DEVAM: 16-17. Zihar
حَدَّثَنَا
إِسْحَقُ
بْنُ
إِسْمَعِيلَ
الطَّالَقَانِيُّ
حَدَّثَنَا
سُفْيَانُ حَدَّثَنَا
الْحَكَمُ
بْنُ أَبَانَ
عَنْ عِكْرِمَةَ
أَنَّ
رَجُلًا
ظَاهَرَ مِنْ
امْرَأَتِهِ
ثُمَّ وَاقَعَهَا
قَبْلَ أَنَّ
يُكَفِّرَ
فَأَتَى
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
فَأَخْبَرَهُ
فَقَالَ مَا
حَمَلَكَ
عَلَى مَا
صَنَعْتَ
قَالَ
رَأَيْتُ
بَيَاضَ
سَاقِهَا فِي
الْقَمَرِ
قَالَ
فَاعْتَزِلْهَا
حَتَّى
تُكَفِّرَ
عَنْكَ
İkrime'den rivayet olunduğuna
göre, Bir adam karısına zihar yapmış, Keffâret(ini) vermeden onunla cinsi
münâsebette bulunmuş. Peşinden Nebî (s.a.v.)'e gelip bunu anlatmış. (Hz. Nebi de); "Seni (bu) yaptığın işe
iten (sebeb) nedir?" diye sormuş, (o sahâbî de): Ay (ışığın)da inciklerini
görmemdir, diye cevap vermiş. (Rasûl-i Ekrem de): "Öyleyse keffâretini
ödeyinceye kadar ondan uzaklaş." buyurmuştur.
İzah:
Nesâî, talak
Zihar bir yemin
çeşididir. Kocanın karısını, annesi, kayınvalidesi, kız kardeşi gibi kendisiyle
evlenmesi ebeddiy-yen haram olan bir kadının bakılması caiz olmayan yerine
benzeterek ona yaklaşmamaya yemin etmesidir. Kelime "sırt" manasına
gelen "zahr"dan türemiştir. Câhiliyye arapları, zihar yapan kimsenin
karısının kendi annesi durumuna geleceğine inandıkları için artık o kadının
boşanmış olduğuna hükmederlerdi. İslam dini araplar arasında yaygın olan bu
eski geleneğin yanlış bir zandan ibaret olduğunu, bir sözle icadının, kocasının
anası olamayacağını bildirdi. Ancak bu sözü söyleyen kimse bir günah işlemiş
olacağından fakirlerin lehine olmak üzere bir keffâret cezası koydu. Bu
hadis-i şerif, muttasıl hadislerle desteklenen mürsel bir hadistir.