DEVAM: 5. Vitir
Namazında Kunut
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
عَنْ هِشَامِ
بْنِ عَمْرٍو
الْفَزَارِيِّ
عَنْ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ بْنِ
الْحَارِثِ
بْنِ هِشَامٍ
عَنْ عَلِيِّ
بْنِ أَبِي
طَالِبٍ
رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهُ أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
كَانَ
يَقُولُ فِي
آخِرِ وِتْرِهِ
اللَّهُمَّ
إِنِّي
أَعُوذُ
بِرِضَاكَ
مِنْ
سُخْطِكَ
وَبِمُعَافَاتِكَ
مِنْ عُقُوبَتِكَ
وَأَعُوذُ
بِكَ مِنْكَ
لَا أُحْصِي
ثَنَاءً عَلَيْكَ
أَنْتَ كَمَا
أَثْنَيْتَ
عَلَى نَفْسِكَ
Ali b. Ebi Tâlib
(r.a)'den rivayet edildiğine göre;
Resulullah (s.a.v.) vitir namazının sonunda şöyle dermiş: "Allahım
! Senin gazabından rızana, cezandan affına, senden sana sığınırım. (Lâyık
olduğun gibi) senin senalarını sayamam, sen kendini nasıl sena (medh) ettînse
öylesin."
قَالَ
أَبُو دَاوُد
هِشَامٌ
أَقْدَمُ
شَيْخٍ
لِحَمَّادٍ
وَبَلَغَنِي
عَنْ يَحْيَى
بْنِ مَعِينٍ
أَنَّهُ
قَالَ لَمْ
يَرْوِ عَنْهُ
غَيْرُ
حَمَّادِ
بْنِ
سَلَمَةَ
قَالَ أَبُو
دَاوُد رَوَى
عِيسَى بْنُ
يُونُسَ عَنْ
سَعِيدِ بْنِ
أَبِي
عَرُوبَةَ
عَنْ
قَتَادَةَ
عَنْ سَعِيدِ بْنِ
عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ أَبْزَى
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ أُبَيِّ
بْنِ كَعْبٍ
أَنَّ رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
قَنَتَ
يَعْنِي فِي
الْوِتْرِ قَبْلَ
الرُّكُوعِ
قَالَ أَبُو
دَاوُد رَوَى
عِيسَى بْنُ يُونُسَ
هَذَا
الْحَدِيثَ
أَيْضًا عَنْ
فِطْرِ بْنِ
خَلِيفَةَ
عَنْ
زُبَيْدٍ
عَنْ سَعِيدِ
بْنِ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ أَبْزَى
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ أُبَيِّ
بْنِ كَعْبٍ عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
مِثْلَهُ
وَرُوِيَ
عَنْ حَفْصِ
بْنِ غِيَاثٍ عَنْ
مِسْعَرٍ
عَنْ
زُبَيْدٍ
عَنْ سَعِيدِ بْنِ
عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ أَبْزَى
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ أُبَيِّ
بْنِ كَعْبٍ
أَنَّ رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
قَنَتَ فِي
الْوِتْرِ
قَبْلَ الرُّكُوعِ
قَالَ أَبُو
دَاوُد
وَحَدِيثُ
سَعِيدٍ عَنْ
قَتَادَةَ
رَوَاهُ
يَزِيدُ بْنُ
زُرَيْعٍ عَنْ
سَعِيدٍ عَنْ
قَتَادَةَ
عَنْ
عَزْرَةَ عَنْ
سَعِيدِ بْنِ
عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ أَبْزَى
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لَمْ يَذْكُرْ
الْقُنُوتَ
وَلَا ذَكَرَ
أُبَيًّا
وَكَذَلِكَ
رَوَاهُ
عَبْدُ
الْأَعْلَى
وَمُحَمَّدُ
بْنُ بِشْرٍ
الْعَبْدِيُّ
وَسَمَاعُهُ
بِالْكُوفَةِ
مَعَ عِيسَى
بْنِ يُونُسَ
وَلَمْ يَذْكُرُوا
الْقُنُوتَ
وَقَدْ
رَوَاهُ
أَيْضًا
هِشَامٌ
