14. Muhammed bin
El-Alâ'nın Rivayeti
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
الْعَلَاءِ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
وَهْبٍ عَنْ عَمْرِو
بْنِ
الْحَارِثِ
عَنْ
بُكَيْرِ بْنِ
الْأَشَجِّ
عَنْ
عُبَيْدِ
اللَّهِ بْنِ مِقْسَمٍ
حَدَّثَهُ
عَنْ رَجُلٍ
عَنْ أَبِي
سَعِيدٍ
الْخُدْرِيِّ
أَنَّ عَلِيَّ
بْنَ أَبِي
طَالِبٍ
وَجَدَ
دِينَارًا
فَأَتَى بِهِ
فَاطِمَةَ
فَسَأَلَتْ
عَنْهُ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَقَالَ هُوَ
رِزْقُ
اللَّهِ
عَزَّ
وَجَلَّ
فَأَكَلَ
مِنْهُ
رَسُولُ اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
وَأَكَلَ عَلِيٌّ
وَفَاطِمَةُ
فَلَمَّا
كَانَ بَعْدَ
ذَلِكَ
أَتَتْهُ
امْرَأَةٌ
تَنْشُدُ
الدِّينَارَ
فَقَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَا عَلِيُّ
أَدِّ
الدِّينَارَ
Ebû Saîd (el-Hudrî)'den
(rivayet edildiğine göre) Ali b. Ebî Tâlib bir dinar bulup Hz. Fatıma'ya
getirmiş, (Hz. Fatıma da) Onu (harcamanın haram olup olmayacağını) Resûlullah
(S.A.V.)'e sormuş (Nebi (s.a.v.): "Allah'ın rızkıdır" buyurmuş. Sonra
ondan Resûlullah (S.A.V.) de yemiş, Hz. Ali ile Fatıma da yemiş. Sonra Hz.
Ali'ye, onu arayan bir kadın çıkmış gelmiş. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.):
"Ey Ali, dinarı (ona geri) ver" buyurmuş, (Hz. Ali de geri
vermiştir).
İzah:
Kütüb-i sitte İçinde
sadece Ebû Dâvûd rivayet etmiştir.
Hafız Zeylâî'nin açıklamasına
göre Hafız Münzirî mevzumıızu teşkil eden bu hadisi açıklarken şöyle demiştir:
"Bu hadis-i şerifte izahı müşkil olan taraf Hz. Ali'nin bulmuş olduğu bir
dinarı hiç ilan etmeden harcamış olmasıdır. Halbuki sıhhat bakımından daha
üstün ve sayı bakımından daha çok olan birçok hadis-i şerif, bulunan bir yitik
malı usûlüne göre ve yeterince açıklamadan harcamanın caiz olmadığını ifâde
etmektedir. Kanaatimce bu meselenin izah tarzı şudur:
Aslında bulunan yitik
bir malın ilanı için kalıplaşmış belli bir ifâde yoktur. Bu nedenle Hz.
Ali'nin, bulmuş olduğu bu malı Hz. Peygamber'-in etrafında kalabalık bir cemaat
bulunduğu bir sırada Hz. Peygamber'e haber vermiş olması bir ilan sayılmış,
orada malın sahibi çıkmayınca artık o malı yemek ona helâl olmuştur. Bu durum
buluntu malın bir defa ilan edilmesinin yeterli olduğuna dair olan görüşleri
kuvvetlendirmektedir".
Hafız Zeylâî sözlerine
şöyle devam etmiştir: "Her ne kadar Hafız Münzirî böyle demişse de bana
göre mesele hiç te böyle değildir. Binaenaleyh Hafız Münzirî'nin zannettiği
gibi buluntu malı bir defa ilân etmek yeterli değildir. Nitekim Abdurrezzak'm
Musannef inde Hz. Ali'nin söz konusu dinarı üç gün ilan ettiği rivayet
edilmektedir.[Zeylâî, Nasbür-râye III, 469.]