بَاب
كَمْ
يُؤَدَّى فِي
صَدَقَةِ
الْفِطْرِ
20. Fıtır Sadakası'nın
Miktarı Nedir?
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
مَسْلَمَةَ
حَدَّثَنَا
مَالِكٌ
وَقَرَأَهُ
عَلَيَّ
مَالِكٌ
أَيْضًا عَنْ
نَافِعٍ عَنْ
ابْنِ عُمَرَ
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَرَضَ زَكَاةَ
الْفِطْرِ
قَالَ فِيهِ
فِيمَا
قَرَأَهُ عَلَيَّ
مَالِكٌ
زَكَاةُ
الْفِطْرِ
مِنْ رَمَضَانَ
صَاعٌ مِنْ
تَمْرٍ أَوْ
صَاعٌ مِنْ
شَعِيرٍ
عَلَى كُلِّ
حُرٍّ أَوْ
عَبْدٍ ذَكَرٍ
أَوْ أُنْثَى
مِنْ
الْمُسْلِمِينَ
İbn Ömer (r.a.)'den
rivayet edildiğine göre, Resûlullah
(s.a) fıtır sadakasını farz kıldı... Abdullah b. Mesleme, Mâlik'den kıraat
yoluyla aldığı rivayette şöyle dedi:
"Fıtır sadakası Ramazanda müslümanlardan her hür veya köle, erkek
veya kadın üzerine bir sâ' kuru hurma veya bir sâ' arpadır."
İzah:
Buhârî, zekât; Müslim,
zekât; Tirmizî, zekât; Nesaî, zekât; İbn Mace, zekât; Ahmed b. Hanbel, II,
102, 137; Darimî, zekât 27.
İmam Malik bu hadisi
Abdullah b. Mesleme'ye iki kere rivayet etmiştir. Birinde Malik, onu kendisi
okuyarak
(tahdîs) diğerinde
Abdullah okumuş Mâlik de dinleyip (kıraaten) rivayet etmiş. Hadisin metninde
önce birinci rivayet sonra kıraat yoluyla alınan rivayeti verilmiştir. Ancak
birinci rivayetin tamamı verilmeyip sadece baş tarafı verilmiştir. Çünkü ikinci
rivayetteki ile aynıdır.
Sa': Dört müdd'e eşit
bir ölçektir. Bunda alimler arasında ittifak vardır. Bir sa'nın gram olarak
hesabı 1559 no'lu hadisin açıklamasında verilmiştir. Bir müdd'ün kaç gram
olduğunu bulmak için bir sâ'ın gram tutarını dörde bölmek yeter. Şöyle ki:
1. Ebû Hanife, Muhammed
ve Irak fıkıhçılarına göre:
Bir sâ'' dirhem-i örfi
(ei-Menhel yazarına göre 3,12 gr.) ye göre 3,244. Kg. Bir müdd: 3,244:4 = 811
gr.'dır.
2. Şâfiflerle
Hanbelîlere göre:
Bir sâ'dirhem-i örfiye
göre 2,140 kg. dır. Bir müdd: 2,140: 4-535 gr.dır.
3. Mâlikîlere göre:
Bir sa'dirhem-i örfiye
göre 2,130 kg. dır.
Bir müdd: 2,130:4 =
532,5 gr.'dır.
Bu hadisteki ifâdesinin
zahirî mânâsına göre her hür ve köle'ye kendi fıtır sadakasını vermesi gerekir.
Davud-i zâhirî'nin görüşü budur. Ona göre efendiye, kölesinin farzları edâ
etmesini sağlamak vâcib olduğu gibi, fıtır sadakasını vermesi içinde onun
çalışıp kazanmasına müsaade etmesi vâcibtir.
Cumhur ise, kölenin
fıtır sadakasının bizzat kendisine değil de, efendisine ait olduğunu
söylemiştir. Delilleri köle zekâtı babında geçen 1594-1595 no'lu hadislerdir. O
hadislerde fıtır sadakası hariç, müslümana kölesinden dolayı zekât gerekmediği
bildirilmektedir. Binaenaleyh "her hür veya köle üzerine" ifâdesini
"her hür veya köle için" şeklinde anlamışlardır.
Hadisteki "erkek
veya kadın üzerine" ifadesinin zahirî anlamına göre, erkeğe fıtır
sadakası gerekdiği gibi kadının da evli olsa bile fıtır sadakasını kendisinin
vermesi gerekir. Ebû Hanife arkadaşları Sevrî ve İbnu'l-Münzir bu
görüştedirler.
Mâlik, Şafiî, Ahmed b.
Hanbel el-Leys ve îshak ise, evli kadının fıtır sadakasını nafakasından saymış
ve onun kendisine değil de kocasına farz olduğunu söylemişlerdir.
"müslümanlardan"
sözü, fıtır sadakası vermesi gereken kişinin müslüman olmasının şart olduğuna,
dolayısıyle müslüman olmayana gerekmediğine delâlet etmektedir. Bu hususta
âlimler arasında ittifak vardır.
Cumhura göre efendisi
kâfir olan müslüman köle için fıtır sadakası vacib değildir. Ahmed b.Hanbel'e
göre ise, vâcibtir. Çünkü o köle müslümandır.
Efendisi müslüman olan
kafir köle için de fıtır sadakası Mâlik, Şafiî, Ahmed b. Hanbel ve Ebû Sevr'e
göre vâcib değildir. Çünkü o köle, müslüman değildir. Ömer b. Abdilazaz,
Mucâhid, Said b.Cübeyr, Nehaî, Sevrî, İshak ve Hanefî alimiere göre vâcibtir.
Çünkü sadakayı veren köle değil, efendisidir. Efendisi ise, müslümandır.