الدَّسْتُوَائِيُّ
وَشُعْبَةُ عَنْ
قَتَادَةَ
وَلَمْ
يَذْكُرَا
الْقُنُوتَ
وَحَدِيثُ
زُبَيْدٍ
رَوَاهُ
سُلَيْمَانُ
الْأَعْمَشُ
وَشُعْبَةُ
وَعَبْدُ
الْمَلِكِ
بْنُ أَبِي سُلَيْمَانَ
وَجَرِيرُ
بْنُ حَازِمٍ
كُلُّهُمْ
عَنْ
زُبَيْدٍ
لَمْ
يَذْكُرْ
أَحَدٌ مِنْهُمْ
الْقُنُوتَ
إِلَّا مَا
رُوِيَ عَنْ حَفْصِ
بْنِ غِيَاثٍ
عَنْ
مِسْعَرٍ
عَنْ
زُبَيْدٍ
فَإِنَّهُ قَالَ
فِي
حَدِيثِهِ
إِنَّهُ
قَنَتَ قَبْلَ
الرُّكُوعِ
قَالَ أَبُو
دَاوُد
وَلَيْسَ هُوَ
بِالْمَشْهُورِ
مِنْ حَدِيثِ
حَفْصٍ نَخَافُ
أَنْ يَكُونَ
عَنْ حَفْصٍ
عَنْ غَيْرِ
مِسْعَرٍ
قَالَ أَبُو
دَاوُد
وَيُرْوَى
أَنَّ أُبَيًّا
كَانَ
يَقْنُتُ فِي
النِّصْفِ
مِنْ شَهْرِ
رَمَضَانَ
Ebu Dâvûd dedi ki:
"Hişam, Hammad'ın en eski hocasıdır. Bana Yahya b. Main'in "Ondan
Hammad b. Seleme'den başka kimse (hadis) rivayet etmedi" dediği
ulaştı."
Yine Ebâ Dâvud şöyle
dedi: "İsa b. Yunus, Said b. Ebi Arûbe'den; o Katâde'den; Katâde, Said b.
Abdirrahman b. Ebzâ'dan; o da babası vasıtasıyle Übey b. Ka’b'den, Resulullah
(s.a.v.)'in vitirde rüku'dan önce kunut yaptığını rivayet etti. [Bu talikteki
yani "ruku'dan önce" tefsiri, râvilerden birine aittir. Bizzat
musannif Ebu Davud'un sözü olması da muhtemeldir. Muhammed b. Nasr bu taliki
Ubey b. Ka'b'a kadar vasletmiştir.]
Ebu Dâvud şunu da
söyledi: "İsa b. Yunus bu hadisi aynı şekilde Fıtr b. Halîfe'den; O,
Zübeyd'den; Zübeyd, Said b. Abdirrahman b. Ebzâ'dan, o da babası kanalıyla Übey
(b. Ka'b)'den; Übey (r.a.) Resulüllah (s. a.)'in (Önceki talikteki olduğu gibi
rüku1 dan önce kunut yaptığını) rivayet etti.[İsa b. Yunus'un Fıhr'dan yaptığı
bu rivayeti Dârekutnî başka bir isnadla Ubey b. Ka'b'dan mevsul olarak rivayet
etmiştir. Ubey şöyle der: "Rükudan önce kunut yapar, selamı verince de üç
defa derdi. Sesini uzatır. Sonuncusunda da derdi.
Hafs b. Gıyas, Mis'ar,
Zübeyd, Said b. Abdirrahman b. Ebzâ ve babası isnadı ile Übey b. Ka'b
(r.a.)'den Resulüllah (sM.yin vitirde rükudan Önce kunut yaptığı rivayet
edildi. Bu talik kunutun rüku dan önce yapıldığını gösteren üçüncü rivayettir.
Ebû Dâvud devamla şöyle
dedi: "Said'in Katâde'den rivayet ettiği hadisi Yezid b. Zürey, Said*den;
o, Katâde'den; Katâde, Azre'-den; Azre, Said b. Abdirrahman b. Ebzâ'dan; o da,
babası vasıtasıyla Nebi (s.a.v.)'den rivayet etmiş, kunutu zikretmemiş, Übeyy'i
de anmamıştır.[Bu talik Said b. Ebi Arûbe'nin Katâde'den yaptığı rivayetin
mevsuk olduğuna işaret etmektedir. Bunu Ha b. Yunus, Said b. Ebi Arûbe'den
mevsul olarak ve kunutu zikrederek, Yezid b. Zurcyc'den ise mürsel olarak ve
kunutu anmadan rivayet etmiştir.]
