SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

ZEKAT BAHSİ

<< 1611 >>

بَاب كَمْ يُؤَدَّى فِي صَدَقَةِ الْفِطْرِ

20. Fıtır Sadakası'nın Miktarı Nedir?

 

حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ حَدَّثَنَا مَالِكٌ وَقَرَأَهُ عَلَيَّ مَالِكٌ أَيْضًا عَنْ نَافِعٍ عَنْ ابْنِ عُمَرَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَرَضَ زَكَاةَ الْفِطْرِ قَالَ فِيهِ فِيمَا قَرَأَهُ عَلَيَّ مَالِكٌ زَكَاةُ الْفِطْرِ مِنْ رَمَضَانَ صَاعٌ مِنْ تَمْرٍ أَوْ صَاعٌ مِنْ شَعِيرٍ عَلَى كُلِّ حُرٍّ أَوْ عَبْدٍ ذَكَرٍ أَوْ أُنْثَى مِنْ الْمُسْلِمِينَ

 

İbn Ömer (r.a.)'den rivayet edildiğine göre,  Resûlullah (s.a) fıtır sadakasını farz kıldı... Abdullah b. Mesleme, Mâlik'den kıraat yoluyla aldığı rivayette şöyle dedi:  "Fıtır sadakası Ramazanda müslümanlardan her hür veya köle, erkek veya kadın üzerine bir sâ' kuru hurma veya bir sâ' arpadır."

 

 

İzah:

Buhârî, zekât; Müslim, zekât; Tirmizî, zekât; Nesaî, zekât; İbn Mace, zekât; Ahmed b. Hanbel, II, 102,  137; Darimî, zekât 27.

 

İmam Malik bu hadisi Abdullah b. Mesleme'ye iki kere rivayet etmiştir. Birinde Malik, onu kendisi okuyarak

 

(tahdîs) diğerinde Abdullah okumuş Mâlik de dinleyip (kıraaten) rivayet etmiş. Hadisin metninde önce birinci rivayet sonra kıraat yoluyla alınan rivayeti verilmiştir. Ancak birinci rivayetin tamamı verilmeyip sadece baş tarafı verilmiştir. Çünkü ikinci rivayetteki ile aynıdır.

 

Sa': Dört müdd'e eşit bir ölçektir. Bunda alimler arasında ittifak var­dır. Bir sa'nın gram olarak hesabı 1559 no'lu hadisin açıklamasında veril­miştir. Bir müdd'ün kaç gram olduğunu bulmak için bir sâ'ın gram tutarı­nı dörde bölmek yeter. Şöyle ki:

 

1. Ebû Hanife, Muhammed ve Irak fıkıhçılarına göre:

 

Bir sâ'' dirhem-i örfi (ei-Menhel yazarına göre 3,12 gr.) ye göre 3,244. Kg. Bir müdd: 3,244:4 = 811 gr.'dır.

 

2. Şâfiflerle Hanbelîlere göre:

 

Bir sâ'dirhem-i örfiye göre 2,140 kg. dır. Bir müdd: 2,140: 4-535 gr.dır.

 

3. Mâlikîlere göre:

 

Bir sa'dirhem-i örfiye göre 2,130 kg. dır.

 

Bir müdd: 2,130:4 = 532,5 gr.'dır.

 

Bu hadisteki ifâdesinin zahirî mânâsına göre her hür ve köle'ye kendi fıtır sadakasını vermesi gerekir. Davud-i zâhirî'nin görü­şü budur. Ona göre efendiye, kölesinin farzları edâ etmesini sağlamak vâcib olduğu gibi, fıtır sadakasını vermesi içinde onun çalışıp kazanması­na müsaade etmesi vâcibtir.

 

Cumhur ise, kölenin fıtır sadakasının bizzat kendisine değil de, efen­disine ait olduğunu söylemiştir. Delilleri köle zekâtı babında geçen 1594-1595 no'lu hadislerdir. O hadislerde fıtır sadakası hariç, müslümana kölesinden dolayı zekât gerekmediği bildirilmektedir. Binaenaleyh "her hür veya köle üzerine" ifâdesini "her hür veya köle için" şeklinde anlamışlardır.

 

Hadisteki "erkek veya kadın üzerine" ifadesinin zahirî an­lamına göre, erkeğe fıtır sadakası gerekdiği gibi kadının da evli olsa bile fıtır sadakasını kendisinin vermesi gerekir. Ebû Hanife arkadaşları Sevrî ve İbnu'l-Münzir bu görüştedirler.

 

Mâlik, Şafiî, Ahmed b. Hanbel el-Leys ve îshak ise, evli kadının fıtır sadakasını nafakasından saymış ve onun kendisine değil de kocasına farz olduğunu söylemişlerdir.

 

"müslümanlardan" sözü, fıtır sadakası vermesi gereken kişinin müslüman olmasının şart olduğuna, dolayısıyle müslüman olmaya­na gerekmediğine delâlet etmektedir. Bu hususta âlimler arasında ittifak vardır.

 

Cumhura göre efendisi kâfir olan müslüman köle için fıtır sadakası vacib değildir. Ahmed b.Hanbel'e göre ise, vâcibtir. Çünkü o köle müslümandır.

 

Efendisi müslüman olan kafir köle için de fıtır sadakası Mâlik, Şafiî, Ahmed b. Hanbel ve Ebû Sevr'e göre vâcib değildir. Çünkü o köle, müslüman değildir. Ömer b. Abdilazaz, Mucâhid, Said b.Cübeyr, Nehaî, Sevrî, İshak ve Hanefî alimiere göre vâcibtir. Çünkü sadakayı veren köle değil, efendisidir. Efendisi ise, müslümandır.