بَاب
صِيَامِ
أَيَّامِ
التَّشْرِيقِ
50. Teşrik Günlerinin
Orucu
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
مَسْلَمَةَ
الْقَعْنَبِيُّ
عَنْ مَالِكٍ
عَنْ يَزِيدَ
بْنِ
الْهَادِ
عَنْ أَبِي
مُرَّةَ مَوْلَى
أُمِّ هَانِئٍ
أَنَّهُ
دَخَلَ مَعَ
عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عَمْرٍو
عَلَى
أَبِيهِ
عَمْرِو بْنِ الْعَاصِ
فَقَرَّبَ
إِلَيْهِمَا
طَعَامًا
فَقَالَ كُلْ
فَقَالَ
إِنِّي
صَائِمٌ فَقَالَ
عَمْرٌو كُلْ
فَهَذِهِ
الْأَيَّامُ
الَّتِي
كَانَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
يَأْمُرُنَا
بِإِفْطَارِهَا
وَيَنْهَانَا
عَنْ
صِيَامِهَا
قَالَ
مَالِكٌ وَهِيَ
أَيَّامُ
التَّشْرِيقِ
Ümmü Hâni'nin azatlısı
Ebu Mürre'den rivayet edildiğine göre, Abdullah b. Amr b. el-As'la birlikte
Abdullah'ın babası Amr b. el-As'ın huzuruna girmiş. Amr b. el-As (r.a.) onlara
yemek getirip: Ye! demiş.Abdullah: Ben oruçluyum.
Amr: Ye, bugünler
Rasûlullah (s.a.v.)'in bize oruç tutmamayı emredip, tutmayı men'ettiği
günlerdir.
Râvi Mâlik dedi ki; O
günler teşrik günleridir.
İzah:
Muvatta, hac; Hakim,
Müstedrek, I, 435.
Ebû Mürre Yezid
el-Haşimî el-Hicâzî Ukayi b. Ebi Tâlib'in azatlısı olduğunu söyleyenler de
vardır. Ümmü Hânî, Ebu'd-Derdâ, Amr b. el-As ve Ebû Vâkid el-Leysî gibi
sahabilerden hadis, rivayet etmiştir.
Teşrik günleri:
Zilhicce ayının on bir, on iki ve on üçüncü günleri yani kurban bayramının iki,
üç ve dördüncü günleridir. Bu günlerde kurban etleri kurutulmak üzere güneşin
altına serildiği için bu isim verilmiştir.
Ebü Dâvud'daki metne
göre Ebu Mürre hadisi Amr b. el-As (r.a.)'dan doğrudan doğruya kendisi, İmam
Malik'in rivayetinde ise Amr b. el As'ın oğlu Abdullah vasıtasıyla
nakletmektedir.
Bu haberden
anladığımıza göre Ebû Mürre ile Abdullah b. Amr b. el-As teşrik günleri
içerisinde Amr b. el-As'ın yanma varmışlar. Abdullah oruçlu imiş. Bu yüzden
babasının ikram ettiği yemeği oruçlu olduğunu söyleyerek yemek istememiş. Bunun
üzerine Amr b. el-As (r.a.) Hz. Peygamber'in teşrik günlerinde oruç tutmayı
men'ettiğini haber vermiş. Bu rivayette Ebu Murre ile Abdullah'ın, Amr b. el-As'ın
yanına girdiği günlerin teşrik günleri olduğu râvîlerden Malik tarafından
açıklanmıştır. Ancak Hz.Peygamber'in bizzat teşrik günlerini anarak o günlerin
oruç günleri değil, yeme-içme günleri olduğunu bildirdiği hadisler de vardır.
Meselâ bundan sonra gelecek olan hadis bunlardandır. Ahmed b. Hanbel'in Sa'd b.
Ebî Vakkas (r.a.)'dan rivayet ettiği bir haberde de Hz. Peygamberdin Sa'd b.
Ebî Vakkas'a teşrik günlerinin oruç günleri değil, yeme içme günleri olduğunu
halka ilan etmesini emrettiği rivayet edilmektedir. Yine Ahmed b. Hanbel ve
İmam Müslim'in Ka'b b. MahVten rivayet ettikleri bir haber de Sa'd b.
EbiVakkas'ın rivayetine benzemektedir, Enes b. Mâlik de; "Rasûlullah
(s.a.v.), senede beş gün oruç tutmayı yasak etti. Bunlar ramazan bayramı,
kurban bayramı ve üç günlük teşrik günleridir" demiştir.
Bu haberler Teşrik
günlerinde oruç tutmanın caiz olmadığını göstermektedir. Ali b. Ebî Tâlib,
Davud-ı Zâhiriî, Hasen el-Basrî, Atâ, Leys b. Sa'd, îbn Aliyye, tmam Azam Ebu
Hanife ve talebeleri, Îbnu'l-Münzir ve Şâfiîlerin meşhur görüşü bu şekildedir.
îmam Malik, Evzâî ve
îshak' ve imam Şafiî'nin evvelki görüşüne göre, temettü' haccı yapıp da hedy
bulamayan ve Zilhicce'nin onundan önce üç gün oruç tutamayan kişi teşrik
günlerinde oruç tutabilir. Bu görüş aynı zamanda Hz. Aişe, Abdullah b. Ömer ve
Urve b. Zübeyr'den de nakledilmiştir. Bu görüş sahibleri Buhârî'de bulunan ve
İbn Ömer'den nakledilen şu esere dayanırlar.
"Umre ile haccı
birleştirenler Arafe gününe kadar oruç tutsun. Hedy bulamamış ve (arafe gününe
kadar) oruç tutmamışsa Mina (teşrik) günlerinde oruç tutar."
Yine Buhâri'nin İbn
Ömer ve Hz. Aişe'den naklettiği şu haber de bu görüş için delildir. "Hedy
bulamayanlar hâriç, teşrik günlerinde oruç tutmaya izin verilmedi."
Zübeyr b. el-Avvâm, Ebu
Talha ve Esved b. Yezid'e göre ise teşrik günlerinde oruç tutmak mutlak olarak
caizdir. Her halde bu günlerin orucunun men'edildiğni gösteren hadisler bu
zatlara ulaşmamıştır.
Aynî, teşrik günlerinin
orucu konusunda dokuz ayrı görüş nakletmiş-tir. Bunların en meşhurları yukarıda
nakledilenlerdir. Aynî, bu günlerde orucun menedildiğine dair otuz kadar
sahâbiden nakil olduğunu söyleyerek buna rağmen orucu caiz görenlere
şaşkınlığını ifâde eder.