Aynı şekilde bu hadisi
Abdul-A'la ve Muhammed b. Bişr el-Abdi (Said b. Ebû Arûbe'den) rivayet etmiş,
kunutu zikretmemişlerdir.-Muhammed b. Bişr'in bu hadisi işitmesi İsa b. Yunus
ile beraber Küfe'de gerçekleşmiştir.-Yine bu hadisi Hişam ed-Destevâî ve
Şu'be, Katâde'den rivayet etmişler, kunut'u anmamışlardır.[Şu'be'nin bu
rivayetini Nesâİ, şu lafızlarla tahric etmiştir: Resûlullah (s.a.v.) A'Iâ,
Kâfirûn ve ihlas sureleri ile vitir kılar, bitirdiğinde de üç kerre ....
derdi."]
Zübeyd'in hadisini
Süleyman el-A’meş, Şu'be, Abdulmelik b. Ebi Süleyman ve Cerir b. Hazım -hepsi
Zübeyd'den rivayet etmişlerdir-onlardan hiç biri kunutu zikretmemiştir. Ancak
Ha/s b. Ğıyas, ve Mis'-ar vasıtasıyla Zübeyd'den rivayet edilen bundan
müstesnadır. Çünkü Mis'ar hadisinde "Resulüllah rüku'dan önce kunut
yaptı" demiştir.
Ebu Dâvud: "Hafs
hadisi olarak meşhur olan bu değildir, Onun Mis'ar'dan başkasından olduğunu
zannediyoruz" dedi. Yine Ebu Dâvud: "rivayet olunuyor ki: "Übeyy
Ramazan ayının (ikinci) yarısında kunut yaparmış" dedi.
İzah:
Nesâî, kıyamü'l-leyl;
İbn Mace, ikâme; Ahmed b. Hanbel, I, 96, 150.
Hadis-i şerifin
esas metni ile
sonunda zikredilen talik arasında pek irtibat görünmemektedir. Hz. Ali
(r.a.)'den rivayet edilen esas metinde Hz. Peygamber (s.a.v.)'in, vitir
namazından sonra metinde görülen duayı okuduğu bildirilmektedir. Ancak bu duanın
kunut duası mı, yoksa tahiyyeden sonra mı, ya da selâm verildikten sonra mı
olduğuna dair açık bir işaret yoktur. Dolayısıyla bunlardan herhangi birine
ihtimal vardır. Çünkü "vitrin sonu" tabirinden, bunların hepsi
anlaşılabilir. Ebû Davud'un bu hadisi bundan sonra gelecek olan "vitirden
sonra dua" babında değil de kunut duası babında zikretmesi, onun bu duayı
kunut duası saydığına delâlet etmektedir.
Ancak Nesâî'nin
rivayetlerinden birinde Mirek, "Namazım bitirip yatağına yatmaya
hazırlandığı zaman şöyle derdi: "..." diyerek bu duayı okuduğunu
söylüyor. Bu, yukarıdaki duanın vitir bittikten sonra okunmuş olduğunu
gösterir. İbnü'l-Kayyım de Zâdül-Meâd'de bu konuda şunları söyler:
"Sindî'nin Nesâî hâşiyesindeki sözleri, Resulüllah'ın bunu kıyamın sonunda
okumuş olmasının muhtemel olduğunu gösterir. Buna göre bu dua kunut duası olmuş
olur." Nitekim musannifin sözünün muktezası da budur. Ancak bunun
teşehhüd için oturulduğunda söylenmiş olması da mümkündür. İbarenin zahiri
buna delâlet etmektedir.
Hadisin sonunda Ebu
Davud'un aldığı taliklerden ilk üçü, kunut duasının rüku Man önce olduğuna
işaret etmektedir. Sonrakilerde ise, bu konuya hiç temas edilmediği görülüyor.
Bu talikler arasındaki farklılıklara her birinin tercemesinin dipnotunda temas
edilmiştir. Aslında şerhlerde bunlar hakkında daha geniş malûmat mevcuttur.
Ancak o tafsilâtın daha çok araştırıcılar için gerekli olacağı ve araştırıcının
müracaat yerinin de esas kaynaklar olduğu mülahazasıyla o tafsilatı buraya
almaya lüzum görmedik. Çünkü bu, meal ve şerh okuyucusu olan Türk okuyucusunu
sıkacaktır. Zâten kunut duasının münâkaşası daha önceki hadislerin şerhinde
ortaya konulmuştur.