُومُوا يَوْمَ
السَّبْتِ
إِلَّا فِي
مَا
افْتُرِضَ
عَلَيْكُمْ
وَإِنْ لَمْ
يَجِدْ
أَحَدُكُمْ
إِلَّا
لِحَاءَ عِنَبَةٍ
أَوْ عُودَ
شَجَرَةٍ
فَلْيَمْضَغْهُ
قَالَ
أَبُو دَاوُد
وَهَذَا
حَدِيثٌ
مَنْسُوخٌ
Abdullah b. Büsr
es-Sülemî kızkardeşi (Yezid'in rivayetine göre) Samma'dan
Rasûlullah (s.a.v.)'in
şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Cumartesi günü size farz kılınanın
dışında oruç tutmayınız. Sizden biriniz (orucu bozmak için) üzüm çubuğu kabuğu
veya bir ağaç dalından başka birşey bulamazsa, onu çiğnesin (orucu
bozsun)."
Ebû Dâvud, "Bu
hadis neshedilmiştir.” dedi.
Diğer tahric: Tirmizî,
savm; İbn Mâce, siyam; Ahmed b. Hanbel, IV, 189; VI, 368; Dârimî, savm 40.
İzah:
Tirmizî, bu hadis için
"hasendir" dedikten sonra şu mutalaayı yürütür: "Bu hadisteki
kerahetin manası, insanın sadece cumartesi günü oruç tutmasıdır. Çünkü
yahudiler cumartesi gününe ta'zim ederlerdi."
Münzirî de şöyle der:
"bu hadis Abdullah b. Büsr vasıtasıyla Nebi s.a.v.’den ve Sammâ
vasıtasıyla Rasulullah s.a.v.'in eşi Aişe (r.anha)'dan rivayet edilmiştir.
Nesâî bu hadisler muzdaribtir demiştir."
Hadis-i şerifin zahiri
cumartesi günleri nafile oruç tutmanın caiz olmadığına, ramazan, keffâret ve
nezir oruçlarının ise, tutulabileceğine işaret etmektedir. Fakat bazı
rivayetlerde Nebi (s.a.v.)'in bu günde oruç tuttuğu bildirilmektedir. Meselâ
Nesâî, Beyhakî, Hâkim ve İbn Hibbân'ın Küreyb'den rivayet ettikleri bir habere
göre; Ashabdan bazıları Hz. Nebi'in en çok oruç tuttuğu günleri sorması için
Kureyb'i, Ümmü Seleme (r.anha)ya gönderirler. Ümmü Seleme, Küreyb'in sorusuna;
"Cumartesi ve pazar günleri" karşılığını verir. Küreyb hadiseyi
naklen şöyle devam ediyor: "Ben; beni gönderenlerin yanına döndüm. Sanki
söylediğimi beğenmediler ve hepsi birden kalkıp Ümmü Seleme'ye varıp sordular.
O da Küreyb doğru söylemiş, Hz. Nebi o günler müşriklerin bayram günleridir ben
onlara muhalefet etmek istiyorum, buyurdu" dedi."
Tirmizî de Aişe
(r.anha)'dan Rasûlullah (s.a.v.)'in bir ay cumartesi pazar ve pazartesi, diğer
ay da salı, çarşamba ve perşembe günleri oruç tuttuğunu rivayet etmiştir.
Ancak Hz. Nebidin
cumartesi günü oruç tutmayı nehyettiğini gösteren hadis ile kendisinin o gün
oruç tuttuğunu ifade eden hadisler arasında bir tezat yoktur. Çünkü Hz. Nebi
cumartesi günleri bir gün sonrası olan pazar günüyle birlikte oruç tutmuş,
sadece cumartesi gününün orucunu ise, men etmiştir. Bu da, hadisler arasında
çelişki olmasını gerektirmez.
Hanefî, Şafiî Hanbeli
mezhepleri, üzerinde durduğumuz hadisi esas alarak sadece cumartesi günleri oruç
tutmanın mekruh olduğu sonucuna varmışlardır.
İmam Malik ve bir grub
âlim, cumartesi günü başka gün eklenmeden de olsa, oruç tutmanın mekruh
olmadığı görüşündedirler. Bunlar izahım yapmakta olduğumuz hadisin mensuh
olduğunu, değilse zayıf olduğunu ileri sürerler İmam Malik, bu hadisin yalan
olduğunu, çünkü Ebû Dâvud'da Abdullah b. Büsr'ün kız kardeşi Samma vasıtasıyla
Hz. Nebi'den, İbn Hıbban da Abdullah'ın babası Büsr'den, bir başka yerde ve
Abdullah b. Büsr'ün kız kardeşi Samma'dan onun da Hz. Aişe'den rivayet
ettiğini bu sebeple hadisin "muzdarib" olduğunu söyler.
Ancak İmam Mâlik'in her
iki iddiası da kabule şâyân değildir. Çünkü hadisin neshedildiğine dair hiçbir
işaret yoktur. Eğer bu hadisin yukarıda Ümmü Seleme'den nakledilen hadisle
neshedildiğini kasdetmişse, bu kabul edilmez. Çünkü önceden de belirtildiği
üzere Ümmü Seleme hadisinde Hz. Nebi'in cumartesi ve pazar günleri oruç
tuttuğu bildirilmektedir. Üzerinde durduğumuz hadisteki cumartesi günü
orucunun neh-yedilmesinin de sadece cumartesiyle ilgili olan oruç olarak
te'vili mümkündür.Birbirleri arasında tezat görünümü olan hadisleri te'vil
mümkünse, nesh yönünü araştırmadan te'vil etmek d'aha evlâdır.
Hadiste ızdırap olduğu
için bunun zayıf sayılması da isabetli değildir. Çünkü ızdırap sahâbîler
arasındadır ve sahâbîlerin hepsi âdildirler. Onun için bu, hadisin sıhhatine
zarar vermez.
Metinde görüldüğü gibi
Ebû Dâvud da bu hadisin mensûh olduğunu söylemiştir.
Telbîs adındaki
kitapta, "Ebû Dâvud bu hadisin mensuh olduğunu iddia etmiştir. Ancak
bundaki nesh yönü açık değildir" denildikten sonra şu mütalaa
yürütülmüştür: "Ebû Davud'un nesh görüşüne varışı, Hz. Nebi'in önce ehl-i
kitaba muvafakat etmeyi sevdiği sonra ise, "onlara muhalefet edin"
buyurmuş olmasından dolayı olabilir. Hz. Nebi'in cumartesi günü orucunu
nehyetmesi ilk hale, o günde oruç tutması da sonraki hale muvafık olur. İşte
nesh yönü bu olabilir."
Bu izah, Ebû Davud'u
hadiste nesh olduğu görüşüne götüren düşüncenin ne olduğunu açıklamaktadır.