SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SAVM BAHSİ

<< 2372 >>

بَاب فِي الرُّخْصَةِ فِي ذَلِكَ

29. Oruçlunun Kan Aldırması Konusunda Ruhsat

 

حَدَّثَنَا أَبُو مَعْمَرٍ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَارِثِ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ عِكرِمَةَ عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ احْتَجَمَ وَهُوَ صَائِمٌ

 

قَالَ أَبُو دَاوُد رَوَاهُ وُهَيْبُ بْنُ خَالِدٍ عَنْ أَيُّوبَ بِإِسْنَادِهِ مِثْلَهُ وَجَعْفَرُ بْنُ رَبِيعَةَ وَهِشَامُ بْنُ حَسَّانَ عَنْ عِكْرِمَةَ عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ مِثْلَهُ

 

İbn Abbâs (r.a.)'dan rivâye tedüdiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.) oruçlu iken kan aldırmıştır.

 

Ebû Dâvûd der ki: Vüheyb b. Halid bu hadîsin benzerini aynı isnadla Eyyûb'dan, Cafer b. Rabîa ve Hişam yani İbn Hassan da İkrime vasıtasıyla İbn Abbas'dan rivayet etmişlerdir.

 

 

Diğer tahric: Buhâri, tıp; Tirmizî, savm; İbn Mâce, sıyâm; Muvatta sıyâm; Beyhâkî, es-Sünenü'l-kübrâ,  IV, 268.

 

İzah:

Bu ve bu bâbda gelecek diğer hadîsler, oruçluyken hacamat aletiyle kan aldırmanın caiz olduğunu ve bu ha­reketin orucu bozmayacağını göstermektedir. Bundan önceki babın ilk ha­dîsinin açıklamasında ifâde edildiği gibi, ulemânın cumhuru bu görüşte­dir. Yine orada geçtiği gibi bazı âlimler oruçlu iken kan aldırmanın orucu bozmamakla beraber mekruh olduğunu söylerken, bazılanda kerâhati za­afa bağlamışlardır. Yânî, kan aldırmak oruçluyu zayıflatacak, halsiz kal­masına sebep olacaksa mekruh, aksi halde mekruh değil demişlerdir. Bu görüş Hanefîlere aittir.

 

Cumhûr-ı ulemâ bundan evvelki bâbda geçen ve kan aldırmanın oru­cu bozacağını bildiren hadisin mensûh olduğunu söylemişlerdir. Bu hadî­sin neshine delâlet eden haberler şunlardır:

 

Dârekutnî, Ebû Saîd el-Hudrî'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir;

 

"Rasûlullah (s.a.v.) oruçlunun öpmesine ve hacamat âleti ile kan aldır­masına ruhsat verdi."

 

Dârekutnî bu hadîsin bütün ravîlerinin güvenilir kişiler olduklarını söyler.

 

Yine Dârekutnî, Enes b. Mâlik (r.a.)'ın şu sözlerini nakleder:

 

"Oruçlunun kan aldırmasının mekruh görülmesi ilk önce Cafer b. Ebî Tâlib için olmuştur. Rasûlullah (s.a.v.) ona, kan aldırırken uğramış ve bu ikisi yânî kan alan ve aldıranın oruçları bozuldu buyurmuş sonra ise, oruçlunun kan aldırmasına ruhsat vermiştir."

 

Görüldüğü gibi bu haberin her ikisinde de, Hz. Peygamber'in oruçlu­nun kan aldırmasına ruhsat verdiği ifâde edilmektedir. Bir şey yasaklan­dıktan sonra, ona ruhsat verilmesi yasaklanan şeyin neshedilmiş olduğunu gösterir.

 

İbn Abbâs (r.a.)'dan gelen şu haber de, yukarıdaki hadîsî nesheden haberler arasındadır: "Rasûlullah (s.a.v.) oruçlu ve ihramh iken kan aldırdı."

 

İbn Abbâs, ihramh olarak veda haccında Peygamber efendimizle be­raber olmuştur. Kan aldırmanın orucu bozduğunu bildiren hadîs ise Mek­ke fethi esnasında vârid olmuştur ki, İbn Abbâs'ın hadîsi daha sonradır.

 

Cumhurun, hacamatın orucu bozmadığına dâir karşı delillerinden bi­risi de Tahâvî'nin, zikrettiği şu haberdir: Hz. Peygamber (s.a.v.), kan aldı­rırken gıybet etmekte olan iki şahsa uğrayıp; "Kan alan ve aldıranın oruç­ları bozuldu" buyurmuştur. Efendimizin bu sözlerinin sebebi kan alma değil, gıybettir.

 

Tahâvî şöyle der: "bu manâ doğrudur. Onların oruçlarının bozulması yeme içme yoluyla bozulması gibi değil, gıybetleri yüzünden ecrinin yok olmasıdır. Bu, "yalan orucu bozar" denilmesine benzer. Bundan murâd, kazayı gerektiren bozulma değil, sevabın zâyî' olmasıdır."

 

Ebû Davud'un tâ'liki, İbn Abbâs hadîsinin çeşitli yollardan geldiğine işaret içindir.