DEVAM: 20. Kur'an
Okumada Tertil Müstehabtır
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْأَعْلَى
بْنُ حَمَّادٍ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْجَبَّارِ
بْنُ الْوَرْدِ
قَالَ
سَمِعْتُ
ابْنَ أَبِي
مُلَيْكَةَ
يَقُولُ
قَالَ
عُبَيْدُ
اللَّهِ بْنُ
أَبِي يَزِيدَ
مَرَّ بِنَا
أَبُو
لُبَابَةَ
فَاتَّبَعْنَاهُ
حَتَّى
دَخَلَ
بَيْتَهُ
فَدَخَلْنَا
عَلَيْهِ
فَإِذَا
رَجُلٌ رَثُّ
الْبَيْتِ
رَثُّ
الْهَيْئَةِ
فَسَمِعْتُهُ
يَقُولُ
سَمِعْتُ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَقُولُ
لَيْسَ مِنَّا
مَنْ لَمْ يَتَغَنَّ
بِالْقُرْآنِ
قَالَ
فَقُلْتُ لِابْنِ
أَبِي
مُلَيْكَةَ
يَا أَبَا
مُحَمَّدٍ
أَرَأَيْتَ
إِذَا لَمْ
يَكُنْ
حَسَنَ الصَّوْتِ
قَالَ
يُحَسِّنُهُ
مَا
اسْتَطَاعَ
Ubeydullah b. Ebi
Yezid'den; demiştir ki: Ebû Lübâbe yanımızdan geçti, biz de onu evine girinceye
kadar tâkib edip yanma girdik. Bir de gördük ki, evi eski, kendisi zayıf bir
adam. O şöyle dedi: Resulullah (s.a.v.)'in "Kur'an-ı Kerim'le tegannî
etmeyen bizden değildir" buyurduğunu işittim.
(Râvilerden Abdulcebbâr)
dedi ki: îbn Ebi Müleyke'ye: Ya Ebâ Muhammed. Sesi güzel değilse ne yapsın?
dedim. Elinden geldiğince güzelleştirir dedi.
İzah:
Beyhaki,
es-Süneüü'l-Kübrâ, II, 54.
Ebû Lubâbe (r.a.)'ın,
evinin eski ve bakımsız, kendisinin gösterişsiz, elbiselerinin de eski oluşu ve
bunu görüp hayret edenlere karşı Hz. Peygamberin "Kur'an-ı Kerim'e tegannî
etmeyen bizden değildir" hadisini nakletmesi, onun "teğanni"den
istiğnayı anladığını gösterir. Bu durumda Ebu Lübâbe'nin anlayışına göre
hadisin mânâsı: "Kur'an-ı Kerim'le yetinmeyip başka şeylere değer veren
bizden değildir" şeklinde olmuş olur. Nitekim bundan sonraki rivayetten
İbn Uyeyne ve Vekî'in de aynı kanaatte olduğu anlaşılmaktadır. Bu konu sonraki
rivayette ele alınacaktır. Râvilerden Abdullah b. Cebbâr'ın İbn Ebi Müleyke'ye:
Sesi güzel olmayan ne
yapacak ya? diye sorup onun da:
Gücü yettiği kadar
güzelleştirsin cevabını vermesi, bu zatların tegannîden ses güzelleştirmeyi
anladıklarını göstermektedir. Bundan bir evvelki hadisin şerhinde ifade
edildiği gibi çoğunluk bu kelimeden ses güzelleştirmek manasını
anlamışlardır.Nitekim 1473 numarada gelecek olan Ebu Hüreyre'nin rivayeti bu
manayı münakaşaya meydan bırakmayacak şekilde açıkça ortaya koymaktadır.